Bürokrasi bunaltıyor
MÜSİAD, kurulduğu yıl, işletmelerin karşılaştığı bürokratik sorunları araştıran bir rapor yayınlamıştı. Aradan 25 yıl geçtikten sonra, aynı konuda bir rapor daha yayınladı. Bu iki raporun mukayesesi kamu idaresinin ve özellikle bürokrasinin “karnesi” olmuş.
25 yıl önce, iş dünyası sırayla mevzuat, finansal destek ve teşvik sisteminin yetersizliği, formalitelerin çokluğu gibi sorunlardan şikâyet etmişti.
MEMUR ZİHNİYETİ
Son rapor ise memur zihniyetinin, merkeziyetçi uygulamaların ve bürokratik formalitelerin vatandaşın hayatını önemli oranda zorlaştırdığını gösteriyor.
Geçen zaman içinde, iş dünyasının hem uluslararası hem de ulusal çevre şartlarında önemli değişiklikler oldu. Özellikle son 15 yılda, ülkemizin siyasi, idari ve ekonomik yapısını geliştirmek amacıyla yoğun çaba sarf edildi. Bu süre içinde, iş dünyasını yakından ilgilendiren yatırım ortamının iyileştirilmesi ve bürokrasiyle mücadele programları yürütüldü. Yerli ve yabancı yatırımların daha güvenilir ve kolay yapılması için önemli adımlar atıldı. Bürokrasiyle mücadele projeleriyle formaliteler azaltılmaya, karar süreçleri kısaltılmaya çalışıldı. Ancak gelinen noktaya bakılırsa karne “geçer” seviyesinde kalmış.
Kaynağını zikrettiğim için sizleri rakamlara boğmak istemiyorum. Dolayısıyla sadece sonuçları dile getireceğim. Ülke çapında 7 bölge ve 25 ilden yaklaşık 350 işadamının görüşünü yansıtan analize göre...
Fiziki ve teknolojijk altyapıda gelişmeler oldukça iyi. Mevzuatta iyileşme ve özellikle işyeri açma prosedürleri ve bürokratik engeller nispeten azaltılmış görünüyor. Özel sektörle kıyaslanamayacak kadar geride kalsa da verimlilik, kalite ve memnuniyet gibi kavramlar kamunun gündemine girmiş.
Ancak bürokratların gücü elinde tutma isteği hâlâ yüksek, merkezileşme sorunu da devam ediyor. Kamunun iş dünyasındaki gelişmelere karşı ilgisi düşük ve dolayısıyla yeniliklere ve beklentilere karşı bilgisi yetersiz. Maalesef, işadamı hâlâ rakip görülüyor.
Konfüçyüs, başkalarının hakkını verirken cimri davranmaya “İşte bu bürokratlıktır” der.
Ne yazık ki, basit işler bile bürokratlarla ikili ilişkiler geliştirilmeden çözülemiyor. Bu da hem “ahbap-çavuş” ilişkisini öne çıkarıyor hem de yolsuzluğa zemin hazırlıyor. Bu sebeple, ahlaki sorunlar işadamlarının şikâyet ettiği önemli konulardan biri.
ASLOLAN VATANDAŞ MEMNUNİYETİ
Nitekim, araştırmadaki en önemli vurgu; yıllardır sürdürülen değişim projelerine rağmen, bürokratik sorunların yasalardan değil, memurun tutum ve davranışlarından kaynaklandığıdır.
Kısaca ortada Konfüçyüs’ü haklı çıkaran bir tablo var.
Devlet memuru, kendini devleti temsil eden biri olarak algılıyor. Dolayısıyla bütün ilgisi üst kademeye ve bürokrasiye yönelik. Bu içe dönük bakış nedeniyle, kamu yöneticileri dış çevredeki değişimleri takip etme eğilimi taşımıyor. Bu yaklaşım, kamu yönetimini vatandaşın memnuniyetine ve hizmetin amacına değil, araçlara yönlendiriyor.
Sonuçları hiç dikkate almayan süreç odaklı yönetim “Sağlam tahtanız varsa oymanız da güzel olur” demeye benzer. Halbuki, sağlam tahta yanında aşkla yontan mahir bir ustaya, hayal gücüne ve anlayışlı bir kalbe ihtiyaç var.
YENİ YATIRIM İÇİN MALİ TEŞVİK YETMEZ
Aynı soruna bir başka açıdan bakalım. Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’ne göre Türkiye 189 ülke arasında 55. sırada. İş piyasasına giriş kolaylığında 94. iken, çıkış kolaylığında ise 124. sırada. Başka bir ifadeyle iş kurmak bir dert, işyerini kapatmak ise daha büyük bir dert.
Böyle bir ortamda, sadece mali teşvikle yatırımları artırmak mümkün mü? Hiç şüphesiz, bu tür sorunların çözümü yatırım ortamının niteliğinin geliştirilmesi ve hizmet odaklı bir bürokrasinin oluşturulması yoluyla desteklenmelidir.