Bay!
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan birkaç aydan buyana “Bay Kemal” diye bahseder olması “Bay” ile başlayan yeni bir hitap modasını başlattı; millet şimdi birbirini şaka niyetine “Bay Ahmet”, “Bay Hıdır”, “Bay Abdullah” diye çağırıyor...
Bu söz, yani “Bay” eğlence niyetine de olsa yeniden kullanılır hâle geldi ama işin aslı, yani Tayyip Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na niçin “Bay Kemal” dediğinin sebebinden meğerse öyle herkes haberdar değilmiş! Eşini-dostunu “Bay” diye çağıranların bu ifade şeklinin nereden çıktığını bildiklerini zannediyordum, çoğunun bilmediğini “Erdoğan neden böyle diyor?” diye sormaları üzerine farkettim ve “Bay” hitâbının nereden çıktığını yazayım dedim...
“Bay” ve “Bayan”, 1934 Kasım’ından buyana Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal hitap şeklidir!
Meclis’in 26 Kasım 1934’te kabul ettiği 2590 sayılı “Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun”un birinci maddesine göre “Ağa”, “Hacı”, “Hafız”, “Hoca”, Molla”, “Efendi”, “Bey”, “Beyefendi”, “Paşa”, “Hanım”, “Hanımefendi” ve “Hazretleri” gibi ifadelerin kullanılması yasaktır! Meselâ “Ahmet Ağa”, “Hacı Osman”, “Hüseyin Efendi”, “Ayşe Hanım” yahut “Muhterem Fatma Hanımefendi” diyemez; resmî yazışmalarda kişilerden bu şekilde kat’iyyen bahsedemezsiniz. Hattâ “Paşa” sözü de yasaktır, meselâ “Hasan Paşa” değil, “General Hasan” demeniz gerekir! Üstelik “Efendi”, “Bey”, “Paşa”, vesairenin kullanılmasını yasaklayan 2590 sayılı kanun yeni anayasamızın 174. maddesine göre “devrim yasalarından”dır!
‘HOCAPAŞA’ KURTULDU!
Kanun neyse ki tarihî isimleri ve mekânları da içerisine alacak şekile çıkartılmamış ve böylelikle bazı semtler; meselâ Kasımpaşa “General Kasım” olmaktan kurtulmuş, üstelik “Hoca” da yasaklandığı için “Hocapaşa” semtine “General feşmekân” demekten kurtulmuşuzdur!
“Bay” ve “Bayan” sözcüklerinin kullanımının resmî ayağı, bahsettiğim 2590 sayılı kanunun esbâb-ı mucibesinde, yani gerekçesinde geçen şu resmî tavsiyeye dayanır:
“...Türkler hususi muhabere (haberleşme) ve muhaverelerinde (konuşmalarında) bir kimseye ve cemaate hitap ederken adın önüne gelmek şartiyle erkeğe, ere yani er kişiye ‘Bay’, kadına da ‘Bayan’ diye hitap edebilirler. Bu tâbirler Öztürkçe’dir ve Türkler’in ilk devirlerinde kullanılmıştır. Tefevvuk (üstünlük) ve imtiyaz ifade etmez”.
Kanunun kabulünün ardından o günlerin gazetelerinde sanki Mars’a yahut Jüpiter’e ayak basmışız gibi kendi kendimizi övüp yere-göğe koyamadığımız yazılar çıkmaya başlamıştı. “Fransızlar’ın nasıl ‘Mösyö’sü, Almanlar’ın ‘Herrn’i, Bulgarlar’ın ‘Gospodin’i, İngilizler’in ‘Mistir’i, Araplar’ın ‘Seyyid’i, Yunanlılar’ın da ‘Kirye’si varsa, çağdaş Türkiye’nin de artık ‘Bay’ı vardır” diyorduk.
İLBAY, ŞARBAY, YARBAY
O devir Fransızca “bülten”in “belleten”, “ekol”ün “okul”, “onör”ün “onur” yapıldığı dönemdi, Fransızlar’ın cumhurbaşkanından sokaktaki adamına kadar kullandıkları “Mösyö” hitabını karşılayacak bir ifade aranıyordu. Eski Türkçe’de “zengin”, “varlıklı” demek olan “Bay” üzerinde karar kılındı ve dilcilerin karşı çıkmalarına rağmen “bay”ın sonuna bir “an” eki ilâvesi ile de “bayan” sözü icad edildi...
Derken, “bay”ı bazı unvanların sonuna da ekleme modası başladı; Valiye “ilbay”, belediye başkanına “şarbay” dendi; bunlar tutmadı ama “albay” ile “yarbay” kabul gördü ve o günlerin inkılâplar Türkiyesi’nde erkekler çağdaşlaştıklarını gösterebilmek için birbirlerine birkaç sene boyunca ilk isimlerinin önüne “Bay” ilâvesi ile hitaba başladılar, çok daha entel ve sosyetik çevreler ise “Bay”ı soyadlarının başına getirerek kullandılar. Hattâ yeni bestelenen bir operete “Bay ve Bayan” ismi verildi, “Beyim!”in yerini de “Bayım!” aldı ama yabancı bir kadına “Hanımım!” diye hitap etmek cinayete varabilecek bir iş olduğu ve dolayısı ile “Bayanım!” da pek hoş netice vermeyeceği için sadece “Baaaayan!” demekte iktifa edildi.
Cumhurbaşkanı’nın CHP liderinden “Bay Kemal” diye bahsetmesinin sebebi işte budur; yani Tayyip Erdoğan böyle demekle hem bir devrim kanununun gereğini tek başına yerine getirmekte, hem de 30’lu ve 40’lı senelerin derin hasreti içerisindeki bazı CHP’lilere kendilerini o günlerde yaşıyormuş gibi hissetmeleri fırsatını vermektedir!