Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN gün şimdilerde giderek sık görülür olan hilâfet hayallerini yazdım ve bu hayallerin boş bir hevesten ibaret olduğunu söyledim... "Siyasîgücü olmayan bir hilâfet mümkün değildir" dedim ve müstakbel halifenin gücü elinde tutmasının yanısıra Sünnî dünyasının biatını almasının da şart olduğunu ama böyle birşeyin artık mümkün bulunmadığını anlattım.

        Hilâfet ruyaları görenler günlerdir mesaj üstüne mesaj yolluyorlar: Hilâfetin artık gelemeyeceğini söylemekle Kur'an'ın emrine karşı çıkıyormuşum ve Katolik dünyasının Vatikan'ına karşı bizde de Hilâfet müessesesinin bulunmasının önemini idrak edemiyormuşum! Hristiyan dünyasının nasıl bir Papa'sı varsa, İslam âleminin de Halifesi olması gerekir imiş!

        Suçlamanın dinî boyutuna bir soru ile kısaca cevap vereyim: İddianızı doğrulamak için bana Kur'an'da Hazreti Muhammed'in ardından halifelerinin gelmesi gerektiğini emreden tek bir âyet gösterin, hilâfet konusundaki bütün düşüncelerimi bir tarafa bırakır ve emin olun en sıkı hilâfetçi ben olurum!

        BOL PARA, SIFIR GÜÇ...

        Şimdi gelelim Vatikan'a, yani Papalık müessesesinin Hristiyan dünyasının en güçlü otoritesi olduğu zannına:

        Papa bütün Hristiyan âleminin değil, sadece Katolik dünyasının ruhanî lideridir, diğer mezhepler tarafından hiçbir şekilde kabul görmez. Vatikan siyasî yahut dinî bakımdan da bir süsten ibarettir, gerçi bol parası ve inanılmaz bir ekonomik gücü vardır, bankacılıkta, finans sektöründe, gayrımenkul alanında ve sağlık sektöründe kâr getiren büyük işlere girişir ama o kadar! Hristiyan âlemine "Şunu şöyle yapın, bunu böyle edin" diyecek hiçbir gücü yoktur!

        Üstelik elinde "sopası" yani gücü bulunmadığı için bazı kitaplar, meselâ Dan Brown'un eserleri, özellikle de "Da Vinci Şifresi" isimli romanı bile Papalık müessesesinin yanısıra İncil'in inanılırlığını da yerle bir etmeye yetmiştir. Vatikan, bugün gizli tarikatlerin elinde oyuncak olup olmadığını tartışma konusu haline getiren bu kitaba karşı bile bir-iki cılız protestodan başka hiçbir şey yapamamıştır ve hilâfet sevdalılarımızın "Onlarda var, bizde neden olmasın?" diye örnek gösterdikleri Papalık müessesesi bir roman karşısında bile sallanmaya başlayan işte böyle bir müessesedir!

        ADEM İLE HAVVA DA KİM?

        Geçen gün, Fransa'nın en önemli üniversitelerinden birinde sanat tarihi profesörü olan bir Fransız hocadan dinledim:

        Yeni ders yılı başlamış, anfiye girmiş, talebe ile tanışma faslından sonra ekrana 15. yüzyıl ressamı Masaccio'nun "Adem ile Havva'nın Cennetten Kovulması" tablosunu yansıtmış; öğrenciler "Mösyö le profesör, bu çıplak adamla çıplak kadın kim?" diye sormuşlar...

        Adamcağız şaşırmış talebenin şaka yaptığını zannetmiş ama sadece Hazreti Adem ile Havva'yı değil, din konusunda hiçbir şeyi bilmediklerini farketmiş; geçmiş tahtanın başına, "Hristiyan dünyası Allah'a inanır, İsa Allah'ın oğludur, annesi Meryem'dir, havarilerinin sayısı on ikidir, yaratılan ilk insanlar da Adem ile Havva'dır" diye yazmış ve "Bizim sanatımız bu kavramların üzerine kurulmuştur, şimdi gidip bu isimleri iyice ezberleyin ve ondan sonra gelin, derse başlayalım" deyip anfiden çıkmış...

        Fransız profesör, genç neslin Adem ile Havva'yı bile bilmemesinin sebebinin lâikliğin Fransa'da artık ateistlik halini alması ve değil öğrencilerin, anneleri ile babalarının bile kiliseye bir defa olsun uğramamaları olduğunu söyledi...

        Vatikan şimdi işte bunun için çırpınıyor, Papalar dünyanın dört bir tarafını bu yüzden, yani Hristiyanlığı yeniden öğretebilmek için dolaşıp duruyorlar...

        Dolayısı ile Vatikan'ın sadece bir hayalden ibaret kalan siyasî gücünü hakikaten var zannedip "hilâfet" sözünün büyüsüne kapılmak, "Halife kim olacak, kim biat edecek, gücünü nereden alacak?"

        gibisinden soruların cevabını düşünmeden böyle ruyalara dalmak daha önce de söyledim, boş bir nostaljiden ibarettir.

        Diğer Yazılar