'Gidecek yerimiz yok'
“Bölgeden ayrılmamız gerektiğini söylediler. Eğer gitmezsek ABD’li koalisyona bizim terörist olduğumuzu söyleyeceklerini ve onların da uçaklarını göndererek bizi ve ailemizi vuracaklarını söylediler.” (Safwan isimli bir köylü)
“Kayınpederimin evine benzin döktüler. Kayınvalidem evden çıkmayı reddediyordu ve onun da etrafına benzin döktüler.” (Bassma isimli bir kadın)
“(...)Güvenlik gerekçesiyle geri dönmemize izin vermedikleri için 12 gün 3 km uzaklıktaki bir tarlada yaşadık. O arada DAEŞ (IŞİD) ile çatışma yaşadılar, çatışma sadece 1 gün sürdü. Ben köyde olan biteni görebiliyordum. DAEŞ geri çekildi. Aramızdan birini ‘Köye dönebilir miyiz’ diye sormak için gönderdik ama ‘Hayır’ dediler... Çatışmalardan sonra bir gün sarı (YPG) bayrağı taşıyan bir buldozerin Asaylem’e geldiğini ve evleri yıktığını gördüm.” (Asaylem Köyü sakini Salman)
“YPG köye geldiğinde biz de köydeydik, bizi zorla dışarı çıkarıp evlerimizi yaktılar. Ateşe verdikten sonra (...) buldozerleri getirdiler ve YPG yıkıma başladı. Tüm köy yerle bir olana kadar evleri birbiri ardına yıktılar...” (Görgü tanığı)
“...Bizi DAEŞ’e üye olmakla suçlayıp gitmemiz gerektiğini söylediler. Bize köyden ayrılmak için iki saatimiz olduğunu, yoksa kötü şeyler olacağını söylediler... ‘Nereye gidelim?’ dedik. Sonra yeniden geldiler ve ‘Geri geldiğimizde sizi burada görürsek ateş edeceğiz’ dediler... YPG evime geldiğinde kimlik kartımı onlara verdim. DAEŞ’le çalışanların adlarını biliyorlardı. Bizim bağlantımız yoktu... Köyde 50 hane vardı, bunlardan sadece 3-4’ünün DAEŞ’le bağlantısı vardı ama bütün köyü cezalandırdılar.” (Raneen sakini Mervan)
“ ...Sonra her gün uğramaya başladılar, biz de bir hafta sonra ayrıldık. Son kez geldiklerinde evi terk etmek için iki saatimiz olduğunu söylediler.” (Raneen sakini Sabah)
“Sabah köye girdiler ve hepimizi okulda topladılar. Erkekleri duvar boyunca sıraladılar, hepimizi tek tek aradılar ve evlerimizde arama yaptılar. Daha sonra bize gitmemiz için iki saatimiz olduğunu söylediler. Sürekli hepimizin DAEŞ’ten olduğumuzu haykırıyorlardı.” (Abdi Köyü sakini Talal)
“DAEŞ Suluk’u terk ettiğinde, ramazanın birinci gününde geri döndük. Komşumun evinde orucumuzu açmaya hazırlanırken, kamuflaj giysili bir grup adam ve kadın kapıyı çaldı. Bazıları sadece Kürtçe konuşuyordu. Havaya ateş açarak tehdit ettiler. Onlara gidecek yer olmadığını söyledim ama bunu önemsemediler. On beş dakika içinde toparlanmak zorunda kaldık. On gün sonra evimi kontrol etmeye gittim. Evin yanında giysilerimi ve mobilyalarımı yanmış halde buldum. Biri beni gördü. Bana bağırarak derhal ayrılmam gerektiğini söyledi.” (Suluk sakini İnez)
“Ramazan başladıktan 10 gün sonra köye geldiler. Köyümden ayrılmayacağımı söyledim. ‘Ayrılmıyorsan koalisyon uçaklarına sana saldırmalarını söyleyeceğiz’ dediler.” (Yaser isimli bir görgü tanığı)
*
Bu ifadeler, Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı ve PKK’nın Suriye kolu PYD ile silahlı gücü YPG’nin uyguladığı etnik temizliği belgeleyen rapordan alındı. “Gidecek Yerimiz Yok” ismini taşıyan raporda YPG’nin yüzlerce Arap ve Türkmen’i nasıl evlerini terk etmeye zorlayarak insan hakları ihlalinde bulunduğu ve savaş suçu işlediği vurgulanıyor.
Rapor, uydu görüntülerinin köylülerin anlattıklarını desteklediğine dikkat çekiyor. Çünkü uydu görüntülerine bakmak, Haziran 2014’te 225 hanesi bulunan köyün bir yıl içinde ne hale geldiğini görmek için yeterli. IŞİD’in kontrolündeki bölge PYD’nin eline geçtiğinde taş üstünde taş kalmamış, Haziran 2015 itibarıyla yörenin % 94’ü tahrip edilmiş.
Af Örgütü Mısır Şubesi 2013’te Mısır’da darbe olurken, Rabia Meydanı’nda İhvan-ı Müslimin üyeleri öldürülürken hiç sesini çıkarmamış, Sisi “seküler-liberal”leri de zindana atmaya başlayana dek twit bile atmamıştı. O tarihten itibaren Af Örgütü’nü seküler-laik toplulukların uğradığı hak ihlallerine öncelik veren, diğerlerine patates muamelesi yapan bir örgüt olarak görüyorum.
Yani, şöyle söyleyeyim: Af Örgütü “Ortadoğu’daki laikliğin kalesi” olarak kabul edilip “pohpohlanan” PYD aleyhine böyle bir rapor hazırlamak zorunda kalmışsa, ihlallerin gerçek boyutu tahminimizden çok daha ötede demektir.