Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CERATTEPE’deki gerginlik kimileri tarafından çevreyi, doğayı ve insan yaşamını koruma mücadelesi olarak, kimileri tarafından da “siyasi” ve ideolojik bir direniş, hatta ikinci Gezi isyanını çıkarmak için kullanılacak bir manivela olarak görülüyor. Bu nedenle belli bir kesimde yörede bakır ve altın madeni çıkarma girişimine direnen insanlara yönelik bir şüphe var. “Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?” gibi caps’ler bile yapıldı. Dolayısıyla “Türkiye’nin memnuniyetsizleri, muhalifleri ve AK Parti düşmanları yine bir ayaklanma planlıyor, Cerrattepe’yi de bunun bahanesi olarak kullanmak istiyorlar” şüphesi hızla bir önyargıya dönüştü. “Direnç gösterenler zaten solcuymuş”, “Ülkenin başarılı olmasını istemiyorlar” cümleleri de bir yörenin hayat memat kaygısını hafife almanın mazereti oldu.

        Elbette şöyle gerçekler var: Türkiye’nin altı petrol kaynamıyor. Doğalgaz gibi kaynaklara da sahip değiliz. Biraz madenimiz var, onları da çıkarmak zorundayız. Maden yakınlarında biten birkaç ağacı yenilerini dikmek suretiyle kesmek yahut zarar görmesi olasılığı bulunan 100- 200 nüfuslu köyleri taşımak mümkün iken, her maden çalışmasına itiraz eden kafalara meşruiyet temin edecek değiliz. Fakat Cerattepe’yi böyle örneklerle kıyaslamak doğru değil.

        Zira Cerattepe cennetten bir köşe. Altı Kafkasör Yaylası, sağ tarafı Hatila Milli Parkı, sol tarafı Kent Ormanı ve arkası ise Atabarı kayak merkezi.

        Dahası halk bu ağaçların koruması altında yaşıyor. “Altında” ifadesi mecazi değil. Artvin halk hepi topu 4 km uzaklıkta, üstelik resmen “tepelerinde” bulunan bir çalışmanın altında kalmak istemiyor.

        Mevcut direnişin “AK Parti’yi yıkmak için gerekirse ülkeyi yıkmak” diye tarif edilen hallerle ilgisi olduğunu sanmıyorum.

        Tamam, Cerattepe’nin talibi Eti Bakır, Cengiz Holding.

        AK Parti iktidarı boyunca kırka yakın ihaleyi almış, bir o kadar sayıda mega projeye de ortak yazılmış; Ankara-İstanbul Hızlı Tren İnşaatı, Ilısu Barajı, Ordu Havaalanı, Maltepe Sahil Düzenlemesi, Boğaziçi ve Akdeniz Elektrik Dağıtım, Üçüncü Havaalanı, Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi, Mersin Akkuyu Nükleer Santralı, Eti Alüminyum ve Eti Bakır, şimdi de Cerattepe’de maden çıkarmak isteyen Cengiz Holding.

        Böyle bakınca doğru, mesele “Yine mi Cengiz?” tepkisi olarak görünebilir ya da “Hmmm, konu pek de esracengiz değil” denilebilir.

        Tabii Yeşil Artvin Derneği’nin 1990’lardan beri mücadele ettiğini bilmiyor iseniz.

        Yeşil Artvin Derneği önce Cominco Madencilik’in, daha sonra Kanadalı IMNET Mining’in ruhsatının iptal edilmesini sağlamış.

        Dahası, 2002 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan Faruk Çelik’in o zamanlar söylediği şeyler var ortada. Bakın ne demiş?

        “Yüzde 60 eğimli bir bölge olan Artvin ilimizde bu maden çalışmaları heyelanları daha da artıracaktır. Artvin ilinin ortadan kalkmasına sebep olacak sonuçların ortaya çıkma ihtimali yüksektir. “

        2002’den bu yana yörenin % 60 eğiminde değişen bir şey yok.

        Bildiğim kadarıyla Faruk Çelik de o yıldan bugüne Gezici filan olmuş değil.

        Öte yandan TMMOB’un Aralık 2014’te hazırladığı rapora göre projenin gerçekleştirilmesi için 50 bin 300 ağaç kesilmesi gerekiyor. Zira ÇED raporunda kapalı maden olarak sunulan proje her an açık işletmeye dönebilir, bu da heyelan, içme suyu kaynaklarının tehlikeye girmesi demek. Maden patlamaları da heyelanı tetikleyecek.

        Şirket bakır madeninin çıkarılmasında ve işlenmesinde siyanür kullanılmayacağını, bir teleferik sistemi yapılacağı için yol yapılmayacağını, bu nedenle de ağaç kesilmeyeceğini belirtiyor. Su kaynaklarıyla projenin hiçbir bağlantısının bulunmadığını vurguluyor.

        Aralık 2014’te Rize İdare Mahkemesi, projeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermiş; hatta bölgede madencilik faaliyetinin hiçbir şekilde yapılamayacağına hükmetmiş. Danıştay’ın kararı üzerine şirket, ikinci bir Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu aldı. Bu raporun olumlu olması sayesinde ve mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermediği için şirket çalışmaya başladı. Halkın muhalefeti sonucunda Başbakan Davutoğlu taraflarla görüştü, proje mahkeme kararına kadar durduruldu.

        Kim haklı, önümüzdeki günlerde belli olur.

        Bunun anlamı da Cerattepe mücadelesinin bir lahzada şeytanlaştırılamayacağı gerçeğidir.

        Diğer Yazılar