İnkilap Tarihi kitabı üzerine havanda su dövmek
Birkaç günden buyana, “İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” dersleri konusunda bir tartışma yaşıyoruz. Söylendiğine göre ders kitaplarında Atatürk’ten bahsedilen kısımlar azaltılıyor, İsmet Paşa’yı anlatan yerler de çıkartılıyormuş...
Meraklandım, durup dururken böyle bir tartışmanın niçin çıktığını Millî Eğitim’deki arkadaşlardan sordum; izah ettiler ve hazırlıklarla ilgili bazı broşürleri de gönderdiler.
Şimdi, işin aslını kısaca anlatayım: Ders kitaplarında değişen herhangi bir şey yok, zira yeni kitaplar henüz yazdırılmamış; sadece 2017 için yeni bir “müfredat”, yani “eğitim” programı hazırlanmış. Programın eskisinden farkı da, derse yeni bir ünite olarak Türkiye’nin 1950 ile 2016 arasındaki yakın tarihinin ilâve edilmesi. Tartışmaya açılan yeni müfredattaki ilâvenin maksadı, “Çok partili hayata geçişin İsmet İnönü döneminde ve onun gayreti doğrultusunda geçildiğine kazanım gereği değinilecektir” şeklinde ifade ediliyor.
Unutmadan söyleyeyim: Yukarıda naklettiğim cümlenin dili, yani mükemmel Türkçesi bana değil, Millî Eğitim’e aittir!
Bu yeni ünitede “askerî darbe”, “muhtıra”, “tek parti iktidarı”, “koalisyon”, “kapitalizm”, “enflasyon”, “liberalleşme”, “özelleştirme”, “metropol”, “arabesk” ve “jeopolitik” gibi kavramlar ile terimlerin de öğretilmesi öngörülüyor.
Dolayısı ile ortada bir azaltma yahut isimleri silme değil, aksine bir arttırma var ama İnkılâp Tarihi derslerinin bu kadar ayrıntı ile dolu olması da bence gayet lüzumsuz!
LÜZUMSUZ MÂLÛMAT ÇÖPLÜĞÜ
Okullardaki tarih kitapları bir-iki sene öncesine kadar gereksiz ayrıntılarla dolu idi, “tarih” kavramı sadece anlaşma maddeleri ve fetihler üzerine inşa edilmişti. Büyük İskender’in seferlerinden başlanıp Osmanlı’ya kadar gelinir, “Şurayı aldık, burayı fethettik, ordumuz filânca yere kadar ilerledi” diye anlatılır; talebeye dünya kadar anlaşmanın maddeleri ezberletilir, imtihanda da Zitvatorok Muahedesi’nin bilmemkaçıncı maddesini yazması istenirdi!
Öğrencinin en fazla nefret ettiği derslerin başında tarihin gelmesinin sebebi, geçmişin güleryüzlü, esprili ve eğlendirici şekilde anlatılması yerine böyle kupkuru ve tatsız şekilde, üstelik öğretmeye değil, zerketmeye dayanan ruhsuz müfredattı.
Ders kitapları gereksiz bilgilerden tam olarak hâlâ temizlenemedi, lüzumsuz konuların sadece bir kısmı tasfiye edildi ama mâlûm endişeler ve korkular yüzünden inkılâp tarihi kitaplarında hiçbir düzenlemeye gidilemedi.
NEFRET TARİHÇİLERİNE GÜN DOĞDU!
Birkaç örnek vereyim: Paris Konferansı’nda alınan kararların, Havza ve Amasya genelgelerinin, İtilâf ve İttifak Devletleri’nin birbirleri ile imzaladıkları anlaşmaların yahut tekâlif-i milliye emirlerinin talebeye ezberletilmesi gencin bütün bunları imtihandan çıkar çıkmaz unutmasından başka neye yarayacak? “Halkçılık ilkesinin millî egemenliğin ve eşitliğin temel dayanağı olduğunun vurgulanması”ndan öğrenci ne elde edecek? “Amiral Bristol ve General Harbour raporlarının ayrıntılarını” gençler hayatlarının hangi döneminde kullanacaklar?
Şimdi, günlerdir bu tuhaf tartışmanın içerisindeyiz: Bir taraf “Atatürk ile İnönü’nün isimleri ders kitaplarından siliniyor” diye feryad ediyor; kendi kafalarına ve daha da önemlisi nefretlerine dayalı hayâli bir alternatif tarih yaratma sevdalıları da “Aman ne iyi! Çıkartsınlar, onların yerine de şu, şu, şu isimleri koysunlar da öğrenci gerçek kahramanları öğrensin” diye ahkâm kesiyor ve her iki taraf da bütün bunları yeni müfredat taslağına bakmadan söylüyor. Mustafa Kemal olmadan İstiklâl Harbi’nin, İsmet Paşa’dan bahsetmeden de demokrasi tarihimizin yazılamayacağını bazı kafalar her nedense bir türlü idrak edemiyor.
Günlerdir devam eden İnkılâp Tarihi Ders Kitabı tartışması, “ifrat ve tefrit” geleneğimizin son halkasıdır!