Seçim derdi ile burnumuzun dibindeki bu tehlikeli projeyi aman gözardı etmeyelim!
İKİ ay sonra iki seçim birarada yapılacak. Memlekete hayırlı olsun!
Türkiye 24 Haziran seçimlerinin “erken” mi yoksa “baskın” mı olduğunu tartışırken hemen yanıbaşımızda yepyeni ama bizim için dert olması muhtemel bir pojenin hayata geçirilmesine, Birleşik Amerika’nın öncülüğü ile kurulacak bir “Arap Ordusu”nun Suriye’de terör örgütlerinin cirit attığı bölgelere yerleştirilmesine çalışılıyor.
Pentagon’un yalanlamadığı haberlere göre, sözkonusu ordunun Suriye’nin kuzey bölgelerinin DEAŞ’tan temizlenmesinde görevlendirilmesi düşünülüyor ama böyle bir silâhlı grubun DEAŞ’ı hedef alırken PKK’nın bölgede değişik isimler altında faaliyet gösteren uzantılarına destek olacağı da gün gibi ortada...
Böyle bir gelişme, güney sınırlarımızdaki hareketliliğin Amerika ve koalisyon ülkelerinin desteğini almış bir Arap Ordusu vasıtası ile daha da aleyhimize gelişmesi ve bizi daha da uğraştıracak bir hâl alması demektir...
Kaldı ki, Suriye’de bir “Arap ordusu” teşkili fikri yeni değildir, böyle bir ordu daha önce de kurulmuş ama Suriye için felâketle neticelenmiş, üstelik Avrupalı müttefikleri de birbirine düşürmüş eski bir maceradır.
DÖRT OĞUL VE ÜÇ ORDU
Sözünü ettiğim geçmişteki “Arap Ordusu”nun neyin nesi olduğundan kısaca bahsedeyim:
Hani şimdilerde Birinci Dünya Savaşı’nda yaşadığımız büyük ihaneti reddedip “Araplar bize karşı isyan falan etmemişlerdi, Şerif Hüseyin’in 1916’da başlattığı iddia edilen ayaklanma yalandır, sadece bazı Arap kabilelerle ufak çaplı çarpışmalar yaşanmıştı, o kadar” demek moda oldu ya...
Mekke Emiri Şerif Hüseyin bin Ali’nin tarihlere “Arap İsyanı” diye geçen isyanı hakikaten yaşanmış, hattâ bizim için kan, gözyaşı ve azap ile son bulmuş ve onbinlerce Mehmetçik çöllerin kızgın kumlarında şehid düşmüştü...
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Arap teb’anın tamamının isyana iştirak ettiğini söylemek haksızlık olur. İstanbul’a sadık kalıp isyancılara karşı mücadele eden Arap askerler ve subaylar tabii ki mevcuttu ama Şerif Hüseyin’in İngiltere’den aldığı destekle bize karşı savaşan Arap birlikleri bozguna uğramamıza kâfi gelmiş, isyancı Arap birlikleri ile İngiliz Ordusu’nun saldırıları karşısında büyük bir mağlûbiyet yaşamıştık...
Şerif Hüseyin’in Faysal, Ali, Abdullah ve Zeyd isimlerinde dört oğlu vardı. Sonraki senelerde Türkiye’nin meşhur ressamlarından Fahrinüsa Zeyd ile evlenecek olan Zeyd isyan sırasında henüz küçük yaşta olduğu için isyanda önemli bir rol üstlenmemiş ama Şerif Hüseyin’in diğer üç oğlu o günlerde teşkil edilen “Kuzey”, “Orta” ve “Güney” Arap ordularının başına geçmişlerdi. Kuzey’deki orduya Faysal, ortadakine Abdullah, güneydekine Ali kumanda ediyor, İngiltere her üç orduya da yardım sağlıyordu.
MEYSELÛN’DAKİ KATLİAM
Faysal’ın kumandasındaki Arap Ordusu, İngilizler’in desteği ile 1918 Ağustos’unda güneyden Suriye’ye doğru ilerlemeye başladı ve 1 Ekim 1918’de Şam’ı işgal ettiler. Galibiyetin getirdiği serhoşluk ile hükümdar olma hevesine kapılan Faysal ordusuna da güvenerek 1920’de kendini “Suriye Kralı” ilân etti ama İngilizler o sırada Suriye’yi Fransızlar’a vermişlerdi ve Faysal karşısında Fransa’yı buldu!
Fransızlar, taht sevdasından vazgeçmesi yolundaki taleplerini Arap Ordusu’nu hâlâ gerçek bir güç zannedip reddeden Faysal’a artık silâhla başeğdirmeye karar verdiler. İstanbul’daki Harp Akademisi’nden mezun Yusuf el Azma’nın kumandasındaki Arap Ordusu ile başında General Henri Gouraud’un bulunduğu Fransız birlikleri arasında 24 Temmuz 1920’de Şam yakınlarındaki Meyselûn’da meydana gelen savaşta Faysal’a bağlı Arap Ordusu perişan oldu, Yusuf el Azma başta olmak üzere binlerce Arap askeri hayatını kaybetti, Faysal tacı ile tahtını bırakıp Şam’dan apar topar kaçmak zorunda kaldı, seneler sonra bu defa İngilizler’in desteği ile Irak Kralı oldu ama hayata 1933’te İsviçre’de sebebi hâlâ tartışılan bir şekilde vedâ etti.
Suriye meselesinin bugün böyle içinden çıkılmaz bir hâle gelmesinin ve Fransa’nın Suriye’ye hâlâ “kendi toprağı” gözü ile bakmasının başta gelen sebeplerinden biri, Arap dünyasının bir zamanlar gerçek bir güç zannettiği ama savaş meydanında sadece dört saat içerisinde perişan olan “Arap Ordusu”dur. Suriye’de benzer bir ordunun tekrar hayata geçirilmesi, bu orduyu teşkil etmeye çalışan güçlerin birbirlerine mutlaka girecek olmaları yüzünden yine felâketle neticelenecek ama arada bizi de biraz uğraştıracaktır!