Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PARİS’in terörizmle sarsıldığı 2015 yılının ilk moda haftası, aralarında Kanye West ile Jared Leto’nun olduğu isimler Le Dépôt adlı seks kulübüne davet aldı. Sebebi yedi tasarımcının kurduğu Vetements markasının sonbahar-kış koleksiyonunu izlemekti.

        Fransızca “kıyafet” anlamına gelen Vetements, tıpkı defilesini sergilediği batakhane gibi bir yeraltı ürünü. Kıyafetler alıştığımız normlara benzemiyor; kazakların bir kolu uzun bir kolu kısa. İncecik modeller üzerine beş-altı numara büyük ceketleri taşımıyor, adeta içlerinde kayboluyor. Erkek kıyafetlerinin dahi etiketlerinde “Pour femme” yazarak cinsiyet bariyerlerini yerle bir ediyor.

        O sene asker ve polis üniformaları, sırtında “Polizei” yazan kıyafetlerle terör ikliminde artan güvenliğin bir yansıması gibi podyumda yürüyordu.

        Ama Charlie Hebdo saldırısına değil 1981’de o zamanlar Sovyetler Birliği sınırları içinde yer alan Gürcistan’da doğan markanın yaratıcısı Demna Gvasalia’nın kendi geçmişine göndermeydi. Soğuk Savaş’ın bittiğini, duvarları yıkıldığını, siyahbeyazdan renge geçişi bizzat yaşayan Gvasaila şimdi bu dünyasını podyuma yansıtıyordu.

        ESTETİĞİN ÖLÜMÜ

        Oran, estetik, şıklık adına o güne kadar bilindik ne varsa yerle bir etmek için geldi Vetements ve tuttu.

        O Gürcü genç şimdi moda müesses nizamının en tepelerinde bir yerlerde. En ucuz parçanın 500 Euro’dan satıldığı Vetements anti-estetik akımının öncüsü olarak kültürü değiştirdi.

        Bir yandan Instagram’ın dikte ettiği giyinmenin “like” yarışına dönüştüğü bir kültürle dalga geçiyor. Aşırı pahalı fiyatları ve saçma/tuhaf denebilecek ürünleri adeta satın alınmasın diye tasarlanmıştı ama günümüz gençleri herkesin bir adım önünde ve popüler olmak için borca girmeye razıydı. Böylece modanın ticari bir sanat performansı olduğunu da kanıtlıyor

        Vetements bir şaka mı, geçici bir furya mı yoksa yaratıcılıkta yeni bir eşik mi?

        Gvasalia bir yandan kendi markası için çalışıyor, bir yandan da Balenciaga’nın başında. Büyük usta Cristóbal Balenciaga da aslında kendi döneminin tabu devireniydi, dolayısıyla anlamlı bir atama oldu. Ama Balenciaga hep şıklık ve estetikle özdeşken, Gvasalia şıklık çağının bittiğini ilan ediyor.

        GÜNÜMÜZÜN DÂHİSİ

        Bazı kıyafetlerine hakikaten anlam vermek güç. Bazıları ise olağanüstü parçalar; uzaktan tuhaf görünse de vücutta inadına çok şık duruyor.

        Ne istediğimizi bizden önce bilen, tek başına bütün normları yerle bir edip bizi geleceğe hazırlayan yaratıcı dâhilere çok sık rastlanmıyor artık.

        Sinemada, müzikte, edebiyatta ve modada yaratıcılığın tıkandığı, birbirini taklit ettiği bir çağdayız. Çok daha az film heyecan veriyor, çok daha az kitap kendini sonuna kadar okutuyor. Yaratıcılık yaygınlaşıp üretim her alanda kolaylaşırken (cep telefonuyla film çekmek mesela) kültür doyum noktasına ulaşıyor. Farklılaşmak, kendini ayırmak giderek daha da zorlaşıyor.

        Demna Gvasalia bundan dolayı da takip etmeye değer.

        ***********

        BİR ANTİ-DİZİ OLARAK ÇUKUR

        YARATICILIĞIN tıkanmasının etkileri Türkiye’nin kültürel ikliminde mevcut. Ne varsa birbirinin aynısı olan klostrofobik bir ortamda çoğu zaman kültürün yöneticileri, yani para musluklarını ellerinde tutanlar, kısa yoldan kârlılığı amaçlıyor. Dizilerin, şarkıların, romanların birbirine benzediği bir taklit kültür böyle oluşuyor.

        Oysa kimi cesur adımlar atıldığında karşılığı olduğunu da görmek mümkün.

        “Çukur” dizisinin popülerliği, böylesi bir yaratıcılık açlığının sonucu. Birisi hiç beklenmedik bir iş yapıp bütün ezberleri yerle bir ediveriyor ve karşılığını buluyor. Çünkü yaratıcılığa ve farklılığa hep ihtiyaç var. Mevcut ortamda bir anti-dizi “Çukur” ve yeni bir estetik formun öncüsü.

        KÜLTÜRLER SAVAŞI

        Taklitten beslenen muhafızlar kadar yerleşik düzen de kendini koruma refleksiyle yeni yaratıcılığa saldıracaktır; bu kaçınılmaz. Cezalarla dizginlenmeye çalışılan “Çukur”un verdiği mücadele aslında dönüşen kültürle eski ezberlere hapsolanların savaşı. Tarih benzer çatışmalardan kimin haklı çıktığının örnekleriyle dolu oysa. Yeni bir dile, yaratıcılık arayışına direnmek beyhude bir çaba.

        ***********

        DAHA RENKLİ BİR ÇAĞ

        GEÇEN hafta Paris’te sergilenen Balenciaga’nın son koleksiyonu biraz daha durulmuş görünüyordu. Daha “giyilebilir” kıyafetler vardı. Ya da artık alıştık.

        Parodinin gerçeğin yerine geçtiği bir çağdayız. Artık hiçbir şey yeterince şaşırtıcı, sürprizli değil. Arkadan düğmelenen, fermuarın bitmediği pantolonlar, kolu dize kadar uzanan ceketler, modanın başlıca ürünlerine dönüşürken dalga geçilmek, komik duruma düşmek de tarihe karışıyor.

        KASTEN ABSÜRT

        Hepimiz bu gösterinin gönüllü parçasıyız. Balenciaga’nın 10 kat üst üste giyilen kışlık kıyafetleri objektif standartlara göre absürt belki. Ama bu absürtlüğe kasten, bilinçli dahil olmak yeni estetik kriteri.

        Şıklık adına belli kalıplar içinde kalıp taklide hapsolmaktan, birbirimize benzemekten daha renkli dünyanın kapısı aralanıyor.

        ***********

        ÇİRKİN AYAKKABI AKIMI

        RUE Saint- Honoré’deki Balenciaga mağazasında sadece kadın koleksiyonu varmış meğerse, kapıdaki güvenlik söyleyince öğrendim. Tek bakışta neden geldiğimi de anladı.

        “Ne almak istiyordunuz?” diye sorunca şaşırtmaya çalıştım ama tutmadı. “Ayakkabı, çanta falan bakacaktım” derken sözümü kesti.

        “Triple S mi? İsterseniz tezgâhtarlara sorun, arkada olabilir” dedi.

        Demna Gvasalia’nın birkaç spor ayakkabıyı adeta birleştirerek yarattığı ve çok çirkin gözüken bu modeli zamanın ruhunun şimdiki pabuçları. 650 Euro etiketli bu model “çirkin ayakkabı” modasını başlattı. Kaba, ağır, büyük, yer yer absürt ayakkabılar başka modaevleri tarafından da taklit edilmeye başlandı.

        Modayla hiç ilgisi olmayan arkadaşlarımda bile bu ayakkabıya yoğun bir ilgi var.

        SOHBET KONUSU

        Tezgâhtar ellerinde eskitilmiş bir siyah olduğunu, iki gün önce geldiğini ve tek bir tane kaldığını söyledi. “Üstelik tarzınız da uygun taşımaya” diye iltifat edince nasıl almam? Migos grubunun üyesi Quavo’yla yarışabileceğim artık.

        Henüz giyemedim ama. Daha mağazadan elimde poşetle çıkar çıkmaz yönelen ilgi yordu bile. Herkes bakıyor... Ayağımda olsa daha da dikkat çekecek, yerli yersiz sohbet açılacak.

        Bundan eminim, çünkü ben de yolda geçerken Triple S giyenlere bakıyorum; bakmamak imkânsız. Meraklıların giyenlerle konuştuğuna tanık oldum kaç defa...

        Sanırım benim de diğer insanlar gibi satın almamın nedeni geri kalmamak. Moda böyle para yapıyor.

        ***********

        IKEA POŞETİ KAÇ BİN DOLAR?

        - DHL kargo şirketi çalışanlarının giydiği turuncu tişörtlerin aynısını Vetements etiketiyle almak mümkün. Demna Gvasalia, kadın çizmelerinin topuklarını kullan-at çakmaklardan yaptı, uyku tulumunu monta dönüştürdü, erkek kemerlerini yerlere kadar indirdi.

        - Bernie Sanders’ın seçim logosunu uyarlamaktan Crocs ayakkabılara kadar konuşulsun diye yapılmış numaralarını Balenciaga’da sürdürüyor Gvasalia. Ikea’nın kasa yanında satılan mavi poşetinin deri uyarlamasını 2890 dolara satışa çıkardı. Paris’teki süpermarketlerin parayla sattığı renkli alışveriş torbaları Balenciaga logolarıyla yeniden yaratıldı.

        Diğer Yazılar