Bathonea ve ders almak
DÜNKÜ gazetelerde, aslında önemli olmasına rağmen yerini bence gerektiği şekilde bulamamış bir haber vardı:
Bathonea...
Büyük ihtimalle ilk defa duyduğunuz bu ismin neyin nesi olduğunu söyleyeyim: İstanbul'da bundan 2 bin 700 küsur sene önce kurulmuş ilk yerleşim merkezlerinden biridir ve Küçükçekmece taraflarındadır. Zamanla yıkılmış, üzerine Roma, Bizans ve Osmanlı yapıları inşa edilmiş, sonra onlar da ortadan kalkmış ve bu eski yerleşim merkezi oldukça uzun mücadelelerden sonra arkeolojik kazı alanı haline gelmiştir.
Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nün Küçükçekmece'de yaptığı kazılara katılan Dr. Şengül Aydıngün, dünkü gazetelerde Bathonea'nın deprem yüzünden ortadan kalkmış olabileceğini söylüyordu; hem de sekiz büyüklüğünde bir deprem yüzünden! Dr. Aydıngün'e göre yerleşim merkezini sarsıntının ya bizzat kendisi, yahut hemen ardından gelen heyelan toprak altında bırakmıştı.
PEK HATIRLAMADIK AMA...
Yazının başında da söyledim; şehrin geçmişi bakımından aslında son derece önemli olan Bathonea'yı ve orada yapılan kazıları konu alan haber gerektiği önemi görememişti, üstelik yaşadığımız büyük bir felâketin de 13. yıldönümüne rastlamıştı.
Son haftayı Gaziantep'i kana bulayan hain saldırı, Hakkâri'den ardarda gelen şehit haberleri, gelip geçen bayram ve diğer başka tatsızlıklar işgal ettiği için 1999'un 1 7 Ağustos'unda yaşadığımız dramı lâyıkı ile hatırlayamadık!
Geçen bu 13 sene boyunca muhtemel İstanbul depremine hazırlık babında neler yaptığımızı bir düşünün: İlk zamanlarda bol bol, hattâ lüzumundan da fazla konuştuk ama sadece lâf ettik, ortaya dişe dokunur pek birşey konmadı, sonraları zaten konuşmaktan da sıkıldık ve işi Allah'ın takdirine bıraktık....
Deprem hocaları eski sıklıkta olmasa bile arada bir ekranlarda yine göründüler ve neredeyse tamamı gelecekteki depremin yeri ve şiddeti konusunda birbirlerinden tamamen farklı sözler ettiler. Bu arada tabii, hiçbirşey yapılmadı değil... Bazı üstgeçitler ve dayanıksız oldukları belirlenen okullar güçlendirildi, sonra ortaya ne olduğu ve kaynağının nereden karşılanacağı ilk işitilmesinden itibaren tartışılmaya başlanan "kentsel dönüşüm projesi" diye birşey çıktı ve proje daha hâlâ tam olarak anlaşılmış değil!
Unutmayalım: İstanbul'daki büyük devlet hastahanelerinin çoğu fay hatları üzerindedir, bu hastahanelerin nereyse tamamında ilâve binalar vardır. Bazı klinikler hâlen gecekondudan beter o binalarda faaliyet göstermektedirler ve büyük hastahanelerin güçlendirilmesi işine henüz pek el atılmamıştır!
BİRKAÇ SENE KALDI!
Tarihi sevmeseniz ve geçmişi okuyup öğrenmekten hoşlanmasanız bile İstanbul un deprem macerasını sadece gereken tedbirleri almak maksadıyla şöyle üstünkörü bir kurcaladığınız takdirde, şehrin 15 asırdan buyana her 250 senede bir onbinlerce can almış sarsıntılara kurban gittiğini görürsünüz. 1509'daki felâketi 1766'da yaşanan bir başka büyük felâket takip etmiştir! 1999 depremi asıl büyük İstanbul depreminin habercisidir, 250 senelik limitin dolmasına, yani eskilerin tâbiri ile "küçük kıyamet"in kopmasına da şunun şurasında sadece dört sene vardır!
İyi niyet gösterip tarihi biraz daha ileriye çekelim, sadece on-on beş sene!
1999 felâketinin üzerinden geçen 13 sene boyunca aklı başında jeologların ve diğer uzmanların dillerinde tüy bitti, söyledikleri ve uyarıları bir kulağımızdan girip diğerinden çıktı ve felâket geçmişimizin yeni ortaya çıkartılan çok önemli bir başka örneğini de şimdi arkeologlar gösteriyorlar...
Bathonea kazılarında varılan netice, yani oraları da bundan iki bin küsur sene önce bir depremin yerle bir etmiş olduğu bilgisi, ders almamız gereken mükemmel bir uyarıdır!