Daron Acemoğlu Türkiye'ye gelecek mi?
CUMARTESİ günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaca ünlü iktisatçı Daron Acemoğlu’na yeni kabinede teklif götürebileceğini yazmam epey yankı yarattı. Gördüğüm kadarıyla 2 gündür her yerde bu mevzu konuşuluyor ve çeşitli politik kesimlerden çok farklı tepkiler geliyor.
Yalnızca Türkiye’yi düşünen, iyi niyetli ve sağduyulu herkes bu teklifin düşüncesinden bile heyecanlandı. Bu sağlıklı kesim içinde son seçimde Erdoğan’ı destekleyenler de var, muhalifler de. Ama bu kesimin tamamı Türkiye’nin daha zengin ve daha özgür bir ülke olmasını isteyen makul ve mantıklı insanlar. Muhalif olanların bile söz konusu hedefi Erdoğan’ın başarmasından gurur duyacağı bir “sağduyu ittifakı” bu.
KİMDEN BAHSETTİKLERİNİ BİLE BİLMİYORLAR
Ancak bir başka kesim daha var ki, onları Acemoğlu’na gitmesi mevzubahis bu teklif korkutuyor. İşte yine geldik benim “Yüzde 7’lik LAST fanatizmi” başlıklı sosyolojik tezime... Eski rejimin egemen sınıfı iken şimdi kaybetme psikolojisiyle hırçınlaşan LAST fanatikleri, Erdoğan’dan o kadar nefret ediyorlar ki Türkiye ekonomisi daha da çöksün istiyorlar. Erdoğan ekonomi yönetimini Acemoğlu’na verirse Türkiye ileriye gider diye endişe ediyorlar. Onlardan biri şöyle bir tepki vermiş: “Daron Acemoğlu bu teklifi asla kabul etmez çünkü o, Kemalist Türkiye’nin yetiştirdiği aydınlık bir beyindir.”
Bu ve buna benzer LAST çıkışlarına insan acı acı gülüyor. Her şeyden önce kimden bahsettiklerini bile bilmiyorlar. Acemoğlu 18 yaşından beri yurtdışında olan ve kendi başına bir kariyer inşa etmiş özgür ve özerk bir entelektüel. Bakın size Türkiye’den çıkmış bu büyük iktisatçının çok çağdaş ve ilerici kabul edilen Galatasaray Lisesi’nde bile yaşadığı bir olayı anlatayım da o çok övünülen “Kemalist Türkiye”nin Acemoğlu gibi insanlara ettiği muameleyi görün...
TARİH ÖĞRETMENİNİN ACEMOĞLU’NA SÖYLEDİĞİ
Galatasaray Lisesi’nde okurken tarih öğretmeni bir gün Daron’u ayağa kaldırıyor ve aynen şöyle diyor: “Daron ne biçim isim? Böyle Türk ismi olamaz. Bundan sonra senin adın Daron değil Süleyman.” Öğretmenin bu faşist çıkışı üzerine sınıftan da hiç itiraz gelmiyor.
Acemoğlu yıllar sonra lise arkadaşlarıyla Londra’da buluştuğunda bu anıyı hatırlatır ve sessiz kaldıkları için hepsine serzenişte bulunur. Arkadaşları da kendisine hak verirler. İşte böyle bir Türkiye’nin LAST egemen zihniyeti yüzünden bu ülke Daron Acemoğlu gibi evlatlarının kıymetini bilemedi.
Bu örnekte mesele Galatasaray Lisesi de değil, benim okulum İstanbul Erkek Lisesi’nde de aynı olay yaşanabilirdi. En kalburüstü okullarda bile laik yaşam tarzına sahip Sünni Türk (LAST) kimlik formunu Türkiye’nin esas kimliği kabul eden bakış açısı hâkimdi. Bu kimliğin dışında kalan toplumsal kesimlere bakış dışlayıcı ve sömürücüydü. Bu “dışlayıcı ve sömürücü kurumlar” kavramını da Acemoğlu’na referansla özellikle kullanıyorum. Bu terimler Acemoğlu’nun başyapıtı “Ulusların Düşüşü” kitabında meşhur ettiği kavramlar.
2011’DE GİDEN TEKLİF
Birkaç şeyi daha hatırlatayım: Erdoğan döneminde, Acemoğlu’na 2011 yılında OECD’de daimi Türkiye temsilciliği yani büyükelçilik önerilmişti. 2013 yılında ise Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü verilmişti.
Ünlü iktisatçı, Erdoğan’ın ilk dönemdeki hem ekonomik ve siyasi reformlarını hem de askeri vesayetin tasfiyesi politikalarını kuvvetli bir şekilde desteklemişti. Çünkü dediğim gibi Acemoğlu da tıpkı Erdoğan gibi kimliğinden ötürü askeri vesayet rejimi tarafından dışlanmış ve horlanmış bir insandı.
***********
NEDEN BİR KEZ DAHA OLMASIN?
ELBETTE Türkiye’nin hem ekonomisinde hem demokrasisinde özellikle son 5 yılda ortaya çıkan tablo hiç olumlu değil. Türkiye önce 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe teşebbüsüne, sonra 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsüne maruz kaldı ve zaten zayıf olan demokrasinin ve ekonominin kimyası tamamen bozuldu. Özgürlük vanaları çok kısıldı. Yargı kurumu diye bir olgu neredeyse kalmadı. Şimdi yeniden inşa edilmesi lazım. Ama bunca olumsuzluk arasında Gülenist vesayet kurumları da tamamen çöktü. Bu da askeri vesayetin bitirilmesi kadar önemli bir başarıdır ve Acemoğlu da Gülenizmin tasfiyesinin çok doğru olduğunu savunan bir isim.
Yazım üzerine Acemoğlu’na gelen tepkilerden yalnızca değerli hukukçu Gönenç Gürkaynak’ınkini yadırgadım. Kendisi ile Acemoğlu’nun beraber verdiği “Özgürlük ve Ekonomik Büyüme” sunumunu dinlemiş ve oradaki görüşlerin neredeyse tamamına katılan bir yazar olarak Gürkaynak’tan gelen “Daron daha çok ‘Haklar ve özgürlükler’ derse ne olacak?” çıkışını anlamakta zorlanıyorum. Zaten tam da bu yüzden bu dönem Acemoğlu ismi konuşuluyor. Ayrıca AB kurumlarının ve Freedom House gibi kuruluşların Türkiye’yi övgüye boğduğu dönemleri de bu ülke Erdoğan yönetiminde yaşadı. Niye o başarı bir kez daha gösterilmesin?
Üstelik son araştırmalar ortaya koyuyor ki, Erdoğan’ın tabanında da en büyük beklenti hukuk ve özgürlük seviyesinin artırılması. Kalıcı ekonomik zenginleşme bunlarla beraber gelebilir. Türkiye’nin ihtiyacı daha özgürlükçü bir demokrasi, daha kapsayıcı ekonomik ve siyasi kurumlar, daha serbest bir piyasa ekonomisi ve daha çok hukuk devleti. Yani Acemoğlu formülü.
Not: Elbette Daron Acemoğlu’na Erdoğan’dan gidecek tekliften kendisinin haberi olamaz. Teklif ancak gittiğinde teklifin öznesi haberdar olur. Dolayısıyla dün ortaya atılan “Bu tekliften Acemoğlu’nun haberi yok” laflarını anlamak mümkün değil.
***********
BURASI KÖY DEĞİL, ÇEŞME!
SON yıllarda bir kesimin adeta “vahası” olan, İstanbul’dan “küskün laik” göçü alan ve çok “medeni” ve “Batılı” olmakla övünen İzmir’in en gözde tatil beldesi Çeşme’den bir kare paylaşacağım bugün.
Bakın burası Çeşme’nin en işlek yollarından biri olan Ilıca yolu. Her taraf kazılmış, tozdan göz gözü görmüyor. Çift şeritli yolda tek şerit ilerlenebiliyor, arabalar harap oluyor. Böyle bir yol bırakın Çeşme gibi en gözde tatil merkezini en ücra köylerde bile yok artık... Peki yalnızca bu yol mu? Ve yalnızca kazılmış asfalt mı buradaki sorun? Çarşamba Çeşme’deki sıkıntılara devam edeceğim...
***********
UTANCIN 25’İNCİ YILI
MADIMAK katliamının bugün 25’inci yıldönümü. Devletin içinde planlanmadan böyle bir kıyımın gerçekleşmesi imkânsız. Bu korkunç hadiseyi yeniden kınıyor ve Alevi vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum...