Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİVEREK ve Anamur’dan sonra Eskişehir de Atatürk heykeline zarar verme girişimine sahne oldu. Bu kez olay yeri Eskişehir Tepebaşı Belediyesi önü. 25 Ağustos’ta açılışı yapılan bronz Atatürk heykeli kaidesinin üzerindeki yazı, O.M. adlı kişi tarafından sprey boyayla boyanıp üzerine çarpı işareti konuyor. Üzeri boyanan yazıda Atatürk’ün, “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” ifadesi yer alıyor.

        Sadece bizde olmuyor. Daha bir hafta önce Virgina Eyaleti’nin Charlottesville şehrinde Kuzey-Güney savaşının çok ünlü komutanlarından biri olan General Robert E. Lee’nin heykelinin kaldırılması girişimi büyük olayların yaşanmasına neden oldu. Ohio Eyaleti’nde ABD Bağımsızlık Savaşı kahramanı Albay William Crawford’un heykeli başı koparılmış olarak bulundu. Derken, 1492 yılında Amerika kıtasına ayak basarak yüz binlerce yerlinin katliamıyla sonuçlanacak sömürü düzenini başlatan Kristof Kolomb’un 225 yıllık anıtı baltayla parçalandı.

        Ancak ABD’deki eylemler ile Türkiye’dekileri aynı bağlamda değerlendirmek elbette büyük bir hata olur. Orada değil komutanlara ya da kâşiflere; kurucu babaların heykellerine dönük saldırılar dahi rejime saldırı muamelesi görmez, insanlarda “Ne olacak ABD’nin bu hali?” endişesi uyandırmaz, “ABD elden gidiyor” paniğinde sevk etmez.

        İSABETSİZ BİR SÖYLEM

        Türkiye’de bunlar olabiliyor. Tam da bu nedenle müthiş bir provokasyon zemini meydana geliyor.

        “Neden yapıyorlar?” sorusuna bazı kimselerin verdiği, “İktidardan cesaret alıyorlar” yanıtı da en az söz konusu vandallıklar kadar can sıkıcı, isabetsiz bir söylem. AK Parti’nin Atatürkçü bir parti olduğu iddia edilemez. Ancak son dönemde yapılan işlere gelen her eleştiriyi “Atatürk” referansıyla savuşturan bir parti görünümü verdiği de bir gerçek. Hatırlayın, AK Parti 16 Nisan referandumuna giderken yapılan “tek parti” ya da “parti devleti anlayışı” eleştirilerine karşı referanduma sunulacak modeli “Atatürk de bu yolu seçmişti” diyerek savunmuştu. Hatta bu nedenle kendi taraftarlarının, “İyi de AK Parti tek parti dönemi uygulamalarının karşısında değil miydi?” şeklindeki eleştirilerine muhatap oldu. Diğer yandan ortada Kemal Kılıçdaroğlu’nun atletli fotoğrafını kınarken bile, CHP’nin Atatürk tarafından kurulduğu ve Atatürk’ün bir kere bile halkın karşısına atletle çıkma saygısızlığı göstermediği tezini kullanan bir iktidar var.

        “Vandallıkları gerçekleştirenler, AK Parti’nin ‘Osmanlıcı’ söylemlerini, Abdülhamid vurgusunu, Lozan eleştirisi gibi dolaylı kalemleri ‘işaret’ gibi görüp harekete geçiyor olamazlar mı?” diyeceksiniz. Öyle bir ihtimal var. Ama ben mesele “cesaret” ise bir kesimin sürekli olarak yaptığı “Atatürk Türkiye’si bitti”, “Cumhuriyet’in değerlerinden kopuldu” analizlerinin böyle insanları daha fazla etkilediğini, hatta teşvik ettiğini düşünüyorum.

        MEYDAN OKUMAK İÇİN YAPIYORLAR

        Yok, “Birkaç meczup işte” demek fazlasıyla kolaycılık olur. Onlar toplumun % 1’ine filan tekabül etseler de demokrasi, laiklik, sekülarizm, kadın-erkek eşitliği gibi kavramlara patolojik ölçüde nefret besleyen dar bir çevre. Ama AK Parti’den cesaret aldıkları için değil, tam tersine muhalefetin, “Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i yıktılar” diyen söylemlerini “muştu” olarak görüp kıt akıllarınca iktidarı cesaretlendirmek, hatta iktidarı sınamak, meydan okumak için tahralara sarılıyorlar. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da AK Parti’nin “söylemediklerinden” değil, muhalif siyasetçilerin “söyledikleri” şeylerden cesaret alıyorlar. Bir farkla: Muhalefet kitleleri harekete geçirmek, insanları rejimlerine sahip çıksınlar diye ateşlemek için “Atatürk Türkiye’si bitti” diyor, ama harekete geçirdiği kişiler “İnşaallah” diyen marjinaller oluyor.

        Hükümet kullanılan kelimelerin, seçilen politikaların hangi imaları yaptığına, hangi tetiği çekebileceğine dikkat ederek davranmalı, tamam. Ancak yukarıda anlattığım gibi, buradan vara yoğa “Rejim değişti, Cumhuriyet yıkıldı” diyen muhalefet siyasetçilerine de bir ders çıkıyor. Bir kapıyı açarken dikkat edin. Çünkü o kapıdan kimin gireceğini kontrol edemiyorsunuz.

        Diğer Yazılar