Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TAKSİM Meydanı'nın kazılmasına başlandı ya, herkes verip veriştiriyor... Yok efendim önceden duyurulmamış da, yayalara yürüyecek yer kalmamış da, kış gelirken bu işi yapmak ne akılmış da, vesaire, vesaire...

        Meydanın trafiğe kapatılacağı aylardan buyana söyleniyordu, hattâ kapandığında çekilecek sıkıntıların tartışması bile başlamış, meydanın aylarca kullanılamaz halde olacağını sağır sultan bile duymuştu. Ama yapılacak bir işi tepemizde borazan çalarak ilân etmedikleri takdirde idrakta güçlük çekmek âdetimiz olduğu için bu borazanların üflenmesini bekledik, "Taksim yakında kapanacak" denmesine aldırmadık ve şimdi bol bol şikâyet ediyoruz!

        Taksim'in kazılması aslında benim önüme de zorluklar çıkardı, meselâ bugün gazeteye yürüyerek geldim; zira evimden Taksim'in göbeğinde bulunan Habertürk binasına yürümek, vasıta ile gelmekten artık çok daha az zaman alıyordu...

        İDEOLOJİK ZEVKSİZLİK

        Önümüzdeki birkaç ay boyunca çekeceğimiz bütün sıkıntılara rağmen, Taksim'de yapılan iş son derece hayırlıdır! Zira, daha önce de yazmıştım, Taksim Meydanı değil sadece Türkiye'nin, belki de dünyanın en çirkin meydanlarındandır. Burada yapılacak değişiklikler ne kadar fena, işe yaramaz ve estetiğin yanına bile yaklaşamayacak kabalıkta da olsa, Bektaşî'nin şarap hikâyesindeki gibi, meydanın eski hâli kadar zevksiz görünemez ve bugünün, yani kazı öncesi Taksim'inin yanında zemzemle yıkanmış gibi kalır!

        Ama müzmin bir hâl almış bir işin daha halledilmesi, meydanın ucunda zevksizlik âbidesi gibi yükselen, adına da "Atatürk Kültür Merkezi" denen ucubenin de kaldırılıp yerine daha güler yüzlü bir yapının inşa edilmesi şartıyla!

        Doğu Bloku memleketlerinin ceberrut rejimlerindeki asık suratlı resmî yapıları hatırlatan ve şimdi maalesef ideolojik bir tartışma hâlini almış olan bu bina da aynen Taksim Meydanı gibidir; yerine dünyanın en şekilsiz binası bile kondurulsa şimdiki mezbeleden daha zarif görünür!

        ASIRLIK ÇİRKİNLİK

        Taksim şimdi değil eskiden de hep çirkindi ama İstanbul'un Eminönü, Üsküdar, Kadıköy yahut Aksaray gibi güzel meydanları vardı. Ama bu meydanları da zamanla Taksim'e çevirdik; Eminönü'nü parmaklık ve klübe, Üsküdar ile Kadıköy'ü durak, Aksaray'ı da alt ve üst geçit mahşeri hâline getirdik. Daha küçük meydanlar ise şehrin siluetini kâbusa çeviren ama diplomalarında "mimar" yazan birtakım zevk fukarası zevâtın diktiği beton yığınlarının kurbanı oldu.

        Ama, en büyük katliamı Bayazıt yaşadı! Bir zamanlar havuzu, ağaçları ve kıvrılan zarif yolları ile eski gravürlerinden çıkmış hayâli andıran Bayazıt Meydanı'nı şimdinin merdivenler ve ucuz mallar cehennemine çevirebilmek her mimara nasib olmayacak bir talihsizlik idi ve bu işi yapanları "büyük mimar" diye yâdetmek de bizim bahtsızlığımız...

        Artık, açıkça söylememiz gerekir: Tanzimat'tan buyana heveslenip minyatürlerini yapmaya çalıştığımız Avrupa'daki meydanların İstanbul'da tek örneği bile yoktur. Paris'in Concorde'unu, Londra'nın Trafalgar'ını bir tarafa bırakın, bugün Kahire'nin o meşhur Tahrir Meydanı'nın bile kötü bir kopyasına sahip değiliz!

        Tekrar hatırlatayım: Taksim Meydanı yalnızca İstanbul'un değil, belki de dünyanın en çirkin meydanlarındandır; dolayısı ile bu meydanda yapılacak olan herşey, ne kadar zevksiz olursa olsun, Taksim'in şimdiki hâlinin yanında cennet bahçesi gibi kalır!

        Diğer Yazılar