Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2014 yılı 2013’ten devreden sorunların artçı şoklarıyla dolup taşan bir yıl oldu, ayrıca seçimlerle stres testine maruz kalınan bir yıl. 30 Mart yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, HSYK seçimleri, Yargıtay seçimleri derken tansiyon hiç düşmedi. 2015 de 2014’ün sorunlarını doğurmak üzere geliyor.

        2013’ün son ayında yaşanan ve 2014’ü esir alan 17/25 vesayet girişimi bugün beş benzemez arasında tuhaf ve ilkesiz ittifaklara yol açtıysa bunun bir nedeni Gezi olaylarının yarattığı kırılma, diğeri de Kürt meselesindeki gidişatın bir türlü netleşmemesi, eşikte kalmasıydı. (IŞİD’in Kobani kuşatması; ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyon oluşturma girişiminde PYD ve YPG’yi destekleme girişimi olmasaydı iç siyasetteki tansiyon bu ölçüde yükselmez, misal 6-7 Ekim olayları yaşanmazdı.)

        BEŞ BENZEMEZ KOALİSYONU

        Gezi olayları ve devamındaki Taksim isyanı sırasında yaşananlar, AK Parti ve Erdoğan karşıtı cepheyi sekterleştirdi, bu da hükümetin paralel yapı ile mücadelesinde, daha önce kendisini türlü vesilelerle “paralel yapı” hakkında uyaran kesimlerin desteğini almak bir yana, ağız değiştirmiş bir muhalefetle karşılaşmasına yol açtı.

        Hemen herkesin bildiği gibi bu kesimler 21 Mayıs 2013’ten önce Ergenekon, Balyoz, Hrant Dink, Odatv davası, Hanefi Avcı’nın başına gelenler, kadrolaşma, kanunsuz dinlemeler gibi pek çok konuda hükümete açık çağrı yapmakta, hatta “Cemaat askeri vesayeti tasfiye etti ama hükümeti kullanarak kendi derin devletini kurdu, uyanın” demekteydiler. Ancak Gezi sonrası oluşan cepheleşme ortamının rüzgârıyla bugün “demokrasiye darbe” bildirisiyle aynı çatı altında toplandılar, Erdoğan’ın “Kandırılmışız” sözüne nanik yaparak, yeni pozisyonlarını savunma adına kırık plak gibi sürekli olarak şu cümleyi dile getirdiler: “Daha önce birlikteydiniz.”

        Demokratik aksamı işlemez hale getirme girişimi apaçık olan paralel yapı, kendisini “demokrasi” ile savunacak kadar grotesk bir kıvama evrildi, onu anlıyoruz, ama geçmişte hükümeti Cemaat’le ortak hareket ettiği için eleştiren ve vicdan pelerinini omuzlarında tutmakla övünen aydınların, “Komik olmayın” demek yerine beraberce komik olmayı tercih etmesi “Muhalif olmak ne kadar da kolay” dedirtti.

        “Paralel yapı zaten tasfiye oluyor ama giderken AK Parti’yi, Erdoğan’ı, hatta olmuşken % 50’yi de götürsün, indirsin, aşağı çeksin” özetine sığabilecek kadar açık bir siyaseti “vicdan” ya da “demokrasi” diye satmaya kalkışmak, bununla muhalefet edilebileceğini sanmak, evet epey kolay ve “muhalif aydın” titri garantisi olan konforlu bir iş. Demokrat sayılmak ve sosyal medyada çevre yapmak için AK Parti’ye ve tabii ki Erdoğan’a sövmenin yettiği vasat 2015’te de sürecek gibi görünüyor. Batı ile ilişkilerin bir küs bir barışık gideceği de açık göründüğü için, kendilerinden bol miktarda “Türkiye’yi şikâyet mektubu” göreceğiz, NYT, WSJ yer açmakta hiç çekince göstermeyecek. Ne var ki Türkiye, 2000’lerin başındaki Türkiye olmadığı için, bu durum o kadar etkili olmayacak.

        BATI İLE İLİŞKİLER

        İslam karşıtı gösterilerine, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına dur diyemeyen Avrupa da, polislerin çekinmeden siyah vurduğu, vuramıyorsa boğduğu ABD de, verecek herhangi bir insanlık dersi olmadığının bilinciyle inandırıcı olmayan Türkiye karşıtı demokrasi hırçınlıklarına devam edecek . Ama Türkiye-Rusya ilişkilerinin artan ivmesi, Türkiye’yi “katlanılan ama vazgeçilemeyen ülke” konumunda tutacağı için dün ölümcül görünen karalamaların bugün çok fazla anlam ifade etmediğini söylemek de yanlış olmaz. 2015 seçimleri kazasız belasız atlatılabilirse, söz konusu Türkiye karşıtlığının içerideki destekçilerine aldırmamaya da alışacağız.

        “Uzun 2013”ün devamı olan 2015’te nihai bir rotaya girmesi çok mühim olan konuların başında elbette çözüm süreci geliyor. Devlet ve PKK arasında eskiden olduğu türde bir savaş olmayacak fakat savaşmayan dağ kadroları kalıcı bir barış için kâfi gelmeyecek. Ağırlığı kentlere veren ve kentlerde planlanan sokak hareketleri/çatışmaları, hükümetin olmazsa olmaz olarak masaya koyduğu “kamu düzeni” düsturunu yeni sınavlara tabi tutabilir.

        İyi yıllar.

        Diğer Yazılar