Palmira hâkiminin tanıklığı: 'Rusya, IŞİD'le beraber çalışıyor'
Adamın adı Muhammed Kasım Nasır. 1982 Tedmur (Palmyra) doğumlu. Suriye yüksek yargı meclisinin 13.02.2013 tarihli ve 469 sayılı kararı ile Tedmur başsavcısı olarak atanmış bir hâkim.
Tedmur, çoğumuzun tarihi eserleriyle bildiği Palmira şehrinin Arapça adı. Muhammed Kasım Nasır da 2015’e kadar Beşar Esad rejimin adamı. IŞİD şehri ele geçirdikten bir süre sonra Türkiye’ye kaçmış.
Rejimin başsavcısı olunca Esad’ın generalleri ile teşrik-i mesai kaçınılmaz. Görevli olduğu dönem boyunca tüm yetkililer ve subaylarla doğal olarak temasta ve kente gönderilen adli ve emniyet subayları aracılığıyla her konuya vâkıf.
O yüzden tanıklığının altın değeri tartışılmaz.
Ve işe bakın ki anlatıyor da. Korku eşiğini aşmış.
Nasır, Rusya’nın ve rejimin IŞİD’le bir savaşının olmadığını, bunun sahte bir lansman ve pazarlama olduğunu Anadolu Ajansı’na verdiği röportajla tüm dünyaya haykırıyor.
Sesinin yeterince makes bulmaması ise Nasır’ın anlattıklarından daha büyük bir skandal.
Çünkü Tedmur hâkiminin 2013-2015 arasında görüp yaşadıkları, küresel muktedirlerin, bölgesel şer cephelerinin yalanlarını bir bir çürütecek cinsten.
Durum şöyle:
1- 2013’ten IŞİD’in Tedmur’a saldırdığı 2015 yılına kadar olan zaman zarfında rejim ve IŞİD arasında petrol, gaz, buğday, arpa, küçükbaş hayvancılık, gıda maddeleri, giyecek ve ilaç sektöründe son derece ciddi bir ticaret trafiği vardı
2- Ticaret silahı da kapsıyor. Nasır, rejimin subayı Muhammed El Cabir’in IŞİD’le silah anlaşmaları yaptığını iddia ediyor. Anlaşmalar bazen direkt, bazen dolaylı. Mesela bir rejim subayı -ki ismen zikredildiği şekliyle El Cabirsilahları bir kontrol noktasına koyuyor, IŞİD o bölgeye saldırıyor, rejim subayı askerlerine geri çekilme emri veriyor ve IŞİD silahları ele geçiriyor. Sonra milyonlarca dolar IŞİD’den rejim yetkilisine aktarılıyor. Bunu Tedmur’daki bütün rejim subayları biliyor.
3- Esad rejiminin IŞİD içinde ajanları var ve IŞİD’e bazı eylemler yaptırabiliyor. Rejimin askeri Tuğgeneral Mazin Abdüllatif’in Nasır’a aktardığına göre, Türkiye’deki ve Fransa’daki bombalamalar bu ajanlar eliyle gerçekleştirildi.
4- Esad rejimi hapishanelerin kapılarını ara sıra açıyor, kaçanlar IŞİD’e katılıyor. Nasır’ın gözlemi şu: “Hırsızlık ve dolandırıcılık nedeniyle haklarında tutuklama emri çıkardığım çok sayıda kişinin yakalandıktan sonra serbest kaldığını, Rakka’ya ve IŞİD kontrolündeki bölgelere gittiklerini öğrendim.”
5- Rusya olayların içinde. Rusya’dan gönderilen birçok uzman askeri havaalanlarında, petrol kuyularının ve gaz tesislerinin bulunduğu bölgelerde “IŞİD’in himayesi” altında çalışıyorlar.
6- Daha da ilginç olanı şu: Tedmur’daki Petrol Bakanlığı memurları, petrol alanları IŞİD’in eline geçtikten sonra da Esad rejiminden maaş almaya ve çalışmaya devam ettiler! Bölge IŞİD’in elinde ama bu memurlar halen tazminat, maaş, ikramiyelerini Beşar Esad’dan almaya devam ediyorlar. Nasır, “Petrol Bakanlığı’na aksini ispat için meydan okuyorum” diyor.
7- Rejim-Rusya ve IŞİD arasındaki petrol ve doğalgaz alımı ve rafinerilerin korunması için çalışan aracılar ve komisyoncular isim isim biliniyor, hepsi de rejimin adamı. Nasır isimleri vermiş: a) Suhna kasabası şeyhlerinden Fazıl el-Katran, b) Tedmurlu işadamı ve müteahhit Şeyh Muhammed el-Hammudi, c) Tedmurlu müteahhit Münir el-Zubi, d) Deyrizor’daki petrol bölgesinden müteahhit Cemil Kerkutli, e) Rejim ve IŞİD arasındaki hububat ticaretinin anahtar ismi Muhanna el-Hasan, f) Aracıların işlerini denetlemekten sorumlu, paraların IŞİD’e ulaşıp ulaşmadığını denetleyen Rus işadamı George Hasvani. Bu aracılar petrol tesislerini, rejimin kontrol ettiği bölgelere giden petrol-gaz boru hatlarını korumaları için IŞİD militanlarını maaşa bağlıyor.
8- Rusya, Tedmur’a (Palmira) binlerce füze ve misket bombası attı, insanlar evlerinin yıkıntıları altında can verdi. Ama IŞİD’in Tedmur’u ele geçirdikten sonra IŞİD’e yönelik hiçbir harekât söz konusu olmadı. Rusya, Tedmur’u geri almaya çalışmadı.
Gerçekler böyle. Bunları bildiği halde hâlâ “Rusya ve Esad IŞİD ile savaşıyor” yalanını yayanları ve sivil katliamlarına alan açanları artık Allah’a değil, Suriye’nin yetim çocuklarına havale ediyorum. Elbette bir gün büyüyecekler. Soracaklar.
