Batlamyus Atlası'nın meçhul kahramanı Mihrican Hanım'dır!
ORTAYA uzun çabalardan sonra konan bazı güzel işler vardır, bir vesile ile gündem olur, konuşulur, işi halledenlerden bahsedilir ama o eseri ortaya koyan asıl kişinin ismi hiçbir yerde geçmez!
Hani, Bülent Ecevit’in Rabindranath Tagore’dan yaptığı tercümelerin birinde “Aleve aydınlığı için teşekkür et ama tükenmeyen bir sabırla gölgede durarak lâmbayı tutan eli unutma” diye bir söz vardır ya, işte onun gibi...
Bahsedeceğim “gölgedeki el”, Mihrican Kılıç Özer adında kitap restoratörü bir hanıma ait; zamanla yokolup gitmekten kurtardığı kitap da “Batlamyus Atlası”; yani Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilen ve geçen hafta yaşadığımız “salak” muhabbeti sırasında bahsi az da olsa geçen elyazması eser...
‘MATTHEW’ DEĞİL, ‘MATTA’!
Milâttan Sonra ikinci asırda Mısır’da yaşayan Yunanlı âlimin elyazmasına şimdilerde “Ptolemaios Atlası” deniyor ama Ptolemaios’tan burada “Batlamyus” diye sözedeceğim. Zira bizde belli bir şekilde yerleşmiş olan yabancı isimlerin Avrupa dillerine göre telâffuzuna, meselâ “Petrus”, “Pavlos”, “Yuhanna”, “Matta” diye bildiğimiz Hristiyan azizlerine ve İncil yazarlarına Batı’da “Peter”, “Paul”, “John” yahut “Matthew” dendiği için bu şekilde kullanılmasına ve hele “Matta İncili” yerine “Matthew’un Gospel’i” ifadesinin tercih edilmesine karşı olduğum için “Ptolomeus”a “Batlamyus” diyorum.
14. asırda hazırlanan, bugün Topkapı Sarayı’nda Fatih Sultan Mehmed’e ait kitaplar arasında bulunan ve akademik bakımdan büyük önem taşıyan bu çok önemli atlas, kelimenin tam mânâsı ile perişan vaziyette idi. 2000’lerin başında Topkapı Sarayı’nın müdiresi yahut aramızdaki unvânı ile “Saray Nâzırı” Dr. Filiz Çağman, atlasın restorasyonunu yaptırmak istedi ama gereken maddî kaynağı devletten sağlayamayınca çareyi zenginlere müracaatta buldu. Prof. Celâl Şengör Avrupa’nın önde gelen bir restoratörüne 30 bin Euro verdi, bu para saraya kitap tamirinde kullanılacak bazı cihazların gönderilmesine yaradı, birkaç sene devam eden onarımdan sonra Boyut Yayınları eserin tıpkıbasımını yayınladı ve iş nihayet geçen hafta yaşadığımız mâlûm “salak” tartışmasına kadar uzandı!
Şimdi, bu çok önemli eserin 120 sayfasını elden geçirerek tekrar hayat bulmasını sağlayan ama tanıtımlarda ve kitabın bahsinin geçtiği programlarda ismi geçmeyen bir hanımdan, yani Tagore’un tabiri ile “gölgedeki el”den bahsedip yaşanan bize mahsus bazı tuhaflıkları anlatacağım...
800 yaşındaki Batlamyus Atlası’nın restorasyonunu, yani âmiyâne ifadesi ile tamirini Mihrican Kılıç Özer ismindeki hanım restoratör yaptı ama ismi hiç telâffuz edilmedi...
DIŞARIDAN MEDET UMMAK
Elyazmasını kurtarma faaliyeti başladığı sırada Kültür Bakanlığı’nın İstanbul’daki restorasyon biriminde görevli olan Mihrican Hanım daha sonra Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığı Arşiv Müdürlüğü bünyesindeki Restorasyon ve Konservasyon Merkezi’ne gönderildi ve Batlamyus’u kurtarma faaliyetine Ankara’dan İstanbul’a gidip gelerek devam etti.
Ama bürokrasi o arada bir iş etmeden duramadı ve Mihrican Hanım’ın Ankara’ya gönderilmiş olduğunu gözardı eden Bakanlık “Sen zaten İstanbul’daki kadromuzdasın” diyerek yol masrafını bile karşılamayı reddetti! Restoratör hanım üstlendiği işi tamamlayabilmek için Ankara’dan İstanbul’daki laboratuvara aylarca bütün masrafı bizzat, yani cebinden vererek gidip geldi ve harcırah meselesi işin tamamlanmasına kısa bir zaman kala halledilebildi!
Atlasın restorasyonu 2016 Ekim’inin başında tamamlandı ve Mihrican Hanım yokolmaktan kurtardığı Batlamyus’un elyazmasını aynı senenin 11 Ekim’inde bir tutanakla ait olduğu yere, Topkapı Sarayı’na teslim etti.
Mihrican Hanım’ın çabası Türkiye’de mesleğine bu derece bağlı ve hevesli uzmanların hâlâ vârolduğunu göstermesi bakımından memnuniyet verirken, hemen her alanda yaşadığımız “Bu işi biz yapamayız, dışarıdan uzman getirelim” ezikliğinden de artık kurtulmamız gerektiğini apaçık göstermektedir!