Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MAALESEF adım adım Soğuk Savaş dönemine benzer bir döneme sürüklendi dünya. ABD ve Rusya güç yarışı yapıyor. Kimin ne kadar silahı olduğu ballandıra ballandıra anlatılıyor. Putin ve Trump, gururla yeni bombalarını, tanklarını sergiliyor.

        İnsanlık için utanç verici bir tablo bu. Bir yandan Rus lider 325 milyar dolar değerinde yeni silah programını imzalıyor, diğer yandan ABD Başkanı önümüzdeki sene için savunma bütçesinde ne kadar artış olacağını “müjdeliyor”. Bir “silah pornografisi” ne tanıklık etmek zorunda bırakılıyoruz! Şiddet, savaş normalleştiriliyor. Dünya giderek aşırı sağ söyleme teslim olurken yer gök “güvenlik”, “tehdit” gibi kavramlara gizlenen iktidar yarışının egemenliğine giriyor.

        Bu gidişe “Yeter” diyecek, dünyaya yeniden liberal değerleri, barışı, insanca yaşama gayesinin önemini, çoğulculuğu hatırlatacak bir sese ihtiyaç var. Bu ses bütün insanlık için ama günümüzün “ötekisi” olan Müslümanların içinden konuşmalı. Hem ABD’ye, hem Rusya’ya, hem Avrupa’ya onların diliyle meydan okumalı. Suriye’deki soykırım için, Ortadoğu’da yıllardır yaşanan zulüm için, 11 Eylül’den sonra İslam dünyasına yapılan “zanlı” muamelesi için ses çıkarmalı...

        ***********

        GERÇEK DÜNYA ÖLDÜ, YAŞASIN ŞOV DÜNYASI!

        ALMANYA Başbakanı Angela Merkel, Suriye’ye yönelik olası bir ABD saldırısında yer almayacaklarını açıkladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise iş konuşmaya gelince en sert perdeden atıp tutuyor, Esad’ın kimyasal silah kullandığıyla ilgili kanıtları olduğunu açıkladı, ama bir saldırı senaryosunda Fransa’nın buna dahil olup olmayacağını söylemedi. ABD Başkanı Trump ise dünyayla bir top gibi oynuyor. Adeta tweet’leriyle eğleniyor. Bir Suriye’ye yağacak füzelerden bahsediyor, bir “Saldırı hemen de olabilir, çok sonra da” diye yan çiziyor. Herkes hop oturup hop kalkıyor.

        Böyle apaçık bir şov sahnesi dünya. Her şey mide bulandırıcı. Bir kişi de Suriye’de hiç durmadan yağan bombaların, kimyasal zehirlerin altında kalan, can veren, yok olan bebekleri, yaşlıları, masumları düşünmüyor. Yalnızca Türkiye başından beri Esad’ın zulmüne karşı en net ve gür sesi çıkarıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan tereddütsüz bir şekilde Esad’ı işaret ediyor ancak biz de çok zor bir coğrafi konumdayız. Bu da doğrudan bir cephede konumlanmamızı güçleştiriyor.

        Dünya liderleri sadece iktidar hesabı yapıyor ama orada insanlar her dakika ölüyor. Lanet olsun böyle bir döngüye!

        ***********

        BU HABERLERE KİMİ İNANDIRABİLİRSİNİZ?

        DOĞAN Medya Grubu’nun Demirören Ailesi’ne devir-teslim süreci tamamlandı. Hayırlı olsun. Aslında bunun üzerine yazmayı düşünmüyordum ama özellikle önemli bazı isimlerden öyle telefonlar aldım ki yeniden konu radarıma girdi. Biliyorsunuz, hem Doğan hem Demirören gruplarında çalışmış bir gazeteciyim. Aydın Doğan’ı da Erdoğan Demirören’i de iyi tanıdığımı söyleyebilirim. Her iki ismin de sosyal ve siyasal perspektifini bilirim. Önümüzdeki dönemde Demirören Medya Grubu’nda neler yaşanacağını tahmin ediyorum.

        Bu satış ve devir-teslimin ardından kimileri öyle akla ve mantığa aykırı haberler yaptırıyor ki... Bunları görünce ne diyeceğimi bilemiyorum. Zaten bana bu kadar telefonun gelmesi de bu yüzden...

        ACI ACI GÜLÜYORLAR

        Senelerini medyaya vermiş tecrübeli insanlar, çocukları bile kandıramayacak bu “fake” yazıları nasıl yazdırabilirler? Akılları başlarından tamamen mi uçtu bu gazetecilerin? Üstelik bunlar yaşını başını almış ve çok deneyimli isimler. En yakın dostları ve kendi çevreleri bile yaptıklarına üzülüyor, hayret ediyorlar. Herhalde Aydın Doğan da yıllarca yanında olanların bu hallere düşmesine hem üzülüyor hem de acı acı gülüyordur...

        Özellikle hükümete yakın medyanın, topun ağzına koyduğu iki isim bu durumda. Biri illa fotoğraf karelerine girip sanki satıştan çok mutluymuş gibi gülerek poz veriyor. Diğeri ise Demirörenler’le aralarından su sızmıyormuş gibi haberler yaptırıp Demirören medyanın başına geçeceğini iddia eden yazılar yazdırıyor.

        Sanki hakikate tamamen aykırı haberler yaptırıp yazılar yazdırınca gerçek hayattaki manzara değişecek! O zaman olası İstanbul depremiyle ilgili medyamızda bol bol “Deprem asla olmayacak” haberi yaptıralım da olacak zelzeleyi engelleyelim!

        Bakın dün konuştuğum, özellikle yukarıdaki isimlerin de arkadaşı olan ve hükümete mesafeli TÜSİAD’dan bir işadamı bana aynen şunları söyledi:

        “Böyle hareketler yaparak hükümetin ve Erdoğan’ın gözüne giremeyecekleri gibi onları seven insanları da tamamen kaybediyorlar. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaklar. Dımdızlak ortada esas o gün kalırlar. İmkânı var mı artık Erdoğan’ın adamı olmalarına? Hükümet tabanı ile Erdoğan ve ailesi bunu kabul eder mi? Mümkün mü bu saatten sonra? Öyle olsa Aydın Bey de böyle yapar, çıkardı işin içinden. Dostlarımın düştükleri duruma çok üzülüyorum.”

        Gerçekten de bu isimler büyük bir kumar oynuyor, ayakta kalmak için rotayı tamamen Erdoğan hükümetinden yana kırıyorlar. Zaten o uydurma haberleri bu sebeple yaptırıyorlar. Ama buna hem hükümete yakın medyadan hem de muhalefetten büyük tepki var. Toplumun tamamını kaybederek nasıl devam etmeyi planlıyorlar bilmiyorum ama bu manzaraya üzülüyorum...

        Diğer Yazılar