Basınımız ve femoşlarımız
HABER dört ayrı gazetede birbirinden tamamen alâkasız başlıklarla ve yine tamamen farklı şekilde çıkmış, bir internet sitesi fotoğrafları aynı ama yazılanları tamamen değişik olan bu haberleri haklı olarak “Tek fotoğrafla türlü türlü propaganda yapanlar” başlığı ile biraraya getirmiş...
Fotoğraflarda iki hanım görülüyor ve haber, daha doğrusu basın dilinde “asparagas” denen palavralar işte bu iki hanımla ilgili...
Bir gazete, haberi “Köpeğe tekme atan esnafı uyaran iki kadın saldırıya uğradı: Dört gözaltı” başlığı ile vermiş. Gazeteye göre Bodrum’da tatile giden kadınlar Barlar Sokağı’nda köpeklerini tekmeleyen esnafı uyarınca tekme-tokat dayak yemişler, hastahanede tedavi görmüşler ve kadınların şikâyeti üzerine dört kişi gözaltına alınmış!
Bir başka gazeteye göre, bu iki hanıma Bodrum’da plâjdan dönerken saldırmışlar. “Bu ne biçim kıyafet böyle! Siz niye böyle dolaşıyorsunuz?” diyen esnaf kadınlara girişmiş, şikâyet üzerine dört kişi gözaltına alınmış ve adlî kontrol şartı ile serbest bırakılmışlar.
Diğer bir gazete ise haberi Bodrum’dan İstanbul’a taşımış, “Sevgilimi elimden aldın!” diyen bir kadının geceyarısı sokakta bir başka kadına saldırdığını yazmış!
SURİYELİ BİR FİGÜRAN!
Dördüncü gazetenin senaryosu ise daha renkli: Bu gazete de Bodrum’u fazla uzak bulduğundan olacak hadiseyi yine İstanbul’a nakletmiş, işin içine Suriyeli bir figüran da katmış ve “İstanbul’un göbeğinde Suriyeliler taciz etti!” demiş...
Fotoğraflardaki kadınlar aynı ama ortada birbirinden farklı dört senaryo mevcut... Saldırıya mı uğradılar, şayet böyle bir saldırı hakikaten yaşandı ise sebebi köpek mi yoksa plâj dönüşü giydikleri elbiseler mi, yoksa aynı erkek uğruna birbirlerine tekme-tokat girişmeleri mi sözkonusu veya işin içinde Suriyeli bir tacizci mi var, ama bütün bunlar palavra ise meselenin aslı ne?
Hangisinin doğru olduğunu Allah bilir!
Kişileri aynı ama içerikleri tamamen farklı bu dört haber, basınımıza senelerdir musallat olan bir derdin, fotoğrafa bakıp altına kafadan birşeyler yazmanın, yani atmanın, palavra sallamanın, uydurmanın ve okuyucuyu adam değil salak yerine koymanın mükemmel bir örneğidir ve aslında basınımızın geldiği vaziyetin resmidir!
Ama bu haberler “Kadınlar çağdaş kıyafetler giydikleri için dayak yediler” diyebilmek için, yani kasıtlı şekilde bir algı yaratmak maksadı ile yapıldı ise, vaziyet çok daha vahim demektir!
FEMOŞLAR NE DİYECEKLER?
Dün, Çanakkale’den gelen bir başka haber daha vardı: CHP’i Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Belediye Meclisi’nde konuşma yapan bir hanım üyenin sözünü birbirinden kibar, nazik ve ince ifadelerle kesiyordu:
“Sizi ilgilendirmez o... Kendi işinize bakın. Devam edin... Size ne? Bu nasıl belediye meclisi ya? Yahu arkadaş, konu buranın konusu değil. Lütfen kesin. Mikrofonu kapattırmayın bana. Konuyu değiştirin, devam edin, devam edin!...”
Başkan Bey bu kadarla kalsa, iyi! Bir kere coşmuştu ya, artık dümdüz gidiyordu:
“Biraz ahlâklı olun! Biraz ahlâklı olun! Biraz ahlâklı olun! Konuyu kapatın! Arkadaşlar, mikrofonu kesin!”.
Derken bu zarafet timsali ifadeler üzerine ayağa kalkan bir erkek üyeye de aynı zarafet içinde haykırıyordu:
“Konuşma, söz vermedim, konuşma! Sana söz vermedim, konuşmayın! Otur yerine! Otur yerine! Devam et, otur yerine!”.
Ülgür Bey meclis üyelerinin bu asilâne hitapları protesto edip salonu terketmeye hazırlanmaları üzerine de bütün bulundukları mekânın belediye meclisi olduğunu hatırlayıp gitmek üzere olanları “Bağırmadan çıkın, burası belediye meclisi, bağırmadan çıkın” diye uyarıyordu!
Bu konuda başka bir söz etmeyeceğim; sadece kadın hakları şampiyonları ile anlı-şanlı femoşlarımızın bir hanıma karşı “Biraz ahlâklı olun!” diye haykıran nazik bir belediye başkanına gösterecekleri tepkiyi merakla beklediğimi söylemekle yetineceğim, o kadar...