Gençler uyuşturucu batağında
HAFTA sonu 27 yaşındaki bir rap’çi hayatını kaybetti. Geride küçücük bir çocuğu ve ardından yas tutan hayranları kaldı. Magazin haberlerinde yanılmamasıyla bilinen TMZ’ye göre epey bir zamandır karaciğer ve böbreklerinden şikâyetçi olan Fredo Santana’nın hastalığının nedeni “lean” adlı uyuşturucu karışımına olan bağımlılığı.
Genç rap’çinin ölümünün ardından sosyal medyada kendi “lean” stoklarını musluktan dökerken video paylaşan birçok insan oldu.
Houston’da yaygınlaşan ve güneyli rap’çiler tarafından yayılan, birçok şarkıda bahsi geçen “lean”, reçeteli öksürük şurubuyla gazoz karıştırılıp üzerine bir de şekerleme eklenmesinden yapılıyor. Reçetede önerilen dozun 20-30 kat fazlası şurup tabii. Mor renginden dolayı “purple drank” de deniyor ve çok kolay bağımlılık yapıyor. Halüsinasyonlar ve gevşemenin ötesinde baş dönmesi, kalp atışlarının yavaşlaması, denge kaybı, göz hareketlerinin kontrol edilememesi gibi etkileri var.
GAZETELERİN TAVRI
Rap yıldızı Gucci Mane de geçenlerde okuduğum otobiyografisinde bir dönem bu uyuşturucuya nasıl bağımlı olduğunu anlatıyor. O sıralar sadece ayda 30 bin dolar uyuşturucuya harcıyormuş. Tutuklandığında iki hafta boyunca “lean” tüketemediği için 10 kilo kaybettiğini anlatıyor. O ana kadar uzun süre neden aşırı kilo aldığını çözememiş.
Bütün bunları anlatmamın aslında başka bir nedeni var.
Türk basınında sık yaşanan tartışmalardan biri, uyuşturucuyla ilgili haberlerde kimyasal maddenin adını kullanmamak. Mesela Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici “l...” diye yazardı. Gerekçesi gazetelerin özendirici olmaması.
Halbuki uyuşturucuyla ilgili birçok başka haberde olduğu gibi Fredo Santana’nın ölümünde de Amerikan basını hem maddenin adını verdi, hem de içeriğini anlattı.
Okurun farklı maddelerin içeriğini ve etkilerini bilmeye hakkı var. Zira uyuşturucu meselesi bilindik ezberlere indirgenecek kadar basit değil.
Örneğin, ABD’de kokain ve taş (crack) neredeyse aynı şey olsa da (birine karbonat katılmış sadece) yasa önündeki ceza oranları farklı. Çünkü kokaini beyazların, taşı siyahların kullandığı algısı var. Her şey gibi uyuşturucuyla mücadele de gündelik politikanın altında eziliyor: İsmini anmadan bu haberi nasıl verebiliriz?
REÇETELİ İLAÇLAR
İşin bir de dev ilaç firmaları boyutu var. Bu iş de yasadışı kimyasallar kötüdür, eczaneden alınan ilaçlar iyidir denecek kadar siyah-beyaz değil. “Lean” örneğinde olduğu gibi ölüme yol açan birçok uyuşturucu yasal olarak satılan ilaçlardan yapılıyor. Keza amfetamin, ağrı kesiciler, narkoz da asıl amacı dışında sık sık kullanılıyor. Buna karşılık, kimi bilim adamları yasadışı satılan MDMA gibi kimyasalların PTSD gibi kimi hastalıklarda tedavisine faydalarını da araştırıyorlar.
Uyuşturucuyla mücadelede bütün kimyasalları tek bir poşete koyup 80’li yıllarda Reagan Amerika’sının yaptığı gibi “Sadece hayır de” diye slogan atarak yol alınmadığını tarih kanıtladı. Aksine, detaylı bilgilendirme ve adını koyarak, ne olduğunu anlayıp eğitimli bir şekilde kimyasallara yaklaşmak çok daha etkili. Topluma bilgi verme görevindeki gazetecilerin bu haberleri de ele alırken arabesk bir trajedi tablosu çizmenin ötesinde konuya hâkim olmaları, detaylarını okura aktarmaları çok önemli.
Keşke basında bu gibi konuları tartışacağımız bir platform olsa. Tıpkı AIDS haberlerinde olduğu gibi uyuşturucu konusunda da bilindik ezberleri yıkacak bir haberciliğe ihtiyacımız olduğunu haykırmak istiyorum, ama sanırım beni bir tek ben duyuyorum.
***********
BUGÜNLERDE...
- KÜBA’daki gibi internetsiz olmayı özlüyorum. Büyük şehir temposunda kendime gün içinde “çevrimdışı” vakit ayırmaya çalışıyorum ama başaramıyorum.
- Paris Moda Haftası’ndan gelen fotoğraflara bakarak orada olamadığıma hayıflanıyorum. Kış koleksiyonu her zaman yazdan daha ilgi çekici, gelen kitle de öyle. Yazın gitsem aynı tadı alabilir miyim acaba?
- Washington’da Donald Trump’ın otelinde kalıp Başkan’ın bir yılını oda servisi üzerinden yazmak istiyorum, ama Trump’a para kazandıracağım için ikilem yaşıyorum.
- Bir medya-anı kitabı üzerine çalışıyorum ve bitirmek için Akdeniz ülkelerinin birinde kapanacağım bir kasaba arıyorum.
***********
AFRİN KRİTERİ
YURTDIŞINDAKİ kaçak FETÖ teröristleri hep bir ağızdan Afrin operasyonuyla ilgili olumsuz algı operasyonuna başladı.
Sırf bu bile operasyonun ne kadar yerinde olduğunu, Türkiye’nin bağımsızlığı ve dik duruşu için anlamını özetliyor.
***********
SADECE BİR FUTBOLCU EŞİ DEĞİL
FUTBOLCU eşleri başlı başına bir klansa 90’lı yıllarda iki liderleri vardı bu adı konmamış cemaatin. Biri Işıl Reçber’di kuşkusuz. Ama gariptir, eşi futbolcu olduğu yıllarda geri planda kalmayı tercih etti, sonradansa Türkiye’nin önde gelen stil ikonlarından biri oldu.
Diğeri ise Galatasaraylı Tugay’ın eşi Etkin Kerimoğlu’ydu. O ise eşi futbolcuyken ön plandaydı, sonradan unutuldu.
Şimdi boşanma haberlerini okuyunca “Sahi nerelerdeydi?” diye düşündüm.
Yıllar önce, Hakan Şükür’ün gizlice sızdığım ikinci düğününde uzaktan saatlerce Etkin Kerimoğlu’nu izlemiştim. Bir orkestra şefi gibi bütün futbolcu eşlerini yönetiyor, bir lider gibi hepsini peşinden sürüklüyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes ayakta duramayacak kadar sarhoşken o duruşunu hiç bozmuyor, hatta etrafına tiksinti ve üstünlükle bakıyordu.
ÇARPICI BİR HABER
Gizemli ve iddialı bir karakter ve her an her koşulda dominanttı.
80’li yıllarda yaşasak, Etkin Kerimoğlu da Amerikalı bir sporcunun eşi olsa Vanity Fair’in kapağını Helmut Newton’ın fetiş fotoğraflarından biriyle süsleyebilecek kadar sofistik bir figür.
Ben hâlâ onu çok merak ediyorum. İmkânım olsa onunla günler geçirip uzun bir portresini yazmak isterdim.
Tugay-Etkin boşanmasına sıradan bir haber muamelesi yapmayın. Kız tarafı derin bir kuyu, söyleşiyi yapan elmas madeninde bulur kendini. Bir konuşsa...