Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MAKEDONYA’da enteresan şeyler oluyor. Kumanova kentinde çoğunlukla Arnavutların yaşadığı bir mahallede polis operasyonu düzenlendi. Evdeki silahlı grubun polise ateş açarak karşılık vermesi üzerine çatışma yaşandı, 8 polis öldü, 37’si de yaralandı. Hükümet, öldürülen Arnavut kökenli şahıslar arasında lağvedilen Kosova Kurtuluş Ordusu mensupları olabileceğini açıkladı. Yüzlerce Arnavut ise ölümlerle sonuçlanan polis operasyonlarını protesto etmek için sokağa döküldü.

        Arnavut ve Makedonlar, söz konusu zemin iç savaşa dönüşmemesi için gayret gösterdiler, olaylar toplumsal çatışmaya evrilmedi. Ama etnik ve dini dengelerin bıçak sırtında olduğu ülkede yaşanan çatışma ve akabinde gerçekleşen protestolar, ülkeyi siyaseten sarsmış durumda. İki bakan istifa etti. Başbakanın da istifaya zorlanabileceği, baskılara dayanıp dayanamayacağı merak konusu.

        Gerilimin bir nedeni, pek çok Balkan ülkesinde olduğu gibi Makedonya’da da nasıl bir hayat yaşayacağınızın en önemli kriteri plan “nüfus oranları” meselesi.

        1991’de Yugoslavya’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden Makedonya’da bir gerçek oranlar var, bir de “resmi” rakamlar var. Gerçek rakamlara göre Müslümanlar, ülke nüfusunun yarıya yakınını oluşturuyor. Bu Müslümanların % 75’i Arnavut, % 13’ü Türk, kalanı da Makedon asıllı ve diğer etnik unsurlardan. “Gerçek” olduğu ileri sürülen rakamlara göre Arnavutlar tüm ülke nüfusunun % 40’a yakın bir kesimini oluşturmakta. Ancak yönetimde ağırlıkları yok, “azınlık” konumundalar.

        Eski Yugoslavya Federasyonu’nun dağılmasından sonra da bağımsız Makedonya Cumhuriyeti kurulduğu sırada yapılan anayasada 3 etnik unsur, yani Makedonlar, Arnavutlar ve Türkler devleti kuran unsurlar olarak gösteriliyordu, ama bu anayasa değiştirildi ve sadece Makedonlar “kurucu”, diğerleri azınlık olarak nitelendirildiler.

        Dolayısıyla Arnavut kökenliler, bazı siyasi kültürel haklardan mahrum kaldılar. Özün özü, Makedonya, Arnavutların haklarını geri alabilmeleri için mücadele verdikleri bir ülke. Bu mücadelenin sivil ve yasal boyutları olduğu gibi illegal ve silahlı boyutları da var.

        Öte yandan meselenin bir de doğalgaz boru hattı boyutu var. Rusya’dan Avrupa’ya uzanan gaz arzını sağlayacak ve Türkiye’den geçecek boru hattı: “Türk Akımı.” Projeye destek veren 5 ülke var: Türkiye, Yunanistan, Sırbistan, Makedonya ve Macaristan.

        Uzmanlar bütün bu hadiselerin Vladimir Putin’in ilk defa “Türk Akımı”nı zikretmesinden günümüze kadar, şiddetini yavaş yavaş artırarak geldiğine dikkat çekiyor. Sırp siyaset uzmanı Dusan Prorokovic’e göre, Makedonya’da yaşananlar “kapsamlı bir oyun”. Nedeni de Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesini engelleme isteği.

        Bir başka Balkan uzmanı Konstantin Kaçalin, “ABD, Türk Akımı projesini topraklarından geçirmek isteyen Makedonya’da renkli devrim organize edecek” diyor.

        Peki ABD bu işe ne diyor?

        25 Mart 2015’te Hürriyet’e röportaj veren ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Amos Hochstein, Türkiye’nin TANAP’la nihayet Batı’nın bir parçası olduğunu ortaya koyduğunu ama “Türk Akımı” projesine sıcak bakmadıklarını söylüyordu.

        “Türk Akımı”, Güney Akımı’nın Ukrayna’yı by-pass etmiş versiyonuydu Hochstein’e göre ve açıkça şunu söylüyordu: “Türk Akımı siyasi bir projedir.” Oysa “Rusya’nın doğalgazı silah olarak kullanmasının önüne geçilmeli” idi. Neyse ki “Türk tarafı işi aceleye getirmiyor”du.

        8 Mayıs Cuma günü ise Türkiye’de, “Türk Akımı’nda vana Aralık 2016’da açılıyor” haberleri vardı gazetelerde, internet sitelerinde.

        Makedonya’da yaşananları Amerikan enerji diplomasisinin kilit isminin sözleri eşliğinde okumak lazım. Bazen sorumlu, sahiden ilk akla gelendir.

        Diğer Yazılar