Kutsalların kavşak noktası
Eskiden Kudüs, hac yolculuğunu tamamlamak isteyenlerin duraklarından biriydi. Hac, Mekke ve Medine ile beraber Halep, Şam ve Kudüs’ü de içerirdi. Çünkü bu şehirler bir “Müslüman” kimliğinin oluşması için gerekli görülürdü. Bu durum üç İbrahimi dinin hepsi için geçerli. Dün bir giriş yapmıştım, bugün ise şehrin nabzının attığı en önemli mekânlara değineceğim. Çünkü Kudüs’ün neden ilgi ve çatışma odağı olduğunun anlaşılması, bu mekânları tanıyarak mümkün olabiliyor.
Mescid-i Aksa: Kıble Mescidi ve Kubbet-üs Sahra başta olmak üzere iki tarihi mabedin ve ayrıca 200’e yakın eserin bulunduğu yaklaşık 144 dönümlük alan, Kudüs’ün kalbi. Hem Müslümanlar hem de Yahudiler tarafından kutsal kabul ediliyor ve anlaşılan o ki Hz. Âdem’den beri “kutsal” olmuş. Müslümanlar olarak kıblemiz, Mekke’den önce Mescid-i Aksa içindeki Kıble Mescidi’ydi. Hz. Muhammed’in Miraç yolculuğuna çıktığı yer, hadislerde yeryüzünde inşa edilen ikinci mescit olarak geçiyor. Ağırlıklı görüş Hz. Âdem’in Mescid-i Aksa’nın sınırlarını şekillendirdiği, mescidi ilk yapanın Hz. İbrahim olduğu yönünde. Kente ve sonradan Mescid-i Aksa adını alan alana MÖ 3000’den itibaren sırayla pek çok devlet egemen oldu. Müslümanlar Hz. Ömer tarafından fethini ve Selahaddin Eyyubi tarafından yeniden alınmasını mihenk kabul ediyor. Hıristiyanlar İsa’nın yaşadı- ğı dönemi ve Haçlı seferlerini. Yahudiler Mescid-i Aksa’da daha önce var olan ve iki kez yıkılmış Süleyman Mabedi’ni 3. kez yapmayı planlıyor. Süleyman Mabedi’nin yıkılmayan tek duvarı olan, aynı zamanda Mescid-i Aksa’nın Batı kanadını oluşturan duvarın önünde bu özlemlerini içeren dualar okuyorlar. Meşhur Ağlama Duvarı orası.
Muallak Taşı: Altın rengi kubbesiyle Mescid-i Aksa’nın gözbebeği olan Kubbet-üs Sahra, Müslümanların Hz. Muhammed (SAV) miraca yükselirken ayağını bastığı taş olarak bildiği bir kaya parçasına ev sahipliği yapıyor. Aynı taş Yahudiler tarafından “başlangıç kayası” olarak anılıyor. Yahudi eskatalojisine göre Kubbet-üs Sahra’nın olduğu yer Hz. İbrahim’in oğlunu kurban vermek için çıktığı yer ve Hz. Süleyman’ın yaptığı mabedin “kutsallar kutsalı” olarak anılan bölümü de bu kaya üzerine bina edilmişti. On Emir tabletlerini içeren ahit sandığı da Süleyman Mabedi’nin aynı bölümündeydi. Hz. Davud’un soyundan gelecek Mesih’in dünyaya indiğinde Yahudileri bu kaya etrafında toplayacağına da inanılıyor ve Mescid-i Aksa’yı imha etme planı işte bu “mübarekleştirme” sürecinin etrafında şekilleniyor.
Kıyamet Kilisesi: Kudüs aynı zamanda Hıristiyanlığın başkenti. Sion Dağı’ndaki Doğuş Kilisesi’nden sonra en önemli mekân Golgota Tepesi’ndeki Kıyamet Kilisesi. Hz. İsa’nın defnedildiğine ve tekrar dirildiğine, yeniden geleceğine inanılan mekân/kilise o kadar önemli ki, vaktiyle Hıristiyan mezheplerinin mensupları arasında yaşanan hizmet edip sevap paylaşma kavgaları, çok sayıda kişinin ölümüne yol açmış. Osmanlı Devleti, Sultan III. Mustafa’nın saltanat dönemine denk gelen 1757’de bu çatışmaların önünü bir fermanla kesmiş. Kıyamet Kilisesi’ndeki “statüko” hâlâ bir Osmanlı fermanıyla korunuyor. 1757’deki fermanı temsilen o gün tadilat için pencereye dayalı bulunan merdiven bile pencereye dayanmış şekilde duruyor, adına “statüko merdiveni” deniliyor.
Zeytindağı: Hz. İsa’ya peygamberlik müjdesi burada verilmiş, hem Hıristiyan hem de İslam kaynaklarında Hz. İsa’nın (AS) göğe yükseldiği yer Zeytindağı’ndadır. Hz. Meryem’in evi, Selman-ı Farisi ve Rabiatül Adeviyye’nin türbeleri de burada. Yahudiler mahşer gününün burada yaşanacağına inanıyor. Müslümanlar Sırat Köprüsü’nün Mescid-i Aksa ile Zeytindağı arasında kurulacağına.