AK Parti listeleri sürpriz mi?
SON günlerde AK Parti’nin hangi kritik ismini arasanız kapı duvardı. Vekillik ricası için gelen binlerce telefondan yılmış olmalılar, genel olarak “offline” yaşadılar.
Ancak her bağlantısı olan partiden ulaşabildiğine ulaşmaya çalışmış olsa da listeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan çok büyük bir mesai harcayarak bizzat yaptı. Yakın çevresine danıştı, ancak nihai kararı o verdi. Peki nasıl bir liste AK Parti’ninki? Beklentileri karşıladı mı? Sürprizli mi?
Ben listeyi fazla sürprizli bulmadım. Yüzde 48 oranında değişime gidilmesi radikal bir oran gibi görülse de AK Parti için şaşırtıcı değil. 1 Kasım seçimlerine giderken de yüzde 50’ye yakınını yenilemişti örneğin.
Açıkçası yeni sistemi yorumlarken birçoğumuz gafil avlandık. Hep başrollerde cumhurbaşkanlığı seçimi oldu, parlamento seçimlerine üvey evlat muamelesi yapıldı. Halbuki AK Parti bu listelerde milletvekili seçimine ağırlık verdiğini ve güçlü girmek istediğini anlatıyor.
Partinin içinden güvendiğim kaynaklara göre birçok bakanın en üst sıralardan aday gösterilmesi, bu seçime verilen önemi gösteriyor. Bu, hiçbirinin kabineye giremeyeceği anlamına gelmiyor, ama çoğunluğun istifa edip kabineye geçecek olmalarını beklemek de doğru değil. Birkaç istisna isim olabilir.
BÜLENT ARINÇ’IN DÖNÜŞÜ
Öte yandan Berat Albayrak’ın çok sembolik olan İstanbul 1. bölge 1. sıradan, Süleyman Soylu’nun İstanbul 2. bölge 1. sıradan, keza Nurettin Canikli ve Fatma Betül Sayan Kaya’nın hemen bu isimlerin ardından listelere girmesi, İstanbul listelerinin çok güçlü hazırlanması, 16 Nisan’da çıkan sonucun önüne geçilmek istendiğini gösteriyor. Yıllarca Kayseri’de büyükşehir belediye başkanlığı yapmış ve şehirle adeta bütünleşmiş Mehmet Özhaseki’nin kendi ilinden aday gösterilmesi tamamen sahada oyu artırma stratejisi. Öte yandan Bülent Arınç’ın oğlunun aday gösterilmesi, Manisa’da birinci sıraya Bülent Bey’in işaret ettiği bir ismin konması da Arınç’ın parti içindeki önemini koruduğunu gösteriyor.
Bu listeyi Cumhurbaşkanı’nın bu süreçteki açıklamalarıyla birlikte okumak lazım. Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden galip çıkacağını görüyor, ancak parlamento seçimlerinde birtakım endişeleri olduğunu kendisi de ifade etmişti. Dolayısıyla zayıf olan alana ağırlık veriyor. Bir de kabineye alacağı gerekçesiyle birçok isme yer vermese, “AK Parti seçimleri çantada keklik görüyor” algısı oluşabilirdi, halbuki parti bugüne kadar seçim konusunda hep en çok çalışan, başarısını kanıksamayan parti oldu.
***********
ŞEHİR EFSANELERİNDEN MEDET UMMAK
HER seçim öncesi siyasilerin çaresizce sarıldığı ve dolaşıma soktuğu bazı “efsaneler” oluyor. Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin gücü karşısında birtakım fantastik hikâyeler ağızdan ağıza konuşulup buna da “muhalefet etmek” deniyor. Halbuki bu mahalle dedikodusundan öteye gitmeyen iddialar, bu iddiaları yayan çevrelere hiçbir şey kazandırmadığı gibi muhalefete kan kaybettiriyor.
Bu seçim öncesi de sık sık kulağıma “taksi-UBER” kavgasıyla ilgili şehir efsaneleri çalınıyor. Neymiş, güya UBER’i hükümet destekliyormuş, çünkü birtakım akrabalar bu işin içindeymiş vs... Ne kim bu akrabalar deyince bir isim zikreden var, ne somut olarak bir kanıt gösteren...
Açıkçası güldüğüm, hiç dikkate almadığım bir meseleydi. Ancak pazartesi akşamı katıldığım Habertürk yayınında dile getirilince birkaç satır yazmak gerek diye düşündüm. Seçimlere az bir zaman kaldı. Muhalefetin liderleri de, Cumhurbaşkanı Erdoğan da meydanlarda. Herkes kendi önerilerini ortaya koyuyor, renkli, güzel bir seçim süreci yaşanıyor. Erdoğan’ı yıkmak için böyle zavallı hikâyelerden medet umar hale gelmek Türkiye’ye yakışmaz.
***********
CHP LİSTELERİNİN ŞİFRELERİ
NASIL ki AK Parti listesinin mimarı yüzde yüz Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 69 ismin değiştiği CHP listesinin mimarı da yüzde yüz Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Peki ne yapmak istemiş Kemal Bey? Hangi mesajlar var?
Görünen en bariz değişiklik, Kemalist ve sol kimliğiyle bilinen bazı isimlerin liste dışı kalmış olması. Bunların başında ilk kategoriye giren İlhan Cihaner, Mustafa Balbay, Gülsüm Bilgehan, ikinci kategoriye giren Zeynep Altıok, Gülay Yedekçi, Musa Çam gibi isimler geliyor.
Dikkatimi çeken ikinci husus, yakın geçmişte radikal çıkış yapmış Hüsnü Bozkurt ve Eren Erdem’in üzerinin çizilmiş olması. Bozkurt’un “Denize dökeriz” çıkışı CHP’nin eskiden gelen algısını pekiştirmiş, Eren Erdem’in çizgisi HDP ile yakınlık iddialarını güçlendirmişti.
Üçüncü husus, birçok yorumcunun da ifade ettiği gibi Muharrem İnce-Kemal Kılıçdaroğlu mücadelesinin listelere yansımış olması. Kılıçdaroğlu, İnce’nin ekibini önemli oranda tasfiye ederek seçimden sonra Muharrem Bey’in partinin içini karıştırmasının önüne geçmek istemiş görünüyor.
Ancak benim pek anlamlandıramadığım noktalar da var. Mesela Barış Yarkadaş birçok konuda önde duran, sesini çıkaran bir isimdi. Onun olmaması ilginç. Sencer Ayata’ya yer verilmemesine de şaşırdım. Kılıçdaroğlu’na yakın ve onun döneminin önemli isimlerinden değerli bir akademisyendi Ayata. Üçüncü şaşırdığım isim Selina Doğan. CHP bir yandan kendi tabanının dışına çıkacağını söyleyerek Abdüllatif Şener gibi isimlere yer veriyor, diğer yandan önceki dönemlerde “değiştim” demek için bünyesine kattığı Ermeni vatandaşlarımızdan Selina Doğan’dan vazgeçiyor. Bu biraz fazla “zamanın ruhuna göre şerbet vermek” değil mi?