Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan AKP'nin Kızılcahamam Kampı'ndaki kapanış konuşmasında Suriye'den bahsederken Beşşar Esed'in "hesap vereceğini" söylemesi üzerine Şam hop oturup hop kalktı...

        Suriye resmî haber ajansı SANA, Erdoğan'ın konuşmasının ardından cevap mahiyetinde hemen bir açıklama yaptı. Açıklamada başbakana verip veriştiriliyor ve bir yerde de "Türk Başbakanı'nı, Şehidler Günü'nde ettiği bu sözlerinin birçok değeri ihlâl ettiği" söyleniyordu.

        SANA'nın açıklaması bizim basınımızda da yeraldı ama metinde bahsedilen "Şehidler Günü" ne alâkamızı çekti, o günün mahiyeti, ne de sözü edilen şehidlerin kimler oldukları konusunda tek bir söz edilmedi ve yazılmadı...

        SIRA SIRA DARAĞAÇLARI

        Suriye'nin "Şehidler Günü"nde kimleri ne sebeple andığının hikâyesini şimdi kısaca anlatayım...

        6 Mayıs, Şam'ın "Merce", Beyrut'un da "Burc" Meydanları'nda yapılan toplu idamların yıldönümüdür. İttihad ve Terakki'nin liderlerinden Cemal Paşa'nın Lübnan'ın Âliye kasabasında 1916 senesinde kurduğu askerî mahkemenin kararları o senenin 6 Mayıs'ında Şam'da ve Beyrut'ta aynı anda infaz edilmiş; Arap dünyasının önde gelen çok sayıda entellektüelinin hayatı darağaçlarında noktalanmıştır.

        Bu idamlar niçin mi yapılmıştı?

        Arap dünyasında 20. yüzyılın ilk senelerinden itibaren bağımsızlık hareketleri başlamış ve bu maksatla çok sayıda siyasi örgüt kurulmuştu...

        Örgütlerin en önemlisi, sürgündeki bazı Suriyeliler'in 1912'de Kahire'de oluşturdukları ve memleketlerinin bağımsızlığı için mücadele veren "El lâ-Merkeziyye" yani "Ademimerkeziyet" cemiyeti idi...

        El lâ-Merkeziyye'nin daha sonra Şam'da "Cemiyet'üs-Suriyetü't-Arabiyye" yani "Suriye Arap Cemiyeti" ismi ile bir şubesi kuruldu ve devrin önde gelen Arap aydınları buraya üye oldular. El lâ-Merkeziyye'nin iç çekişmeler yüzünden gücünü kaybetmesi üzerine de, "Suriye Arap Cemiyeti" ön plana çıktı.

        İttihad ve Terakki Partisi'nin liderlerinden kabul edilen, Birinci Dünya Savaşı senelerinde Dördüncü Ordu Kumandanı olarak Suriye'de bulunan ve bölgeyi bağımsız bir hükümdar gibi idare eden Cemal Paşa, Arap ayrılıkçı hareketlerini önceleri görmezden geldi. Ama dünya savaşının ilânından sonra İngiltere ile Fransa'nın Beyrut'ta boşalttıkları konsolosluk binalarında yaptırdığı aramalarda Arap cemiyetlerinin yabancı diplomatlar ile yaptıkları çok sayıda yazışma ortaya çıkınca sessiz kalamadı. Bulunan belgeler, bağımsızlık için faaliyet gösteren örgütlerin başında "Cemiyet'üs-Suriyetü't-Arabiyye"nin bulunduğunu gösteriyordu ve cemiyet tarafından Suriye halkına hitaben 1915'te yazılmış bildiriler de ele geçirilmişti. Bildirilerde Türk yönetiminin Araplar'a sadece "kan ve acı" getirdiği söylenmekte, Suriyeliler vergi vermemeye ve silâh satın alarak Türk askerlerine karşı mücadeleye davet edilmekteydi.

        KEŞKİ TESADÜF OLMASAYDI!

        Cemal Paşa, belgelerin ele geçirilmesinden hemen sonra, yabancı elçiliklerle temasta bulundukları belirlenen 33 Arap aydınından yakalatabildiklerini şimdi Lübnan'ın sınırları içerisinde bulunan Âliye kasabasında kurduğu bir askerî mahkemeye sevketti. Yargılananlar arasında Arap dünyasının önde gelen entellektüelleri ile beraber gazeteciler, Osmanlı Parlamentosu'nun bazı Arap üyeleri ve bir de rahip bulunuyordu. Çoğu idama mahkûm oldular ve hükümler 1916'nın 6 Mayıs'ında da Şam'ın "Merce", Beyrut'un da "Burc" meydanlarında infaz edildi.

        Konsolosluklarda yapılan aramaların ardından yakalanamayanlar da gıyaplarında idama mahkûm oldular ve başta mahkûmların aileleri olmak üzere binlerce Arap, Anadolu'nun değişik yerlerine sürgüne gönderildi.

        İşte, 1918'deki yenilgimizden buyana her 6 Mayıs, Suriye ile Lübnan'da "Şehidler Günü"dür ve idamların yapıldığı Merce ile Burc Meydanları'ndaki anıtların altında o günün sabahı törenler düzenlenir...

        Başbakan Erdoğan'ın Kızılcahamam'da yaptığı Suriye'yi suçlayan açıklamasının o güne rastgelmesinin bir tesadüf neticesi olduğuna hiç şüphe yok... Ama bu konuşma keşki tesadüfî değil de, devlet politikasının neticesi olsa idi...

        Diğer Yazılar