Kahraman Kuveytliler
KUVEYTLİ dört diplomat dün Ankara’da havacı bir binbaşımızı hanımının gözlerinin önünde dövmüşler, binbaşının kafasını-gözünü öldüresiye tekmelemişler...
Belki bilmezsiniz: Kuveytliler dünyanın en kahraman milletidir; özellikle de askerlerinin cesaretinin üzerine yoktur, şecaatleri dillere destandır.
Bizzat ve defalarca şahit olduğum kahramanlıkları hakkında bir-iki örnek vereyim:
Saddam Hüseyin 1990’ın 2 Ağustos’unda Kuveyt’i işgal etti. Harekât birkaç saat içerisinde tamamlandı, Kuveyt’in şehirleri, kasabaları ve çok daha önemlisi bütün petrol kuyuları o gün öğleden sonra Irak’ın eline geçti.
Kuveyt birlikleri işgale öylesine başarılı ve planlı şekilde karşı koydular ki, kahraman Kuveyt ordusu hiçbir zayiat vermedi, tek bir askerinin bile burnu kanamadı, silâhları ve hattâ bir savaş uçağı olsun hasar görmedi.
ÖNCE HÜKÜMDAR KAÇTI!
Bu son derece akıllı ve başarılı mukavemeti nasıl gösterdiklerini merak mı ettiniz? Söyleyeyim: Iraklılar’ın geldiği işitilir işitilmez, Kuveyt’in o sırada “emîr”i olan Cabir Ahmed es-Sabah herkesten önce harekete geçti, jetine atladığı gibi memleketinden firar etti, komşusu Suudi Arabistan’a gitti, Taif şehrindeki Hilton Oteli’ni kapatıp yerleşti, “Bush amcaaa! Saddam beni dövdü, şuna haddini bildirsene” diye ağlayıp sızladı, Amerikalılar’ı yardıma çağırdı ve 1991 Şubat’ına, yani Amerika’nın Kuveyt’i Saddam’ın elinden almasına kadar Taif’te kaldı.
Memleketin koskoca hükümdarı firar eder de askerleri durur mu? Piyadesi, topçusu, tankçısı, nesi varsa tamamı kışlalarını ve mevzilerini terkedip bir-iki saat içerisinde hemen güneye koşuştular, sınırı geçip Suudi Arabistan’a gittiler ve kapağı Kuveyt hududuna karadan 45 dakika mesafedeki Dahran şehrine attılar!
Firar edenler arasında Kuveyt’in kahraman savaş pilotları da vardı. Amerika’dan yeni satın aldıkları gıcır gıcır Fantonları’na ve F-16’larına atladılar, sonra ver elini Dahraaan!
İşgalin ardından Irak’a karşı Amerikalılar’ın öncülüğünde bir koalisyon kuruldu. Dahran’a müttefik birlikler sevkedildi, Amerika savaş uçağı filoları gönderdi ve Kuveyt’i kurtarmak için 1990 Ağustos’unda başlayıp ertesi senenin Şubat’ına kadar devam eden bir operasyon başladı.
“AMERİKALILAR VAR YA!”
Ben, sonraları “Birinci Körfez Savaşı” ismi verilecek olan operasyon sırasında muhabir olarak aylarca Dahran’da kalmıştım. Amerikalılar yabancı basın için her gün ayrı bir tur organize ediyor, kara birliklerine ve hava üssüne götürüyor, atacakları bombalara kadar neredeyse hemen herşeyi gösteriyorlardı.
Bir gün, Dahran’daki hava üssünde Kuveyt savaş uçaklarının bulunduğu yere gitmiştik. F-4’ünden F-16’sına ve nakliye uçaklarına kadar Kuveyt Hava Kuvvetleri’nin tamamı orada idi! Hemen hepsinin kanatlarına “Free Kuwait”, yani “Özgür Kuveyt” yazmışlardı.
Kuveyt’in cesur pilotları, hemen kahramanlık hikâyelerini anlatmaya başladılar: Irak saldırısı haber alınır alınmaz uçaklarına atlamış ve birkaç dakikalık bir uçuştan sonra Dahran’a inmişlerdi. Üstelik önceden yüklenmiş olan bombalardan tek birini bile atmadan!
Neden savaşmadıklarını ve Suudi Arabistan’a en azından tek bir bomba bile fırlatmadan niçin geçtiklerini sorduğumuzda dünya askerlik tarihine altın harflerle yazılması gereken bir cevap verdiler:
- “Karşı koyduğumuz takdirde, Irak’ın uçaksavarları mukabele edip bizi düşürebilirlerdi” dediler. “Hem zaten savaşmamıza gerek yoktu, Emîr Hazretleri’nin memleketimizi kurtarması için Amerikalılar’dan yardım isteyeceğinden emindik, dolayısı ile uçaklarımızın zarar görmesine mâni olduk! Üstelik bomba yüklü şekilde iniş çok zordur, maharet ister ve gördüğünüz gibi bombalarımızla tek bir zayiat bile vermeden Dahran’a gelmeye muvaffak olduk!”...
Ankara’da dün dördü birden binbaşımıza çullanan Kuveytliler ve Kuveyt’in kahraman ordusu işte budur, kahramanlıkları ve cesaretlerinin dünyada eşi-emsâli yoktur!