Osmanlı ve Mısır aristokrasisi, Kahire'de önceki hafta kıyılan bu nikâhta buluştu
Bugün gündemin dışına çıkıp magazin ama “üst düzey” magazin muhabirliği yapacağım... Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın, son Padişah Sultan Vahideddin’in ve son Halife Abdülmecid Efendi’nin soyundan gelen Prens Davud Hilmi, önceki hafta Kahire’de İstanbullu bir hanım olan Deniz Balcı ile dünya evine girdi. İşte, Osmanlı ve Mısır aristokrasisinin bazı mensupları ile yakın dost çevresini Kahire’de biraraya getiren nikâhın hikâyesi...
Bugün haftalardan buyana konuştuğumuz Musul, bitmeyen operasyonlar, DEAŞ, diğer milis örgütleri, vesaire gibi konuları bir tarafa bırakıp tarihle alâkalı olan ve geçmişin devamı gibi yaşayan bir ânı yazmak istedim...
Sözünü edeceğim hadise, büyük dedeleri arasında iki hükümdar ile bir de son Halife’nin bulunduğu genç bir prensin önceki hafta Kahire’de kıyılan ve iki ülkenin, yani Türkiye’nin Osmanlı, Mısır’ın da Krallık dönemi aristokratlarının katıldıkları ve bizde basına yansımayan nikâh merasimleri..
Mısır’ın eski başmüftüsü nikâhı kıyarken (sağdan): Damadın babası Prens Abbas Hilmi, damad
Davud Hilmi, Başmüftü, gelin Deniz Balcı ve gelinin nikâhta vekilliğini yapan kardeşi Özgür Balcı.
BERABER GİTTİK
Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa ile Sultan Vahideddin ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin soyundan gelen ve Neslişah Osmanoğlu’nun, yani Neslişah Sultan’ın torunu olan 37 yaşındaki Prens Davud Hilmi ile İstanbullu nişanlısı Deniz Balcı, önceki hafta Kahire’de dünya evine girdiler.
Nikâh merasimine katılmak için aile mensuplarının İstanbul’da yaşayanları, modern Mısır’ın kurucusu olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın soyundan gelen akrabaları ve aile dostları ile beraber önceki hafta Kahire’ye gittik ve merasimde hazır bulunduk.
Mısır Kraliyet Ailesi’nin üç mensubu nikâhta (soldan): Damadın annesi Prenses Mediha Hilmi, halası ve Sultan Vahideddin’in torun çocuğu Prenses İkbal Moneim Saviç ile ablası Prenses Sabiha Hilmi.
BİZDEKİ ESKİ NİKÂHLAR GİBİ
Damadın babası Prens Abbas Hilmi, nikâh için Kahire’nin ortasındaki adada, yani Cezire’de bulunan Sofitel’de büyük bir davet düzenlemişti.
Mısır’da nikâhlar bizdeki eski usûle göre, yani din adamları tarafından kıyılıyor; belediye nikâhı gibi dinî nikâh da resmî kimlik taşıyor ve damadın yahut gelinin toplumdaki yerine göre nikâhı kıyacak olan din adamının da makamı ile rütbesi yüksek olabiliyor.
Kahire’deki sözünü ettiğim nikâh, Mısır’ın eski başmüftüsü tarafından ülkede asırlardan buyana devam eden geleneklere göre kıyıldı...
Kahire’deki nikâha katılanlardan bir grup (sağdan): Mısır Kraliyet Ailesi’nin Halim kolundan Rukiye Kuneralp, Prenses Mediha Hilmi, bendeniz, Sultan Abdülhamid’in başmabeyincisi Arap İzzet Paşa’nın torunu Melekşah Arslan ve Türk karikatürünün büyük ismi Cemil Cem’in torunu Zeynep Alp.
DAMAT, GELİN VE VEKİLLER
İstanbul’dan giden akrabaların, aristokrat ailelerin mensuplarının ve diğer dostların yanısıra Mısır aristokrasisi ile Kahire’nin üst düzey sosyetesinin ve iş çevresinin katıldığı davette gelin ve damat salona Mısır âdetleri uyarınca mahallî müzik icracılarının refakatinde girip nikâh masasına geçtiler.
Nikâh İslâmî kurallara göre kıyıldığı için gelin ile damadın yanında vekilleri bulunuyordu, gelin Deniz Balcı’nın vekilliğini kardeşi Özgür Balcı yaptı; damad Davud Hilmi’nin vekâletini de babası Prens Abbas Hilmi üstlendi.
1990’lı senelerden bir hatıra (sağdan): Neslişah Sultan, torunları Prens Davud Hilmi ile Sabiha Hilmi ve oğlu Prens Abbas Hilmi.
‘ETTİM’ DEYİP EVLENDİLER
Mısır’da “Kutbu’l-kitâb” denen nikâh merasimi Baş- müftü’nün okuduğu Kur’an ile başladı, Başmüftü daha sonra nikâhın ve evliliğin faziletlerini anlatan bir konuşma yaptı ve asıl merasime geçildi. Herkes ayağa kalktı, Başmüftü üzerine beyaz bir örtü örttüğü Kur’an’ı göğüs seviyesine kaldırdı, vekillerin ellerini örtünün altına koyarak isimlerini ve kabul beyânı olan “Ettim” sözünü söylemeleri ile nikâh merasimi tamamlandı, ardından da yemeğe geçildi.
Kahire’ye beraber gittiğimiz dostlarımız ve Msır’ın Hıdiv ailesinin bazı mensupları ile ertesi gün Afifi semtinde bulunan ve mükemmel şekilde restore edilen “Kubbetu’lEfendinâ”yı, yani Hıdiv Abbas Hilmi Paşa ile aile mensuplarının yattığı büyük türbeyi ziyaret ettik. “Kubbetu’l-Efendinâ”yı daha sonra yazacağım, zira burada yatanların Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki yerlerinin öneminin yanısıra, duvarlarında Türk Hat Sanatı’nın en seçkin isimlerinin nefis yazılarının bulunduğu mekân, özellikle sanat tarihimiz bakımından önem taşıyor.
Davud ve Deniz çiftine ömür boyu saadet temenni ediyorum...
DEDELERİ ARASINDA HÜKÜMDAR OLMAYAN TEK BİR KİŞİ BİLE YOK!
Aşağıda anlatacağım aile bağlantıları ilk defa okuyacak olanlara biraz karmaşık gelebilir ama son dönem tarihimiz bakı- mından önemlidir.
Son Padişah Sultan Vahideddin ile son Halife Abdülmecid Efendi, amca çocukları idiler.
Osmanlı Tarihi’nde kuzenler arasında evlilik sözkonusu değildi ve ilk defa 1920’de yaşandı. Sultan Vahideddin’in küçük kızı Sabiha Sultan ile Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi, 29 Nisan 1920’de İstanbul’da evlendiler ve iki kuzen, yani Vahideddin ile son Halife birbirleri ile dünür oldular.
Sabiha Sultan ile Ömer Faruk Efendi’nin üç kızları oldu: Neslişah, Hanzade ve Neclâ Sultanlar...
Her üç sultan da, Mısır hanedanına mensup prensler ile evlendiler...
Neslişah Sultan’ın eşi Prens Muhammed Abdülmünim, Mısır’ın son “Hıdiv”i, yani son valisi Abbas Hilmi Paşa’nın oğlu idi ve Mısır protokolünde kraldan sonra ikinci sırada bulunuyordu...
Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa.
ELKONULDU
1874 ile 1944 arasında yaşamış olan Hıdiv Abbas Hilmi Paşa iyi, başarılı ama şanssız bir devlet adamıydı. Sultan Abdülhamid devrinden itibaren Osmanlı’ya sadece kâğıt üzerinde bağlı görünen ve fiilen İngiliz işgali altında bulunan Mısır’ın uzun seneler hükümdarlığını yapmış fakat Birinci Dünya Savaşı’nın patlamasının ardından Londra’ya değil İstanbul’a bağlı kaldığı için 1914 Aralık’ında İngilizler tarafından tahtından indirilmiş ve hayatının son 30 senesini sürgünde geçirmişti.
0 senesini sürgünde geçirmişti. Türkiye ise, kendisine sadık kalmayı tercih eden Hıdiv’e sonraki senelerde yapmadığını bırakmadı! Sürgün yıllarında artık sadece zengin bir işadamı olan Abbas Hilmi Paşa’nın Türkiye’deki gayrımenkullerinden bazılarına Cumhuriyet’in ilânından sonra el kondu, Hıdiv mallarını düşük fiyatlarla elden çıkartmaya zorlandı, sahibi olduğu ve kâr ettiği görülen bankasının iflâsına çalışıldı, Boğaz sırtlarındaki ikametgâhı olan Hıdiv Kasrı da Belediye’ye devredildi ve Mısır’ın sâbık Hıdiv’i Abbas Hilmi Paşa, Varlık Vergisi’nin kapsamına bile alındı!
Son Padişah Sultan Vahideddin.
Abbas Hilmi Paşa’yı tahttan indiren İngilizler onun yerine yine Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın ailesinden Prens Hüseyin Kâmil’i “Sultan” unvanı ile Mısır tahtına geçirmişler, onun ölümünden sonra yine aynı ailenin mensubu olan Prens Ahmed Fuad’ı “Kral” yapmışlar, Kral Fuad’ın ardından da tahta oğlu Faruk geçmişti... Mısır’da Hür Subaylar Hareketi’nin 23 Temmuz 1952’de yaptığı darbenin ardından Kral Faruk’un tahttan feragat edip sürgüne gitmesi üzerine eski hükümdar Hıdiv Abbas Hilmi Paşa’nın oğlu Prens Abdülmünim “kral nâibi”, eşi Neslişah Sultan da Mısır’ın “first lady”si oldu. Mısır’ın ertesi senenin 18 Temmuz’unda cumhuriyet olmasına kadar bu konumda kalan çift daha sonra Türkiye’ye yerleştiler.
Son Halife Abdülmecid Efendi.
FATİH’E ULAŞAN ŞECERE
Neslişah Sultan ile Prens Muhammed Abdülmünim’in iki çocukları vardı: 1941’de dünyaya gelen Prens Abbas Hilmi ile ondan üç yaş küçük olan kızları Prenses İkbal Moneim Saviç. Prens Abbas Hilmi, Mısır’ı Osmanlı idaresinden yarı bağımsız hâle getiren Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın kızkardeşinin soyundan gelen ve “Yegen” yani “Yeğen” olarak bilinen ailenin torunlarından Prenses Mediha ile evlendi. 1969’daki bu izdivaçtan kızları Sabiha ile oğulları Davud dünyaya geldi. Kahire’de dünya evine giren Prens Davud’un soyağacı işte buralara dayanıyor ve şecere daha gerilere gidince Kanuniler’e, Yavuzlar’a, Fatihler’e ulaşıyor...