Kahire'deki unutulmuş skandal
GEÇEN gün Başbakan Tayyip Erdoğan'ı Mısır'da krallığı deviren 1952 darbesinin mimarı Cemal Abdülnasır'a benzetmenin hata olduğunu yazdım ve Abdülnasır'ın marifetlerini anlatırken, Kahire'deki Türk Büyükelçisi Fuad Hulûsi Tugay'ın 1954'te valizinin iç çamaşırlarına kadar arandıktan sonra sınırdışı edilmesinden de bahsettim.
Eski ve uzak tarihi bir tarafa bırakın, yakın tarihimize bile artık o kadar uzak kalmıştık ki, dün bu sınırdışı etme hadisesinin ne olduğunu soran bir hayli mail geldi.
Anlatayım: Osmanlı İmparatorluğu'nun asker diplomatlarından Deli Fuad Paşa'nın oğlu olan Türkiye'nin Kahire Büyükelçisi Fuad Hulûsi Tugay, Mısır kraliyet ailesine mensup ve 1952'de devrilen Mısır Kralı Faruk'un kuzeni Prenses Emine ile evliydi.
Darbeden hemen sonra Mısır gazetelerinde kraliyet ailesinin aleyhinde yazılar çıkmaya başlamış, Emine Tugay hakkında hakaret sınırlarını aşan ifadeler kullanılır olmuş ve böyle bir vaziyette büyükelçisini değiştirmesi gereken Türk hariciyesi ise hiçbirşey yapmamıştı. Fuad Tugay'ın Ankara'ya bizzat yazdığı dönme talepleri kabul edilmemiş, devrik kralın yakın akrabaları olan Tugay çifti darbeden sonra uzun müddet Kahire'de tutulmuş ve hattâ unutulmuştu.
CENTİLMENCE HAKARET
Ankara, Fuad Tugay'ın yerine bir başka büyükelçi göndermeyi ancak iki buçuk sene sonra, 1954 Aralık'ında düşünebildi ve tayin kararı o sırada Türkiye'de bulunan Tugay'a bildirildi. Büyükelçi dönüş hazırlıklarını yapmak ve toparlanmak için hanımını İstanbul'da bırakarak tek başına Mısır'a gitti, veda ziyaretlerine başladı ve büyükelçilik binasında 21 Aralık gecesi bir veda daveti verdi.
Kahire'deki kordiplomatiğin neredeyse tamamı o gece Türk elçiliğinde idi ama Fuad Tugay, veda davetine Mısır hariciyesinden tek bir kişiyi davet etmemişti. Diplomaside böyle bir davranışın örneğinin görülmemesi bir yana, büyükelçinin Avrupalı dostlarına darbeciler aleyhinde çok ağır sözler sarfettiğini de işitmişlerdi...
Asıl kıyamet, 1954'ün 2 Ocak akşamı, Kahire Operası'nda koptu...
Devrim Komuta Konseyi'nin güçlü adamı ve başbakan yardımcısı Cemal Abdülnasır, operada o geceki programın tamamlanmasından sonra temsili izleyen kordiplomatik için salonlardan birinde küçük bir kokteyl veriyordu ve davetliler arasında Türk Büyükelçisi de vardı.
Gazetelerde o gün, büyükelçinin hanımı Emine Tugay'ın aleyhinde yine hakaret dolu dünya kadar yazı çıkmış, hattâ bir gazete prenses hakkında "Kralın pezevengi" diye bir ifade kullanmıştı.
Diplomatlar davetin verildiği salona geçmiş, Abdülnasır'ın salona girmesini bekliyorlardı... Geldi, büyükelçilerin ellerini sıkmaya başladı ve Türk Büyükelçisi'nin önüne gelip elini uzattığı sırada Fuad Tugay "Ben sadece centilmenlerin elini sıkarım" dedi, sonra Abdülnasır'a uzun uzun hakaret etti, "Mısır'ı felâkete sürüklediğini" söyledi ve muhatabının cevap vermesini beklemeden arkasını dönüp salonu terketti!
ÇAMAŞIRLARINI ARADILAR
Abdülnasır'ın, kordiplomatiğin önünde uğradığı bu hakareti cevapsız bırakması imkânsızdı. Büyükelçi hemen ertesi gün Mısır hükümeti tarafından istenmeyen adam ilân edildi ve Mısır'ı 48 saat içinde terketmesi istendi! Protokol kaideleri de bir tarafa bırakıldı. Kahire'den ayrılmak için havaalanına giden büyükelçi diplomatlara mahsus salona alınmadı, normal yolcularla sıraya girmesi istendi ve bagajları açılıp eşyası çamaşırlarına kadar didik didik arandı. Bütün bunlar yapılırken bol bol fotoğraf da çektirildi ve fotoğraflar Kahire'de ertesi gün çıkan bütün gazetelerde yayınlandı!
Türkiye ve Mısır arasındaki münasebetlerin senelerce berbat halde kalmasının sebebi, bu hadisedir.
Kabahatin Türk büyükelçisinde olduğunu söyleyebilirsiniz ama hayır! Memleketinizdeki bir diplomatın hanımına aylarca küfrederseniz, kocası günün birinde işte böyle patlayıverir... Yabancı bir diplomatın valizini mukabele maksadıyla değil, tek taraflı bir kararla çamaşırlarına kadar aratmak ise, sadece edepsizliktir!