Her şeye rağmen kazandı
HER şeye rağmen Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı.
“One minute” dediği için, “çözüm süreci”ni başlattığı için hem bölge hem de bazı Batılı devletler tarafından cezalandırılmaya çalışılmasına rağmen.
Reyhanlı patlamaları ile başlayıp Gezi ile devam eden sürece rağmen.
Başında Erdoğan var diye, ülkeye, insanına, ekmeğine ekonomik manipülasyon düzenleyen finansal aktörlerin girişimlerine rağmen.
17-25 Aralık paralel emniyet yargı darbesiyle zirveye vuran ulusal ve uluslararası oyun kurucuların birbirleriyle dirsek dirseğe yürüttükleri operasyonlara maruz kalmasına rağmen.
Sadece CHP ve MHP değil, ismini Ekmeleddin İhsanoğlu’na verdiği destek sayesinde duyduklarımız da dahil, irili ufaklı 14 partinin karşısında tek başına olmasına rağmen.
Millet yine onu seçti. Kimi seçseydi, saygıdeğer bir tercih olurdu. Ama ilk turda, % 52 gibi bir oranla Recep Tayyip Erdoğan’ı seçti.
Erdoğan ise beklenen ve son yılların en “balkon” konuşması olan balkon konuşmasında “Bu seçimin kaybedeni yoktur, halk kazanmıştır, tek kaybeden vardır o da vesayet” dedi, “Gelin tabandaki uzlaşmayı genişletelim” dedi. “Bana oy verenlerin boynu bükülmesin, 77 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım” dedi.
Başbakanlık döneminde söylediklerini söyledi, ama bu kez Cumhurbaşkanı gibi söyledi. Uzlaşmaya, ortak paydaların farkına varmaya, kucaklamaya ilişkin vurgular konuşma içeriğinde daha fazla yer alıyordu. Öyle ki, haklı olarak sert bir biçimde mukabele ettiği paralel yapı ile mücadele bahsinde bile ayrı bir parantez açarak meselenin diğer tarafına, cemaat mensuplarına seslendi, bakış açılarını değiştirmeleri çağrısında bulundu.
Ancak memnuniyetsizler takımı, dur durak bilmeksizin seçimin gerçekleştiği zemini öne sürüyor, elde edilen başarıya gölge düşürmeye çalışıyor. % 75’e varan katılım oranını beğenmiyorlar. Oy kullanmayan bütün seçmenleri potansiyel İhsanoğlu seçmeni olarak varsaymaları da hatalarını katmerleyerek artırıyor.
Birincisi, bir ülkedeki katılım oranına burun bükmeden önce, bu durum diğer ülkelerde nasılmış diye bakmak icap eder. Amerik’da 1900- 2012 yılları arasındaki seçimlerde katılım oranı sadece 7 seçimde % 60’ın üzerinde gerçekleşti mesela. Geri kalan seçimlerin tamamında katılım oranı % 50--55 arasında değişiyor. Misal, Obama’yı başkan olarak Beyaz Saray’a çıkaran seçimlerin katılım oranı % 57.5. Yine misal, İngiltere’de Blair’in kazandığı seçim, “yüksek katılım oranı” ile övülüyordu; katılım oranı neydi dersiniz? Cevap: % 59.
“Bizim seçmenimiz tatildeydi, oy kullanmaya gidemedi. Bütün bunlar da Erdoğan’a yaradı” tezi de gerçekçi değil. İhsanoğlu’nun Bodrum’a gidip de gelemeyen seçmeninden çok daha fazlası Erdoğan’da var. Bakınız, ramazan bitince hemen yaylaya koşanlar, ramazan bitince köyüne gidenler, ramazan bitince tesettür otele kapağı atanlar, umreciler... Ayrıca unutulmasın ki, Bodrum’da tatil yapan İhsanoğlu seçmeni, oy kullanmak için uçak bileti alıp oy kullanacağı yere dönebilirken, bu imkâna sahip iken; köyüne, yaylasına giden Erdoğan seçmeni için otobüs bileti fiyatı ödenebilir bir maliyet olamayabiliyor.
Bir eşik geride kaldı. Ama sorunlar bir önceki dönemden olduğu gibi aktarıldı, kucağımızda.
Abdullah Gül’ün yaptığı “ertesi gün” açıklamasıyla kaçınılmaz olarak medya “Başbakan kim olacak?” konusunu tartışacak. Bu soru AK Parti’nin 2015 seçimlerine nasıl gideceği, ne oranda oy alacağı gibi konularla yakından alakalı, dolayısıyla önemli.
İkinci en önemli konu ise, burnumuzun dibine dayanmış IŞİD sorununun nasıl çözüleceği. En son Ezidileri hedef alan, Kuzey Irak’ı tehdit eden ve daha doğrusu ağırlıklı olarak Müslüman öldürüp İsrail’e tek bir kılıç darbesi vurmayan bu yapılanma, bölgede yaşayan bütün inanç grupları için ve aynı zamanda Türkiye için de bir tehdit. IŞİD Türkiye’nin en önemli başarılarından biri olan, “barış süreci” için bir tehdit.
Rehinelerin sağ salim kurtarılması, Türkiye’nin “barış sürecini” bu tehditten koruması ve ABD’nin açık isteksizliğine rağmen Kuzey Irak ile yaptığı anlaşmalara sahip çıkarak elde ettiği kazanımları muhafaza etmesi önümüzdeki dönemin en mühim konuları.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı memlekete hayırlı olsun, Allah yâr ve yardımcısı olsun.