Kaçak inşaat kaçak entel
MAHKÛMLAR tüneli kaçmak için mi kazmıştı? Reha Muhtar’ın efsane sorusunu Sevan Nişanyan’a sormaya gerek yok; üç yıldır yattığı cezaevinden elini kolunu sallayarak kaçtı. Üç ayda bir, bir hafta izni varmış. Bu sefer kafası atmış, “Artık yeter” deyip izinden geri gelmemeyi tercih etmiş. Ne de olsa yasa koyan da koruyucu da kendisi.
Nerede olduğu bilinmiyor, ama Türkiye’nin en entelektüel inşaatçısının firarı da arkadaşları ve düşük liberaller tarafından romantize ediliyor.
O payeyi vermek istiyorlar ama Sevan Nişanyan bir düşünce suçlusu değil, SİT alanına inşaat yapmaktan dolayı tutukluydu. Kendi tabiriyle “Şirince’de 55 tane güzel ev varsa 50’sini ben yapmışımdır, biri dışında hepsi kaçaktır”.
Güya bu ceza ona Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı fikirlerinden ve Ermeni olduğu için verilmiş, SİT alanı bahane.
Ortada apaçık ihlal edilen kanunlar var. SİT alanına inşaat yapılamaz, çok net. Ama Nişanyan kanun tanımaz, canına tak etmiş... Nasıl cezaevine dönmekten vazgeçtiyse 32 yıldır imar planının çıkmasını beklemiş, sonunda sabrı taşıp inşaata başlamış.
Sevan Nişanyan
SOL SOSYETEYE KÖY YUMURTASI
Hadi yasaları deldi de topluma bir faydası mı oldu, bir okul, bir yurt falan açıp kamuya armağan mı etti SİT alanını? Hayır, düpedüz butik otel işletti. Commodore 64 satarak servet yapan Nişanyan o entelektüel görünümünün altındaki kapitalisti uyandırdı, SİT alanında bir maden buldu ve güzel, şık evler yaparak, köy yumurtası falan diye sol sosyeteyi tavladı. Tüccarlığı Küçük Oteller Kitabı’yla devam etti.
Nişanyan’ı savunanlar Şirince’nin bir turizm cenneti olduğunu, inşaat izni verilmesi gerektiğini söylüyorlar. Köy yumurtası mı tavuktan çıkar, yoksa turizm cenneti olmasının nedeni Nişanyan’ın tüccar zekâsı mı? Nişanyan’ın yaptığı kaçak evler sayesinde turizm haritasına girdi Şirince; daha fazla ev yapsınlar, daha fazla cepleri dolsun diye inşaat izni istiyorlar.
Nişanyan’dan kendisine Şirince’de ev yapmasını ilk isteyen de Ali Nesin...
Sevan Nişanyan’ın bir gülünçlüğü, FETÖ bülteni Taraf’ta yazarken Ergenekon tarafından hedef gösterildiği paranoyası.
Güya Şener Eruygur ona kafayı takmış, her İzmir’e geldiğinde Nişanyan’dan bahsetmiş.
O günlerde her şeyi Ergenekon’a bağlama modası vardı; Nişanyan’ın en büyük hayal kırıklığı, o dönemde Cemaat’in kendisini korumaması.
Uydurmuyorum, FETÖ’cü Nokta Dergisi’nde FETÖ’cü muhabire kendisi söylemiş zamanında.
KAVANOZDA DIŞKI
Sevan Nişanyan’ı bu kadar canla başla savunanlar, sorsanız Ali Ağaoğlu ya da Mehmet Cengiz’den nefret ediyordur; tüccar inşaatçının entelektüel olanı makbul sol sosyetede.
İdealize ettikleri entelektüel Nişanyan ise eşinin kafasına kavanozla dışkı boşaltan bir romantik; boşanma davalarında var.
Tarlada bir hayvanın dışkısı falan da değil, bizzat kendi dışkısını kavanoza koyup eşi Müjde’nin (gazeteci Mutlu Tönbekici’nin ablası) üzerine boşalttı. Yaptığı evler de böyle sofistike işte.
Özünde Nişanyan olayı neden Türkiye’de hukuk devletinin tam olarak işlemediğini, çünkü adalet hissinin toplumda başta kabul görmediğini gösteriyor.
Türkiye’nin en okumuş kesimleri bile Nişanyan’ı romantize ederken aslında “Canım Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz” mantığını sürdürüyor. Türkiye kaçak inşaat cenneti olabilir, ama bu Nişanyan’ın yasalar karşısında suç işlediği gerçeğini değiştirmiyor.
Kışları Cihangir’de, yazları Gümüşlük’te yaşayan Cihangirlilere kontrollü ve sınırlı süreli köy tecrübesi satıyor diye mi istisna Nişanyan?
Daha ikna edici bir hafifletici neden bulmaları gerekiyor.
Kaldı ki Nişanyan’ı romantize etmek, diğer kaçak inşaatlara veya azgın inşaatlara karşı söz alma hakkını da yok eder. Bu ikiyüzlülük, adam kayırmacılık, bu sahtekârlık işte Türk entelektüel hayatının çürümüşlüğü.
KISKANDIĞIM İNSANLAR
- SABAH çok erken uyanıp güne erkenden başlayanlar...
- “Bana dört saat uyku yetiyor”cular...
- Bir oturuşta hiç konsantrasyon problemi çekmeden birkaç yüz sayfa birden okuyabilenler...
- Hiçbir yerde bir eşyasını unutmayan, hiçbir şeyi kaybetmeyenler...
- Aşırı sıcakta terlemeyen, aşırı soğukta üşümeyenler...
BİR CÜMLE
- HAYATTA henüz içeride güneş gözlüğü takacak noktaya gelmedin. Önce bir şeyler başarman gerek.
“The Carmichael Show”dan.