Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, peşmergeleri eğitmek için kurulan Musul’un Başika bölgesinde bulunan eğitim kampındaki Türk askerinin sayısını artırma kararı, Irak merkezi yönetiminin ilginç tepkilerine neden oldu. Irak Başbakanı Haydar Abadi, olayı “egemenliğin ihlali ve iyi komşuluk ilişkisi prensiplerine aykırı” olarak nitelendirdi. Abadi’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Irak, bu güçlerin 48 saat içerisinde çekilmemesi halinde Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) müracaat dahil mevcut tüm seçeneklere başvurma hakkına sahiptir” ifadeleri kullanıldı.

        Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Hakim El Zamili ise meseleyi daha ileri bir eşiğe taşıyarak Türkiye’yi işgalcilikle suçladı ve Türkiye’nin gerçekleştirdiği egemenlik ihlaline karşı “Rusya’dan yardım isteyebileceklerini” söyledi. Nitekim 9 Aralık’ta Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin olağan toplantısında Ankara ve Bağdat arasında yaşanan Musul krizini gündeme getirerek Türkiye’yi şikâyet etti. Ancak BMGK toplantısından Rusya’yı memnun edecek bir sonuç çıkmadı. Konuyu Güvenlik Konseyi’nin gündemine taşımayı amaçlayan mektubun Bağdat tarafından değil, Rusya tarafından verilmesi tuhaf olsa da ilginç değildi. Bağdat merkezi yönetimi, bir bardak suda fırtına koparmak için daha çok mazerete ihtiyacı olduğunu başından beri biliyor ya da en azından bilmesi gerekiyor.

        Zira, Türkiye’nin askerlerini artırma kararı verdiği ve Musul’a sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Başika Kampı, tek değil. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta yani aslında Irak topraklarında asker bulundurduğu başka kamplar da var. Başika dışında Bamerni’de tanklar ve piyadeden oluşan 500 kişilik bir mekanize tabur var. Kanimasi’de Bolu komando tugayından 400 kişilik bir grup.

        Bu sayededir ki peşmerge, Sincar’ı IŞİD’in elinden alabildi. Peşmerge Bakanlığı Harekâttan Sorumlu Yardımcısı Tümgeneral Karaman Kemal Ömer “Sincar’ı TSK eğitimiyle aldık” demişti. (Bkz. “Kuzey Irak’ta 2000 Türk Askeri” başlıklı haber, Hürriyet 06.12.2015.)

        IŞİD Musul’u işgal ettiğinde binlerce Irak askeri topuklayarak şehri terk etmişti hatırlarsanız. Daha bir yıl önce “egemenlik hakları” ya da “devlet gibi davranmak” Bağdat’ın çok da önemsediği bir durum değildi. Şöyle diyelim: Şu an Türkiye’nin asker sevk etmesinden şikâyet ettikleri kampta, IŞİD işgali sırasında kaçan eski Musul Valisi Nuceyfi de var.

        Ankara’daki yetkililer kısa bir zaman önce Irak Savunma Bakanı’nın da kampa geldiğini, eğitimlerden memnun olduğunu belirttiğini aktarıyorlar. Barzani’nin yaptığı açıklama da bu veriyi destekler mahiyette. “Bizim bilgilerimiz Türkiye ve Irak’ın, Musul’un çevresinde konuşlanan Türk askerleri konusunda, daha önce anlaştığı yönündedir. Musul’u kurtarma operasyonuna katılacak gönüllü askerlerin eğitilmesi ve gerekli desteğin sağlanması için böyle bir ittifaka gidilmişti. Söz konusu sevkıyat, taraflar arasındaki anlaşmaya göre yapıldı. Bana göre bu mesele çok büyütüldü.”

        Irak’ın bu meseleyi “neden büyüttüğü” sır olmasa gerek. Büyüdü, çünkü Obama yönetiminin bilinçli ya da bilinçsiz “boş verme” politikalarının sonucu olarak Rusya devreye girdi ve Ortadoğu’daki yönetimleri domine etme gayreti içinde.

        Musul krizi üzerinden elimizdeki verilere şöyle bir bakalım:

        Türkiye’nin mevcut ve zaten Türk askerlerini bulundurduğu bir kampa asker göndermesinin amacı belli: IŞİD’e karşı direnecek unsurları eğitmek.

        Türkiye’nin hamlesinden rahatsız olanlar kim?

        Kentlerini IŞİD’e kaptırmış olan ve normal şartlarda IŞİD’den kurtulmayı umut etmesi gereken Bağdat merkezi yönetimi.

        Türkiye’nin, ÖSO’nun ve peşmergenin desteğiyle IŞİD’i Kobani’den püskürtebilmiş ama aldığı yardımı reddederek başarının üzerine tek başına çöreklenip krizi kendisini parlatmak için kullanmış PYD ve PKK.

        IŞİD’i mazeret gösterip binlerce kilometre ötesindeki Ortadoğu topraklarını sömürgesi haline getirmeye çalışan Rusya.

        Esad rejimini desteklemek ve mezhepçi Şii ideolojisini tahkim etmek için her fırsatta IŞİD’in “kötü Sünni” imajını kendisine sıçrama taşı yapmaya çalışan İran.

        Tablo çok net değil mi? Amaçları IŞİD’den kurtulmak değil. IŞİD mazeretiyle alan büyütmek ve kendi müttefiklerine alan açmak. Yarın bir gün bu maksatla IŞİD’i destekledikleri de ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın.

        Diğer Yazılar