Sivil generallik bizde yeni değildir, asırlar boyu vârolmuştur
HÜKÜMET, çıkarttığı bir Kanun Hükmünde Kararname ile, Milli Savunma Bakanlığı’ndaki üst düzey sivil kadroların askeriyedeki karşılıklarını belirledi.
Kararnameye göre rütbe karşılıkları müsteşarlarda orgenerale, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü’nde korgenerale; müsteşar yardımcılarında, Teftiş Kurulu Başkanı’nda ve genel müdürlerde tümgenerale, müstakil daire başkanlarında tuğgenerale, diğer daire başkanlarında da albaya denk geliyor.
Hatırlarsınız: Düzce Valisi Ali Fidan geçen hafta Milli Savunma Bakanlığı’na müsteşar olarak atanmış, böylelikle yeni düzenleme ile orgeneral rütbesine eşit sivil makama gelmişti ve Fidan’ın tayini haberlerde “İlk sivil Orgeneral” başlığı ile yeraldı.
Ama bu ifade yanlıştı, zira Millî Savunma’daki düzenlemeleri konu alan KHK ile yeni bir kural konmuyor, asırlar boyunca devam eden ama Cumhuriyet’in ilânı ile terkedilmiş eski uygulamaya dönülüyordu. Zira “general”, yani “paşa” rütbesi yahut unvanını sadece askerler değil, siviller de kullanmışlardı...
ÇOĞU ASKER DEĞİLDİ
Bugün tarihte isimleri geçen paşaların tamamının asker oldukları zannedilir ama bazılarının askerlikle alâkaları yoktur, yani sivildirler, “Paşa” unvanı geçmişte hem askerlere hem de sivillere verildiği için isimleri unvanları ile beraber hatırlanır olmuş ve asker zannedilmişlerdir...
Birkaç örnek vereyim: Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Enver Paşa, Gazi Osman Paşa gibi tarihimizin en meşhur simalarının meslekleri askerliktir ve albaylıktan generalliğe yükseldikleri anda “Paşa” olmuşlar ve artık böyle bilinegelmişlerdir...
Zira, o zamanlarda “miralay” denen albaylıktan generalliğe terfi eden her asker artık “Paşa” idi ve paşalıkta dört rütbe vardı: Tuğgeneral ve tümgeneral demek olan “mîrlîvâ”, korgeneral karşılığı “ferik”, orgeneral anlamında “birinci ferik” ve nihayet “müşir”, yani mareşal... “Paşa” unvanı ile rütbe resmî yazışmalarda birarada, yani “Birinci Ferik falanca Paşa” veya “Müşir filânca Paşa Hazretleri” diye geçerdi.
Paşalık, söylediğim gibi sadece askerlere değil, sivillere de verilen bir unvandı ve sadrazamlar, valiler, bazı saray damatları, resmî unvanı “hıdiv” olan Mısır valisi, mülkî idarede “vezir”, “beylerbeyi”, “mîr-i mîrân” ve “mîrü’l-ümerâ” makamına yükselen siviller de “Paşa” olurlardı.
EN GÜÇLÜ SİVİL PAŞALAR
Yine yakın tarihimizde “Paşa” unvanını taşıyan ama askerlikle alâkaları bulunmayan birkaç önemli ismi hatırlatayım: 1921’de Berlin’de katledilen Sadrazam Talât Paşa, Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşid Paşa, 19. asrın büyük âlimi Cevdet Paşa, Türk tiyatrosunun “pîri” Ahmed Vefik Paşa yahut Birinci Meşrutiyet’in ilânını sağlayan Midhat Paşa asker değildi. Hepsi sivildi, sivil eğitim gördükten sonra devlet hizmetine girmiş ve zamanla yükselmişler, “paşa” unvânı verilen makamlara geldiklerinde de otomatikman veya kararname ile paşa olmuşlardı. Üstelik, Tanzimat sonrasında devleti idare eden paşalar ile sadrazamaların çoğu asker değil, sivil idi.
Askerler sivil paşalara arada bir fahrî rütbe de verirlerdi; meselâ Enver Paşa kader, siyaset ve iktidar yoldaşı Talât Paşa’yı “fahrî süvari üsteğmeni” yapmıştı!
Ve, sivil paşalar bahsine bir ilâve: İmparatorluğun son dönem tarihine mel’anetiyle geçen meşhur Damad Ferid Paşa var ya... Asker değil, sivil paşa idi; paşalığı da Sultan Vahideddin’in ablası Mediha Sultan’ın kocası olduğu için almıştı!
Paşa unvanının resmen kullanılması Meclis’in 26 Kasım 1934’te kabul ettiği “Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun”un yürürlüğe girmesi ile yasaklandı, bunun yerine karacı paşalara “general”, denizcilere de “amiral” denmesi kuralı getirildi ama asırlar boyunca kullandığımız “Paşa” kavramı unutulmadı ve hâlâ kullanılıyor...
Yeni KHK ile makamı “orgeneral”e denk olan Millî Savunma Bakanı Müsteşarı Ali Fidan’ın “sivil orgenerallik” unvanı eski protokol ve sivil rütbe esasına göre nedir bilir misiniz?
Mîrü’l-ümerâ!
90 küsur sene sonra tekrar uygulamaya konan sivil paşalık yahut generallik memlekete hayırlı olsun!