Bu uygulama intihali önlemez, sadece artırır
YÖK "intihal" yani "bilimsel hırsızlık" yönetmeliğinde değişiklik yapmış, intihalin bundan böyle "kamu görevinden çıkarma cezası" gerektiren bir suç olarak ele alınmasını öngörmüş ve kendisinde bulunan karar yetkisini de üniversitelere devretmiş.
Bir başkasının kitabının, makalesinin yahut çalışmasının tamamını veya bir bölümünü alıp üzerine isminizi koyarak kendi eseriniz, kendi buluşunuz gibi yayınladığınız takdirde, "intihal" yapmış olursunuz. Bu işi yapmakla adamın evinden eşyasını yahut cebinden parasını çalmak arasında hiçbir fark yoktur, düpedüz hırsızlıktır ama intihal bilimsel kişilikle yapıldığı için daha da büyük bir ahlâksızlıktır.
Akademik hırsızlık, üniversitelerimizde son senelerde almış başını gitmiş vaziyette... Hemen her vilâyette lise açar gibi en az bir üniversite ve bol bol da fakülte açıldığı için buralara gönderilecek kaliteli hoca sıkıntısı çekiliyor, yapılan yayınlar yahut yaptırılan tezler kontrol edilemiyor. Dolayısı ile akademisyen unvanlı zevâttan bazısının başkasının eserini babasının malı imişcesine alıp kullanmasının yani çalmasının önüne geçilemiyor; türlü türlü engellemeler, dost-ahbap ilişkileri veya siyasî baskılar yüzünden intihalle ilgili müeyyideler de uygulanamıyor ve neticede çalan çalana...
KURULLAR 'İLLALLAH' DEDİ!
İntihal, üniversitelerimizin artık rutin faaliyetlerinden biridir ve bu iş özellikle de fen bilimlerinde alıp başını gitmiştir. Akademik camiadaki intihaller 1980 sonrasında, özellikle de son on-on beş sene içerisinde zirveye ulaşmıştır ve eğitim tarihimizde bugün olduğu gibi üzerinde intihal gölgesinin bulunduğu bir başka dönem yoktur!
YÖK hiç bitmeyen intihaller konusunda kendi bünyesi içerisinde tıp, fen bilimleri ve sosyal bilimler alanında üç ayrı "etik kurul" oluşturmuştu ve şikâyet dosyalarının bu kurullarda ele alınıp karara varılmasına çalışılıyordu...
Ama intihal iddialarının ardı-arkası kesilmeyince kurullar iş yapamaz oldular. Üstelik ihbarlar sadece gerçek intihallerle sınırlı kalmıyor, bazı akademisyenler aralarında husumet olan meslekdaşlarının başını yemek için akla gelmesi bile zor metodlar keşfediyorlardı... Meselâ profesörün biri, bir başka profesörü kendine rakip mi görüyor? Üçüncü bir kişinin eserini alıyor, üzerine rakip gördüğü meslekdaşının ismini koyup yayınlatıyor ve sonra "Bu herif intihal yaptı!" diye YÖK'e şikâyet ediyordu. Hiçbirşeyden haberdar olmayan diğer hoca kendini temize çıkartmaya çabalıyordu.
HIRSIZA GÜN DOĞDU!
YÖK, etik komisyonlara gelen hırsızlık dosyalarının sayısının artması, komisyonlardan çeşitli baskılar yüzünden tartışılır kararlar çıkması, idarî mahkemelerin intihalciye verilen cezaların çoğunu bozması ve hukukî noksanların doğması üzerine, intihali geçtiğimiz günlerde "kamu görevinden çıkarma cezası gerektiren bir suç" haline getirdi ve kararı üniversitelere bıraktı. Etik kurullar artık sadece doçentlik tezlerindeki intihal suçlamalarını inceleyip karara bağlayacak, geri kalan bütün akademik hırsızlık iddialarını bundan böyle üniversiteler değerlendirecek.
Senelerden buyana çok sayıda intihali gündeme getiren birkaç gazeteciden biri bendenizim ama yaptıkları çalıntıları belgeleri ile yayınladığım akademik unvanlı hırsızların hiçbiri maalesef üniversiteden kapıdışarı edilmedi... Bir komisyonun hükmü başka bir komisyon tarafından bozuldu, mahkemeler kararları iptal ettiler, yahut araya birileri girip dosyaları ortadan kaldırdılar ve meydan intihalcilere kaldı!
İntihal meselesi, YÖK'ün bu yeni uygulaması ile artık tam bir kumar halini almıştır! Akademik hırsızlık konusunda kararın üniversitelere bırakılmasıyla işin içine eş-dost bağlantıları ve siyasî baskılar girecek, neticede göstermelik bir-iki örnek dışında pek bir iş yapılamayacak ve hırsızlar ortada eskisinden daha fazla cirit atacaklardır!