Neden buzdolabında-2
Dün geçtiğimiz hafta yazılı basında da yer alan kronoloji çalışmalarını referans alarak PKK’nın Mart 2013’te verdiği “ön şartsız” geri çekilme vaadinden nasıl geri döndüğünü ve ardından çatışmasızlık sürecini nasıl adım adım çatışmaya taşıdığını önemli kırılma hatlarını öne çıkararak özetlemeye çalıştım. Devam edelim...
20 Eylül’de Kobani’den gelen 100 bin Kürt’ün Türkiye’ye sığınması var. Daha temmuz ayında kabul edilen “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi Kanunu”na atfen Çözüm Süreci Kurulu ve Kurumlararası İzleme ve Koordinasyon Komisyonu’nun kurulması var. Tarih 2 Ekim 2014.
PKK, Kobanililere kucak açılmasına da söz konusu kurul ve komisyonların oluşturulmasına da 3 Ekim’de Tunceli Pülümür’deki karakola saldırarak yanıt veriyor.
Hep mazeret olarak gösterdikleri “çözüm sürecinin yasal zemine kavuşması ve TBMM nezdinde kurumsal nitelik kazanması” meselesi hallolma yolunda iken bunu yapmaları ilginç mi? Bana artık ilginç gelmiyor.
Selahattin Demirtaş’ın çağrısıyla 50’yi aşkın kişinin hayatını kaybetmesine yol açan 6-7 Ekim olayları, 35 kadar şehirde olay çıkmasına neden oldu. Öcalan’ın “Kobani düşerse çözüm süreci biter” açıklamasını da unutmamak lazım. Kobani meselesi, AK Parti’nin Türkiye’nin duruşunu muhafazakâr Kürtlere bile iyi anlatamadığı, bunun yanı sıra “İmralı barış istiyor-Kandil savaş istiyor” ayrımının süreç başladığından beri ilk kez silikleştiği olaylar silsilesini ateşledi.
20 Ekim’de ABD’nin Kobani’de YPG’ye havadan silah ve mühimmat indirme kararı, İmralı’yı da Kandil’le beraber evveliyatı sol kökenli liberal entelijansiyanın istediği noktaya getirdi. Ne diyorlardı? “Batılı dostlarımızın yardımı olmadan bu sorunu çözemeyiz.”
Arzu ettikleri noktaya yaklaşılıyordu. Kasım Süleymani Kandil, Rojava, İran hattını turlarken Barak Hüseyin Obama, İran ile yakınlaşıyordu.
29 Ekim’de ise HDP halkı tekrar sokağa çağırdı. 30 Ekim’de semt pazarında alışveriş yapan Hava Astsubay Üstçavuş Necdet Aydoğdu, eşinin yanında maskeli kişilerce öldürüldü. 4 Kasım’da HDP Genel Merkezi’ne giren bir saldırgan, parti yöneticisi bir kişiyi ağır yaraladı. Fonda sürekli olarak KCK’ya bağlı medya birliklerinin “Erdoğan eşittir DEAŞ” kampanyası vardı.
Bu arada “İç Güvenlik Paketi” Meclis tartışmalarına neden oluyor, KCK İç Güvenlik Paketi ile ilgili olumsuz açıklamalar yapıyordu.
28 Şubat 2015’te geniş demokratikleşme programı için belirlenen 10 maddenin ön şart yapılmadan kitlelere duyurulması için Dolmabahçe’de yüksek profilli bir toplantı yapıldı. Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu metne HDP Lideri Demirtaş itiraz etti. Ardından PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu.
21 Mart’ta Öcalan silah bırakma kararı alacak kongrenin toplanmasını, milletvekilleri ve İzleme Kurulu’ndan oluşacak bir “Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu”nun kurulması şartına bağladı. 22 Mart’ta Erdoğan da gelişmelerin ışığında İzleme Heyeti’ni de, Dolmabahçe’de mutabakat metni diye ortaya konulan metni de doğru bulmadığını açıkladı.
11 Nisan’da Ağrı’da PKK’lılar 4 askeri yaraladılar. 5 Mayıs’ta Bese Hozat silah bırakma kongresini gündemden çıkardıklarını söyledi. Bir taraftan da HDP “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla seçim kampanyası yürütüyordu. Bu aynı zamanda “Yeni bir Anayasa’ya da ihtiyacımız yok” anlamına geliyordu.
7 Haziran’da HDP % 13 ile barajı geçti.
Selahattin Demirtaş, “HDP, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapsın” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Silahlar konusunda çağrı yapacak Öcalan’dır. O da İmralı’da hazır. Buyrun yarın İmralı’ya gidiyoruz” dedi. Ona en anlamlı yanıt KCK’dan geldi:
“HDP’nin böyle bir çağrı yapamayacağı gibi Abdullah Öcalan’ın da böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir.”
11 Temmuz’da KCK ateşkesin bittiğini ilan etti. KCK Eşbaşkanı Bese Hozat, devrimci halk savaşını ilan ederek serhildan çağrısında bulundu.
Ertesi gün bir minibüsü taradılar. IŞİD’in Suruç’ta yaptığı katliama eşzamanlı olarak Adıyaman’da askerle çatışmaya girdiler. 1 asker şehit. 22 Temmuz’da Ceylanpınar İlçesi’nde 2 polis memuru evlerinde uyurken katledildi.
Ondan sonrası doğal olarak PKK’ya operasyonların başlaması. Doğal olarak çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılması.
Şaşıran var mı? Bir tek PKK’lılar.
Arkasına Batı’yı alarak konuşan ve başlama atışını Osman Kavala’nın yaptığı “Başkanlık sistemine destek vermeyin” mektubuna çok güvenmişlerdi. YPG’ye destek veren ABD’ye duydukları umut ise devam ediyor.