Hocaanne'nin kitabı
Memleket referandum, başkanlık, sine-i millete dönme kararı verilmesi ama karardan son anda dönüverilmesi yahut yeni bir siyasî partinin kurulup kurulmayacağı gibi meselelerle uğraşırken sessiz-sadasız ama güzel, faydalı ve kalıcı işler de yapılıyor...
Meselâ, Klasik Türk Edebiyatı’nın bugün en kıdemli hocası olan Prof. Dr. Günay Kut’un makalelerinden bir kısmının yeraldığı “Şah Edebiyat” isimli yeni kitabı gibi...
Günay Hoca’ya biz “Hocaanne” deriz...
Hocaanne’yi 1970’li senelerin sonlarında rahmetli Baki Hoca’nın, yani Abdülbaki Gölpınarlı’nın vasıtasıyla tanımıştım. Ben üniversiteye daha yeni başlamış bir gençtim, Hocaanne ise sekiz sene boyunca ders verdiği Chicago Üniversitesi’nden memlekete henüz dönmüş zarif bir âlim, daha doğrusu “âlime”...
Tanıdığım günden buyana hep elyazması kitap yığınlarının arasında koşuşturdu, hiç durmadan çalıştı ve etrafında da her dâim elli küsur kedi oldu...
HAYLİ TUHAF BİR AİLE...
Hocaanne, Chicago dönüşü Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkoloji bölümünün kuruluşunda bulundu; arada bol bol dolaştı, gidip Oxford’da hocalık etti, Oxford’un en önemli şarkiyat kütüphanelerinden olan Bodleian’daki Türkçe elyazması eserlerin kataloğunu tek başına yayınladı, derken Kıbrıs taraflarındaki bir üniversiteye takıldı, bütün bu hay-huy arasında yetenekli, yeteneksiz, lâyık yahut lânet dünya kadar talebe yetiştirdi ama güvendiği bazı kişilerden harikulâde kazıklar da yediği oldu fakat birşeyler soranları hiç geri çevirmedi, hep öğretmeye çalıştı.
475 sayfalık “Şah Edebiyat”ın girişinde Hocaanne’nin mütevazi yayın listesi var: 24 adet kitap, 172 akademik makale, 61 bildiri ve daha birkaç sayfa dolusu proje, sergi, tez danışmanlığı, vesaire... Başkalarının akademik dertleri ile, hattâ arada bir benimle bile uğraşıp seneler boyu malûmatının zekâtını dağıtıp duracağı yerde daha fazla yazsa idi, bu yayın listesinin hacmi kimbilir ne olurdu!
Hocaanne kusura bakmasın ama ailece bir tuhaf olduklarını söylemeden edemeyeceğim! Hani hayatında sadece iki defa çıktığı televizyonda eski Şark efsanelerinden, Sümerler’den, huruf-ı mukattaadan, İnanna’dan, Dumuzi’den falan bahsedip milleti şaşkın ve hayran bırakan Harvard hocası Prof. Gönül Tekin var ya, Günay Hanım’ın ablasıdır. Hocaanne’nin kocası Turgut ağabey son allâmelerdendir, Gönül Hoca’nın eşi rahmetli Prof. Şinasi Tekin de Türkolojinin büyük üstadlarından kabul edilir, velhâsıl ömürlerini sadece okuyup yazmakla geçirmiş tuhaf bir ailedirler...
HAYALLER DÜNYASININ EŞİĞİ
Hocaanne “Şah Edebiyat”ta işe Selçuklular dönemi Türk Edebiyatı’ndan başlıyor, Türkçe’nin yazı dili haline gelmesini anlatıyor, sonra Beylikler dönemine dalıyor, oradan en meşhur ama anlaşılması en zor eserlerin analizlerine geçiyor, derken uzun uzun edebiyatımızın klasik dönemini yazıyor.
Eski edebiyatımızı, geçmiş devirlerin aşklarını, hayallerini, hulyalarını, heveslerini ve bütün bu hislerin nasıl ifade bulduğunu merak edenler “Şah Edebiyat”ı okudukları takdirde asırlar önce yaşamış âşıkların sevgiliye hitaplarını öğrenip hayran kalır ama sevgilinin karşısında mum gibi eriyişleri yahut mumun ateşinde pervane gibi yanmaları karşısında hüzne dalar ve bambaşka bir hayaller dünyasına doğru yolculuğa çıkarlar...
Hocaanne “Şah Edebiyat”ı “Sıkılmazsan okursun” diye imzalayıp göndermiş; sıkılmadım, okudum, yeni yeni hayli şey öğrendim ve yazdım.