Yeniçerilere karşı kırmızı ceketliler
MECLİS'te görev yapıp nöbet tutacak polislerin üniformaları değişti. Polisler bundan böyle lâcivert pantolonun üzerine yakası ve kolları işlemeli kırmızı ceketler giyecekler...
Eski bilindik üniformaya göre yenisinin tartışılamayacak kadar mükemmel olduğu hemen farkediliyor ama ufak bir noksan kalmış: Buckingham Sarayı'nın önündeki nöbetçilerin taktığı, hani o gözlerin üzerine kadar inen kocaman tüylü serpuşlar unutulmuş! Meclis polisinin kırmızı ceketinin üzerine bir de o serpuşlar ilâve edildi mi, buyrun size Majesteleri İngiltere Kraliçesi'nin muhafızlarının kopyaları!
Polisin yeni üniformasının İngiliz saray muhafızlarının kırmızı ceketlerine ne kadar benzediğini ve bu yeni üniformada bizden pek bir alâmetin bulunmadığını bilmem farkettiniz mi?
Söylendiğine göre varmış! Ankara Olgunlaşma Enstitüsü ile bir de sanat tarihi hocasının bulunduğu komisyonun hazırladığı yeni üniformanın kollarında ve yakasında meğerse Selçuklu ve Osmanlı motifleri yeralıyormuş... Selçuklu yıldızı ile rumî motifler, üniformanın "bize ait" olduğunu gösteriyormuş!
ÇİZGİ ROMAN GİBİ...
Ceketle ilgili bu yorumu ortaya atan moda uzmanlarımız ilk defa gördükleri bir elbisenin öncelikle rengine, modeline yahut biçimine değil, kolundaki veya yakasındaki motiflere bakıyorlar zâhir! Düşünün, en etkileyici renklerin başında gelen kırmızı hiç dikkatinizi çekmeyecek, polisin giyeceği yeni ceketi görünce Londra'daki saray muhafızlarının üniformalarını bilseniz bile hatırlamayacaksınız ama gözünüz hemen koldaki ve yakadaki motiflere takılacak ve "Aman, ne muhteşem desenler bunlar" diyeceksiniz!
Binlerce senelik bir geleneği gözardı edip "çağdaş moda" adına bir yıldız ile bir de rumî desenine mahkûm olduğunuz takdirde, "Meclis polisine yepyeni bir üniforma yapıyoruz" diyerek İngiliz saray muhafızlarının asırlardır giydikleri üniformaların bilmemkaçıncı sınıf kopyasında karar kılmanız kaçınılmazdır!
Ben, bu yeni üniformaları ilk gördüğümde çocukluk senelerimde elimden düşürmediğim "Teksas" ve "Kaptan Swing" gibi meşhur çizgi romanlardaki "kırmızı ceketliler"i, yani İngiliz askerlerini hatırladım...
Şimdi açık söyleyeyim: Gelişmiş ülkeler, geçmişlerindeki üniformaları hâlâ kullanmakta hiçbir beis görmez, üstelik asırlar öncesinin bu rengârenk giysilerini hem reklâm, hem de tarihleri ile öğünme vasıtası yaparlar.
BALE YAPAN MUHAFIZ
Birkaç örnek vereyim: Paris'teki cumhurbaşkanlığı sarayı Elysee'nin, başbakanlık binası Hotel Matignon'un, senatonun, meclisin ve adalet sarayının önünde Napolyon devrinin üniformaları içerisinde miğferli ve kılıçlı muhafızlar nöbet tutarlar. Roma'daki cumhurbaşkanlığı sarayı Quirinale'nin muhafızları tâââ 14. asırdan kalan Savoy Prensliği'ne mahsus "Corazzieri" yani "Haçlı" üniforması giyerler. Kremlin'de ve Kızıl Meydan'da nöbet tutan Rus tören birliği, Çarlık zamanının rengârenk üniformaları içerisindedir. Atina'da Meçhul Asker Anıtı'nın, parlamentonun ve başkanlık sarayının önündeki eteklikli ve ayakkabıları ponponlu Yunan askerleri hem nöbet tutar, hem de baleyi andıran geleneksel hareketler yaparlar.
İngiltere, Danimarka, İsveç ve Norveç gibi kraliyetin hâlâ hüküm sürdüğü memleketlerdeki tantanalı elbiselere bürünmüş muhafız birliklerinden bahsetmeme ise, zaten lüzum bile yok...
Yukarıda saydığım bu merasim birliklerinin daha da eskileri, daha tantanalıları ve çok daha göz alıcıları, bizdedir. İsimlerini unutmuş olabilirsiniz, hatırlatayım: Bunlar "yeniçeriler", "levendler" ve "mehter" gibi çeşit çeşit bölüklerdir ve şimdi Meclis polisinin üniformasına ilham veren desenlerin ve kaftan modelinin asıl sahipleri, onlardır. İşin tuhaf tarafı ise, geçmişin giysilerinden desen almanın şimdi mübah, o giysilerin tamamını hatırlamanın ise tabu olmasıdır.
Meclis'te, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde ve protokol mekânlarında nöbet tutan polisin ve hattâ askerin böyle geleneksel kıyafetler içerisinde olduğunu bir düşünün...
Birileri başta kıyametleri kopartırlar ama emin olun, çok kısa bir zaman içerisinde hepimiz alışırız!