Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GÜNLERİMİZİN nasıl önemli ve memlekete çağ atlatacak yüksek siyasî tartışmalarla geçtiğine dikkat ediyor musunuz?

        “Faşist”, “diktatör” ve “şeddeli faşist diktatör” gibisinden sözleri kastediyorum...

        CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı hakkında “şeddeli faşist diktatör” demesi siyasetçilerimizi günlerce meşgul etti, iş mahkemeye kadar gitti ve hâlâ tartışılıyor ama gözden kaçan önemli bir ayrıntı var:

        “Diktatör” ve “faşist” kelimeleri “şedde” almazlar, “şedde” ile telâffuzları gramer bakımından mümkün değildir.

        Kelimedeki bir harfin üstüste iki defa okunmasını sağlayan “şedde”, Arapça sözlere mahsustur; Türkçe kelimelerde kullanılmaz ve şeddenin bizdeki en bilindik örneği olan “eşek”in “eşşek” şeklinde telâffuzu da bir lâtifeden ibarettir.

        DENEYİN AMA OLMAZ!

        “Şeddeli okunacak olan kelimenin Arapça ve ‘muzaaf’ olması, aynı harfin açılarak telâffuzu” gibisinden işin uzmanlarına mahsus gramer kurallarını bir tarafa bırakıp tekrar söyleyeyim: “Diktatör” ve “faşist” sözleri şedde alamazlar, bu kelimeleri şeddeli okumak mümkün değildir. Meselâ her iki kelimenin sessiz harfleri şeddeli söylenmeye çalışıldığında “dikkkkktatttör” ve “faşşşşşist” hâline gelirler ama telâffuz edemezsiniz!

        Günlerdir devam eden bir başka tartışma da, CHP Genel Başkanı’nın ardarda sekiz seçim kaybetmesine rağmen hâlâ işbaşında olması...

        Bir gazetecinin böyle derin konularda yorum yapmadan önce meselenin geçmişte yaşanmış benzerliklerinin mevcut olup olmadığını araştırması ve fikrini bunun ardından ifade etmesi gerektiğine inandığım için arşivlerde ufak bir çalışma yaptım ve dünya kadar belgeye rastladım:

        CHP’de bir zamanlar resmen vârolan “Değişmez Başkanlık” ile ilgili evraka...

        Partinin 1938 Aralık’ındaki kurultayında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü “Değişmez Genel Başkan” ilân edilmiş, 1946’daki kurultayda yapılan değişikliğe kadar bu unvanı kullanmış ve o tarihten sonra sadece “Genel Başkan” olmuştur.

        DAHA YÜZLERCE BELGE VAR

        Burada, “Değişmez Genel Başkanlık” konusunda arşivlerimizde bulunan dünya kadar belgeden ikisinin görüntülerini yayınlıyorum.

        Belgelerden biri milletvekilliğine aday gösterilen Seferihisar Kaymakamı Cevdet Salih Çanga’nın 28 Mart 1939’da İsmet Paşa’ya gönderdiği teşekkür mektubu... Çanga “Değişmez Başkanımız ve Millî Şefimiz İsmet İnönü, Büyük Reisicumhurumuz” hitabıyla başladığı mektubunda şükranlarını ifade ettikten sonra “...yüksek ve mukaddes şahsınıza bağlı bulunduğumu arz ile ve pâyânsız (sonsuz) hürmetlerimle mübarek ellerinizi öperim” diyor.

        Diğer belge ise, Rize Valisi Nuri Türkkan’ın bir telgrafı. Türkkan, İsmet Paşa’nın 3 Nisan 1939’da yeniden Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinin hemen ertesi günü tebrik maksadı ile gönderdiği telgrafına aynı şekilde “Partimizin Değişmez Genel Başkanı ve Millî Şefimiz” sözleri ile başlıyor.

        O günlerin dünyasında böyle daha birhayli “değişmez lider” ile “şef” vardır ve bu âdetin bizdeki yansıması ile ilgili olarak da arşivlerimizde yüzlerce belge bulunmaktadır.

        Dolayısı ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu sekiz seçim kaybetmesine rağmen hâlâ işbaşında bulunduğu için hiç suçlamayalım, zira bu ısrar CHP’nin eski günlerindeki “değişmez liderlik” uygulamasının hasreti gibidir.

        Diğer Yazılar