Suudi depreminin perde arkası
SUUDİ Arabistan’da aylardan buyana olup bitenleri takip etmişsinizdir: Kral Selman’ın 2015 Ocak’ında tahta geçmesinin ardından şimdiye kadar görülmemiş değişiklikler yaşanıyor; kral yeğenleri olan prensleri gözaltına aldırıp servetlerini soruştururken dışarıda yeni bloklar kuruyor, Amerika ve hattâ İsrail değişiklikleri tebessümlerle karşılıyorlar, artık “ılımlı” bir İslâm’dan sözediliyor ve herşeyi Kral Selman’dan ziyade oğlu ve veliahdı Muhammed’in yaptığı konuşuluyor.
Geçmiş senelerde defalarca gittiğim ve uzun müddet kaldığım Suudi Arabistan’da olup bitenler hakkında yabancı basında yapılan yorumları bir tarafa bırakıp kendi düşündüklerimi anlatayım:
Suudi Arabistan’ın kurucusu Abdülâziz’in oğullarından olan Selman, 1963 ile 2011 arasında, yani tam 48 sene boyunca Riyad valiliği yapmıştı. Bu makama gelmek memlekette olup biten herşeyden haberdar olma imkânına sahip bulunmak demekti ve Prens Selman hem hepsi ağabeyi olan önceki kralların ülkeyi nasıl idare ettiklerini; hem de Suudi yönetiminin, yani iktidarı elinde bulunduran ailesinin bütün marifetlerini valiliği sırasında yakından görüp günügününe takip imkânı bulmuştu.
YARIM ASIRLIK PLÂN
Yakınları, Selman’ın bütün bu hadiseleri, yani prenslerin menfaat çekişmelerini, yolsuzluklarını ve İslâmiyet ile alâkası olmayan hareketlerini gördükçe kahrolduğunu, “Zamanı gelince ben size sorarım” diye düşündüğünü, günün birinde tahta geçtiği takdirde yapacağı değişikliklerin plânlarını daha o günlerden hazırlamaya başladığını söylerler.
Nihayet gün geldi, Prens Selman ağabeyi Kral Abdullah’ın vefatından sonra tahta geçti ve seneler öncesinden yaptığı hazırlıkları hemen uygulamaya koydu.
Suudi Arabistan’da birşeylerin değişeceğinin ilk işareti, Selman’ın önceki Kral Abdullah’ın en yakını olan ve Abdullah’ın seneler süren hastalığı sırasında devleti tek başına idare eden, hattâ hanedan mensuplarının bile söz geçiremedikleri Saray Nâzırı ve Kraliyet Başdanışmanı Halid bin Abdülâziz el-Tuvayciri’yi kovup yerine kendi oğlu Prens Muhammed’i getirmesi idi.
Bunu veliahd değişikliği takip etti, Prens Muhammed bin Nayif’i veliahdlıktan azleden, bu işi basına yansımayan ama hiç de hoş olmayan bir şekilde halleden Kral Selman kendi oğlu Prens Muhammed’i veliahd yaptı ve dünyayı şaşırtan asıl değişiklikler de bundan sonra ardarda geldi.
VELİAHD, GÖSTERMELİKTİR!
Mısır, Amerika ve hattâ İsrail ile blok teşkili, Katar’a uygulanan baskılar, prenslerin gözaltına alınması, İran ile nerede ise savaşa kadar varacak bir sertleşmeye girilmesi, hattâ Suudi ulemâsının İsrail’in lehinde şimdiye kadar alışılmamış fetvalar vermeye başlaması gibisinden bu değişiklikleri Prens Muhammed’in veliahdlığa gelmesinden sonra uygulamaya konduğu söylenir ise de, iş böyle değildir. Bütün bu gelişmeler Kral Selman’ın kendi kararıdır; neredeyse yarım asır boyunca yaptığı Riyad Valiliği günlerindeki hazırlıklarını uygulamaya koymasıdır ve tekrar söyleyeyim, herşeyin gerisinde Prens Muhammed değil, bizzat Kral Selman vardır.
Sebep mi?
Yarım asır boyunca şahit olduğu ve ailesinden bile ikrah etmesine sebep olan rezaletlerin ardından ortaya çıkan “Günü geldiğinde ben size sorarım” düşüncesi ile ülkeye “Âl-i Saud” hanedanının kendi sulbünden olan bir başka branşının, “Âl-i Selman”ın hâkim olması hâyali! Kral Selman’ın Batı’da çok iyi okullar bitirmiş olan oğulları dururken sıradan bir eğitim görmüş ama hırslı küçük oğlu Muhammed’i veliahd yapmasının sebebi de talimatlarını tartışmasız olarak yerine getirecek tek çocuğunun Muhammed olmasıdır.
Meselenin bizim için endişe yaratacak olan tarafı ise, Kral Selman’ın uygulamalarının milletlerarası ayağındaki müttefikleridir. Yani, işin içinde Abu Dabi’nin veliahdı ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin perde arkasındaki asıl yöneticisi Muhammed bin Zayed ile Mısırlı tehlikeli bir ismin, Muhammed Dahlan’ın bulunmasıdır.
Bu iki ismin Türkiye için niçin dert olduğunu da bir başka yazıda anlatırım...