En büyük komplo
SÖZLÜKLERE göre gerçekliğin değer kaybettiği, insanların bilgi ve veriye değil de kendi gerçeğine inandığı 2016’da yılın sözcüğü “post-truth”tu. Donald Trump’ın Amerikan Başkanı seçilmesi de gerçeğin geride kaldığı dünyanın ilk somut zaferiydi.
Gazete ve televizyon kanallarını “sahte haber” yapmakla haksız bir şekilde suçlayan Trump’ın amacı, birkaç kuruluşa savaş açmak değil, seçmeni manipüle edip toplu halde reddetmesini sağlamaktı. Yıllar içinde kurnazca bir stratejiyle aşırı sağcılar, seçmenin beynini ana akım medyada okuduklarına inanmaya şartlandırdı.
Henüz kimsenin üzerinde durmadığı ve 2018’in bir noktasında solcuların beynine dank edecek bir başka gelişme ise ardı ardına patlayan taciz olayları ile “posttruth” siyaset arasındaki bağ.
Harvey Weinstein’la başlayan ifşaat çok küçük ve henüz sesini duyurmayan bir çevrede şimdiden kimi kuşkuların oluşmasına vesile oldu gerçi. Kimsenin Weinstein’ı ve diğer canavar erkeklerin yaptıklarını savunacak hali yok. Ama...
HEPSİ MUHALİF
Şu ana kadar 47’ye çıkan bu isimlerin hemen hepsi Trump muhalifi, daha da önemlisi Trump karşıtı kamuoyunu yönlendirecek etkin yerdeler. Kadroda taciz temizliği yapmak zorunda kalan NPR, New Yorker gibi yayın organları, Amerikan sol-demokrat kesimin oksijen kaynağı.
Hâlâ bilmediğimiz bu ateşi birkaç cesur kadının mı yaktığı, yoksa o birkaç cesur kadının daha büyük bir komplonun istemeden parçası mı olduğu? Bilgisayar hack’lemenin seçim kazandırdığı bir ülkede bu isimler özel olarak elle seçilmiş gibi duruyor.
Taciz (ya da tecavüz) gibi son derece ağır ithamlara maruz kalan bu erkeklerin birçoğunun kirli sicilleri olduğu tartışmasız. Zaten hemen hepsi özür dileyerek, pişman olarak geri çekildi. Ama bu iş kısa sürede her gün bir başkasına vuran bir piyangoya dönüştü, ofis ortamındaki en sıradan şakayla (“Bir daha uzun etek giydiğini görmeyeyim”) tecavüz aynı kategoride değerlendiriliyor neredeyse.
New York ve Hollywood elitleri, yani Trump seçmeninin bir numaralı düşmanları temizlik yapmaya, imkânsız bir ahlaki standardı tutturmaya kendilerini o kadar kaptırdı ki bu kadar ismi birleştiren ortak motifin siyasi pozisyonları olduğunu henüz fark edemedi. Harvey Weinstein çok iğrenç bir adam olabilir, ama aynı zamanda Demokrat Parti’nin büyük bağışçılarından, eski Başkan Obama’nın kızının yanında staj yaptığı bir devdi.
PISIRIK SOLCULAR
Demokrat çevreler bu ahlaki pusulayla Trump’a mesaj vermeye çalışıyor. Kendi kapılarının önünü temizleyerek kadınları “vajinasından yakalayan” Başkan’ın istifa etmesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa sağ ve solda ahlaki normlar aynı işlemiyor. Bu suçlamalar Trump’ı seçimden önce vurmadığı gibi tolere edildi, gülünüp geçildi. Zaten kendi kitlesi ana akım medyanın saldırılarına karşı “posttruth” şerbeti içmişti.
Demokratların “Biz daha ahlaklıyız” inadı sayesindeyse kurumlar yerle bir ediliyor, köşe başlarını tutanlar yerlerinden oluyor, sistem bir anlamda el değiştiriyor. Bir süre sonra Trump’ın, “Bu demokratlar hem yalancı hem de tecavüzcü” söylemine başlamayacağını kim iddia edebilir?
Sol siyaset o kadar pısırık, bu taktikler karşısında o kadar çaresiz ki oyunun hâlâ rasyonalite, yani eski kural ve ezberlerle oynandığını düşünüyor. Ev krizini yönetemeyen Kemal Kılıçdaroğlu ile Trump’la baş edemeyen Amerika’nın Demokrat Parti’si arasında bu açıdan hiçbir fark yok. Taktisyenler hiçbir zaman bu kadar kuvvetli olmamıştı. O halde 2017’nin sözcüğü olarak da naçizane “tecavüz” kelimesini öneriyorum; sadece erkeklerin canavarlığı değil, zekâmıza, bedenimize, ahlakımıza, bilgimize, eğitimimize karşı edilen tecavüzler yüzünden de.
BİR AYRINTI
ANTİSEMİTİZMİ normalleştiren aşırı sağ siyaseti kimi zaman kısık sesle kimi zaman da bağıra bağıra medyadaki ve Hollywood’daki Yahudi ağırlığından yakınır. Başta Harvey Weinstein olmak üzere suçlanan isimlerin birçoğunun Yahudi olması, bu listenin belli bir amaçla ve politik hedef doğrultusunda hazırlanmış olabileceğini Harvey Weinstein gösteriyor.
*************
LİSTEDE KİMLER VAR?
HARVEY Weinstein’dan beri tacizle suçlanan erkeklerin sayısı 47’yi buldu. Aralarındaki en çarpıcı isimlerden bazıları:
- Sol-liberal basının önde gelen dergilerinden New Republic’in efsanevi editörü Leon Wieseltier...
- Bill Clinton’ın yakın arkadaşı Kevin Spacey...
- Washington’ın bir bileni ve Trump döneminin en önemli gazetecilerinden New Yorker yazarı Ryan Lizza...
- New York entelijansiyasının en önemli edebiyat dergisi The Paris Review’ün editörü...
- McDonald’s’a savaş açtığı belgeselle adını duyuran Morgan Spurlock...
- Televizyoncu Charlie Rose...
- Komedyen Louis C.K...
- Senatör (ve Demokratların potansiyel başkan adayı) Al Franken...
*************
TEK TİP KIYAFET ÖNERİSİ
YENİ KHK’yla birlikte mahkûmlara tek tip kıyafet giydirilecek, bu kostümün nasıl olacağı da düzenlemenin kendisi gibi önümüzdeki günlerde tartışılacak illaki. Arşive dalarsanız Dilek Hanif isimli modacımızın zamanında THY için tasarladığı uçuş personeli kıyafetleri vardı. Hanif, bu kıyafetlerin taslak olduğunu ve sızdırıldığını söylemişti fotoğraflar tepki çekince. Hiçbir zaman hayata geçmedi.
Eminim desenler bir yerde duruyordur. Tek tip kıyafet bir cezalandırma yöntemiyse mahkûmlara bu kıyafetler giydirilsin.