Fatih Akın neden Kürt meselesine daldı?
FATİH Akın’a gösterilen tepkiyi bir şekilde anlıyorum. Eğer azınlıksanız (Almanya’da bir Türk mesela) kendinizi ayrıştırmak için tabu konulara resmi ideolojiye meydan okuyacak bir duruşla yaklaşmanız zorunluluk olarak dayatılır. Kendi ülkesini kötülemese Halil Berktay’ı ABD’de kim ne yapsın ya da taktik alıp bir anda Ermeni konusunu işleyen Elif Şafak’ın kitapları neden yurtdışında basılsın...
Oyunun kuralı bu. V.S. Naipaul da Zadie Smith de bu formülü uygulayarak başarıya ulaştı. Bir azınlığa ayrılan küçücük bir alandan sıyrılmak için yapmak zorunda bırakılıyorsunuz.
Önceki gün yıllardır uzaktan tanıdığım ve bu konularla hiç ilgisi olmadığını bildiğim bir reklam yönetmeninin yurtdışında festivallere katıldığını okudum. Tabii ki Kürt meselesine dair bir film yapmış... Sırf yurtdışında kabul görebilmek için kendi özgeçmişlerine Ermeni soylarını ekleyen, bir sonraki filmlerinde de sonradan icat ettikleri Kürt kökenlerinden bahseden filmciler biliyorum.
NOBEL KRİTERİ
Bütün bu taktiklere rağmen yine de tek belirleyici var: İşiniz iyi mi değil mi? Elif Şafak romanlarını yayımlatabiliyor, ama beğenilmediği için yol alamıyor. “Benim Adım Kırmızı” ve “İstanbul” vasat eserler olsaydı ne kadar söyleşi verirse versin Orhan Pamuk’u Nobel’le ödüllendirmezlerdi.
Fatih Akın’a dair koparılan fırtınaya bakılırsa film hazır, vizyona girmiş, tepkiler de esere verilmiş gibi. Oysa gazeteduvar. com.tr’de İrfan Aktan’ın aktardığına göre daha filmin senaryosu bile yok. Tartışma Akın’ın Instagram hesabında paylaştığı ve Almanya’da yaygın olarak görülen bir afişten çıkıyor. O afiş de filmin afişi değil zaten...
O halde tepkilerin, başkasının davasıyla ilgili söz almakla ilgili olduğu ortaya çıkıyor.
Cüneyt Cebenoyan’a göre Kürt meselesine “dalan” Fatih Akın “bilmediği, anlamadığı konular üzerine ahkâm kesmiş”. Bu yargıya nasıl varıldığını anlamak mümkün değil; ortada daha film yok.
TÜRK OLSAYDI
Aktan haklı olarak soruyor: “Cüneyt acaba Fatih Akın Kürt olsaydı aynı tepkiyi gösterecek miydi? Fatih Akın ünlü olduğu için mi, Türk olduğu için mi bu tepkiyle karşılaşıyor?”
Görsel sanatlardan edebiyata başkalarının mağduriyetini sahiplenmenin ticari bir getirisi olduğu kesin; kurnazca bu yola başvuranlar eleştirileri de göğüslemek zorunda. Ama Kürt meselesini Kürtlerin, siyahların özgürlük haklarını siyahların, Yahudi soykırımını Yahudilerin sahipleneceği ve işleyeceği konular olarak sınırlamak da ifade özgürlüğüne sığmıyor.
Kaldı ki bir sanatçı, tıpkı bir akademisyen gibi, herhangi bir konuya “dalma” özgürlüğüne de sahip. İlla bir çıkar beklemek gerekmiyor, entelektüel bir merak da olabilir. Bir sorunun peşinde gidebilir. Yeni bir ilgi alanının üreteceği eser kültürel zenginliğe, literatüre her türlü katkı olacaktır. Bu yüzden Fatih Akın da anlamadığı, bilmediği konulara yelken açmakta özgür.
En iyisi biraz beklesek, hiç değilse film çekilse ve izlesek ve bu erken tartışma yerine fırtınayı ertelesek...
************
ŞÜPHEYLE YAKLAŞIYORUM
Oscar yarışında epey kendinden söz ettiren “Mustang”in Türk kökenli yönetmeni Deniz Gamze Ergüven şimdi hiçbir organik bağı bulunmadığı Los Angeles ayaklanmalarıyla ilgili “Kings” adlı filmini tamamladı. Daniel Craig ve Halle Berry başrolde...
1992’de şehri savaş alanına döndüren ayaklanmanın kökeninde Koreli siyah çatışması ve polisin siyahlara ırkçı tutumu vardı. Ergüven nasıl yaklaşacak şüpheliyim; ama bu fırsat Hollywood tarafından ona verildiyse bildikleri bir şey vardır diye düşünüyorum.
************
AKŞENER'İN PASAPORTU
Meral Akşener süresi dolmasına rağmen yeni pasaport almayacakmış.
-“Yurtdışına kaçacak” spekülasyonunu önlemek için...
- “Yurtdışından icazet alacak” demesinler diye...
Türkiye’de siyaset yapmanın yüksek dozda paranoya gerektirdiğinin farkındayım, Akşener’in de aşırı tedbirli davranmasını anlıyorum. Ama yeni lider olarak ortaya çıkacak biri bütün bu ezberlere, kalıplara, spekülasyonlara da savaş açarak kendini ortaya atmalı.
Sırf başkası laf söylemesin diye temel haklardan feragat etmek, art niyetlilerin ekmeğine yağ sürer.
Günümüzde siyaset yapacak birinin yurtdışına çıkmasının, parti temsilcileriyle, diplomatlarla, yabancı gazetecilerle buluşmasının, belli kurumları ziyaret etmesinin nasıl bir sakıncası olabilir? Türkiye kendi içine kapanık bir Kuzey Kore değil ki; Akşener’in de kendisini dünyaya tanıtması, anlatması gerekiyor.
2002’de aynen bu taktiği uygulayan bir siyasi hareket ve lideri vardı, 15 yıldır Türkiye’ye damga vurdu.
************
IDRİS BİR BAŞKA BAHARA
Daniel Craig demişken...
Benim ve sanırım birçok kişinin gönlünden geçen 25. Bond filmi için Idris Elba’nın 007 rolünü üstlenmesiydi. Bu uğurda birçok kampanya yapıldı. Üstelik siyah bir Bond devrim olacaktı.
Ancak spekülasyonlar son buldu, Daniel Craig son kez James Bond olarak kamera karşısına geçeceğini nihayet açıkladı. Filmin 8 Kasım 2019’da vizyona girmesi bekleniyor. Idris Elba bu rol için zaten yaşlı olduğunu söylemişti, birkaç sene sonra artık hiç olmaz herhalde.