Kadere bak! İdlib'e tam 99 sene sonra, bölgeyi kaybettiğimiz günlerde gireceğiz!
İDLİB’de kontrolü ele almak üzereyiz, birliklerimizin her an İdlib’e girmesi bekleniyor.
Dün, Osmanlı Arşivleri’nde bir zamanlar ilçemiz olan İdlib hakkında “belki enteresan belgeler çıkabilir” diye birşeyler ararken rastladığım bazı yazışmalar beni hayretten hayrete düşürdü ve “Kadere bak!” dedirtti!
İdlib bundan tam 99 sene önce elimizden çıkmıştı ama bölgeyi işgale gelen yabancı birliklerle savaşmamızın yahut her şekilde mücadele etmemizin neticesinde değil, oradaki bazı birliklerin başındaki kumandanın düşman tarafına geçmesi, yani ihaneti yüzünden!
Bu utanç verici hadisenin ayrıntılarını o dönemde İdlib’in bağlı bulunduğu Halep’in valisi olan Abdülhalik Bey, 19 Ekim 1918’de İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği dört sahifelik şifreli telgrafta ayrıntıları ile anlatıyor...
Halep Valisi Abdülhalik Bey’in (Renda) uğradığımız ihaneti haber veren şifreli telgrafı
HERYERİ YAĞMALADILAR!
Vali Abdülhalik Bey, telgrafında İdlib’deki jandarma ile katırlı süvari taburlarının tamamen dağıldığını ve taburların kumandanı Yüzbaşı Ali Rıza Bey ile kardeşi Hasan’ın düşman tarafına kaçtığını yazıyor. Verdiği felâket haberleri bu kadarla kalmıyor, istasyonların isyancı Arap birliklerinin hücumuna uğradıklarını, askerin yiyecek ihtiyacını karşılayan anbarların yağma edildiğini ve devlet ile anlaşma yapmış olan odun müteahhitlerinin de askerî katarların ihtiyacı olan odunu artık vermediklerini haber veriyor ve telgrafını “Vilâyette vaziyet fenadır” sözleri ile bitiriyor.
Halep’e bağlı bir ilçe merkezi olan İdlib’de arazisinin genişliği ve nüfusunun da fazlalığı sebebi ile bütün mülkî birimlerden mâlî teşkilâta ve garnizonundan mahkemesine kadar geniş bir idarî sistem kurulmuştu ve 17. asrın meşhur sadrazamı Köprülü Mehmed Paşa’nın kurduğu zengin vakıfların da burada bulunması sebebi ile, güçlü bir vakıf teşkilâtı da vardı.
Birinci Dünya Savaşı, imparatorluğun diğer birçok bölgesini olduğu gibi İdlib’in de kaderini değiştirdi. Filistin’i işgal ettikten sonra Suriye taraflarına ilerleyen beş İngiliz ve bir de Fransız tümeni, Şerif Hüseyin’in oğullarından Faysal’a bağlı isyancı Araplar’ın da desteği ile 1918’in 1 Temmuz’unda Şam’ı almış, girdiğimiz muharebeleri ardarda kaybetmemiz üzerine Halep’e ilerlemişler, İdlib ve diğer ilçeler 50 bin kişilik İngiliz ve Fransız birlikleri ile isyancıların tehdidi altında kalmıştı.
İngiliz Beşinci Süvarı Tümeni’nin o senenin 27 Ekim’inde Halep’e girmesi ile de bütün bölge elimizden çıkacaktı...
CUMHURBAŞKANI VEKİLİ
Halep Valisi Abdülhalik Bey, İçişleri Bakanlığı’na felâket haberlerini verdiği şifreli telgrafını işte Halep’in düşmek üzere olduğu günlerde gönderiyordu. Üç gün sonra bir başka şifreli telgraf daha yollayacak, İdlib’den sonra Bâb’daki jandarmaların da firar ettiğini bildirecek ve “İdlib ile Bâb’da güvenliği sağlayacak kimse kalmadı. Bu iki ilçenin hapishanelerindeki mahkûmlar, jandarmanın da kaçması üzerine kapıları açarak firar ettiler” diyecekti.
Vali Abdülhâlik Bey’in kim olduğunu bilir misiniz?
İmparatorlukta uzun seneler yöneticilik yaptıktan sonra Cumhuriyet döneminde çeşitli bakanlıklarda bulunacak, sonra Büyük Millet Meclisi’nin başkanlığına seçilecek, Atatürk’ün vefatı ile bir günlüğüne “cumhurbaşkanı vekili” olacak ve hayata 1957’de, İstanbul’da veda edecekti...
Abdülhalik Bey’in haber verdiği bütün bu facialar 1918 Ekim’inde, yani tam 99 sene önce ve bugünlerde yaşanmıştı...
Birliklerimizin bu kadar zaman sonra ve üstelik aynı günlerde İdlib’e girip kontrolü üstlenme hazırlıkları içerisinde bulunması sizce talihin cilvesi mi, kader mi, yoksa başka bir şey mi, ne dersiniz?