Satışın öyküsü
İKTİDAR baskısı değil, aile kavgası. Aydın Doğan’ın medyaya vedasının altında, içinde kızların ve damatların olduğu bir güç savaşı yatıyor. Holdingde neler yaşandı, Bodrum’daki toplantıda ne oldu, küs kardeşler nasıl barıştı? Bugüne kadar hiç yazılmamış ayrıntılarla bir dönemin sonu...
***********
1- TEK DERDİ MİRASI
İSTANBUL Çamlıca’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evine yakın holding binasında Aydın Doğan bugünlerde sadece hakkında yazılanlarla ilgileniyor. Masasındaki iPad’den medya şirketlerini satmasıyla ilgili yorumları okuyor.
Hürriyet’in kültür savaşlarında bir kale olması, kendisinin basın özgürlüğü açısından önemi, CHP’lilerin “Geri dön” çağrısı, Doğan Grubu gazeteleri dışındaki yazarların bile hep onu kollayan, önemseyen yorumlarından çok memnun.
80 yaşını geçmiş, sektöre veda eden bir patron olarak son istediği iyi anılmak zaten. Arada kimi çıkıntılar canını sıkmıyor değil.
Cumhuriyet’te Ahmet Tulgar, “Onu hep birilerine derdini anlatmaya çalışırken hatırlayacağız; televizyon tartışmalarına daha fazla dayanamayıp bağlanmalar ve yine de derdini anlatamamalar” diye yazdı. “Yani sen bu kadar iletişim aracına sahip ol da yine de derdini anlatama, meselenin ne olduğunu ortaya koyama, varsa bir meselen anlaşılama!”
BÜYÜK TAKINTI
Her sabah yaptığı gibi yine ilk iş Emin Çölaşan’ı okumaya devam ediyor. 22 yıl Hürriyet’te yazan Çölaşan’ı 2007 yılında 70 bin tirajı kaybetmek uğruna kovmuş, Çölaşan da bu macerayı 3 kitap ve sayısız köşe yazısında anlatmıştı. Daha da önemlisi Aydın Doğan’ın hangi düğmelerine basacağını bildiğinden inatla onu irite etti.
Satıştan sonraki yazıları da Doğan’ın canını sıktı... Önceki gün Erdoğan’ın meşhur “helalleşme” konuşmasından etkilenerek veda etti Hürriyet’e. Son anda yazılı metinden saparak araya “Bana haksızlık edenlere de hakkımı helal ediyorum” cümlesini sıkıştırdı.
Salondakilerin göndermeyi anlamaması imkânsızdı. Giderayak patronlarına bir şey demediler ama hem helalleşme hem de haksızlık sözlerinden Doğan’ın bilinçaltını birbiriyle yan yana gelmeyecek iki ismin, Recep Tayyip Erdoğan ve Emin Çölaşan’ın işgal ettiğini fark ettiler.
***********
2- KIZLAR MEDYAYI SEÇTİ
“BU gidişle her şeyi bırakıp gideceğim.” 5 yıldır Aydın Doğan’ın ağzından bu sözü duymayan kalmadı. Yakın arkadaşı Volkan Vural’dan yıllardır yanından ayırmadığı mali işlerin beyni İmre Barmanbek’e kadar herkes önceleri bir panik yaşıyor, bir süre sonra da ciddiye almıyordu. Genelde cümle “Bana kalsa bırakırım ama kızlarım medya dışında bir iş yapmak istemiyor” diye devam ediyordu.
Aslında, kızlar eğitimini tamamlayıp yurtdışından dönene kadar ataerkil bir statüko hâkimdi gruba. Büyük kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ grubun televizyonlarıyla, eşi Mehmet Ali Yalçındağ ise Hürriyet dışındaki gazetelerle (Milliyet, Posta, vs.) ilgileniyordu.
Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’i grupta mali yapısıyla da ayrı bir şirketti. ABD’den dönen Vuslat Doğan Sabancı gazetenin yönetimine gelince bu durum korundu.
DAMAT DIŞLANDI
İşler Hanzade Doğan Boyner’in Türkiye’ye dönmesiyle karışmaya başladı. Mehmet Ali Yalçındağ’ı medyanın dışına iterek Milliyet’te söz sahibi oldu ama medyada bir başarı gösteremedi Boyner.
4’üncü kız Begümhan Doğan (Faralyalı) eğitimini bitirip Türkiye’ye döndüğünde elde ona verilecek bir tek Star TV vardı, ancak Rekabet Kurulu’nun yüzünden satıldı. Her kıza yetecek kadar medya organı kalmayınca Faralyalı holdingin başına geçip diğer işlerle, Boyner de hepsiburada.com’la ilgilenmeye başladı, daha başarılı oldu.
Damat Yalçındağ ise tamamen uzaklaşarak Trump Tower’da kimi köşe yazarlarının da indirimden faydalanarak aldıkları daireleri satmaya, Rus arama motoru işleriyle ilgilenmeye başladı, dışlandı.
***********
3- TAHT OYUNLARI
AYDIN Doğan her yaz gazetecileri Bodrum’daki tatil köyüne topluyor, bu ziyaretler normalde 1 ya da 2 hafta sürüyor.
Geçen yaz Ertuğrul Özkök neredeyse bütün yazı Bodrum’da geçirdi, Ahmet Hakan da. Gruptaki hemen herkesin birbirine girdiği, küçük iktidar oyunlarının küslük, kırgınlık, gerginlik yarattığı bir kış geride bırakılmıştı.
Unvanı “onursal başkan” olan Aydın Doğan hiç geriye çekilmemişti ama karışıklığın ortasında yönetime resmen yeniden el koydu.
Krizin merkezinde Mehmet Ali Yalçındağ vardı; Ankara’yla ilişkileri yoluna koyma vaadiyle kayınpederini ikna edip grubun başına gelmişti. Aklındaki çeşitli değişiklikler ortamlarda konuşmayı seven bir yapıda olduğundan da kısa sürede duyuldu.
KARDEŞ AYRILIĞI
Bir süre sonra e-mail’leri hack’lenerek bu planlar kamuoyuna yayılacaktı ama ondan önce aile içinde tartışma çıkmıştı. Vuslat Doğan Sabancı babasına sert bir şekilde itiraz etmek istedi ancak aile yapısından dolayı belli bir noktaya kadar muhalefet edebildi.
Daha önce eşinin tasfiyesine ses çıkarmayan ablası Arzuhan ise beklenmedik bir şekilde bu sefer Yalçındağ’dan yana tavır aldı.
Yalçındağ’ın sızdırılan mail’leri önce Vuslat Doğan Sabancı’nın elini güçlendirdi gibi gözüktü, damat görünürde tasfiye edildi. Ama bu sefer de ortaya daha çarpık bir görüntü çıktı: Kendisi dışarıda fikirleri iktidarda Yalçındağ’ın bütün projeleri bir bir hayata geçti, birçoğu da Sabancı’nın imzasıyla. Ancak bir süre sonra Sabancı da istemeden Hürriyet’e veda etti.
“Game of Thrones” dizisi, herkesin iktidar için savaştığını ama sonunda iktidarın hiç kimseye yâr olmadığını anlatıyor. Tıpkı dizide olduğu gibi Doğan Grubu’nda da biri tam kazanacakken bir anda bütün gücünü kaybediyor.
***********
4- BUNDAN SONRA NE OLACAK?
AYDIN Doğan’ın medya şirketlerini satma kararı aile içinde büyük tartışmalara neden oldu ama baba otoritesini göstererek son noktayı koydu. Yalçındağ ve Sabancı sonuna kadar karşıydı satışa, aile için bir güvence olarak görüyorlardı basını.
İMAJ ÖNEMLİ
Cepheleşen kızlar bir yana, yöneticileri de bu aile kavgasında adeta taraf olmuştu. Damatla saf tutan Ahmet Hakan gibi Rıfat Ababay da kızlardan yaka silkiyordu.
Evdeki toplantıda Doğan kızlarına satış kararını açıkladı, kerhen rızalarını alıp konuyu fazla uzatmadı.
“Önemli olan bu satışı nasıl imaj olarak kendi lehimize çeviririz, buna yoğunlaşalım” denildi. Ailenin “bütün” bir görüntü vermesi talimatı verildi. Alttan alta iktidar baskısı, mağduriyet mesajları vermek de Doğan’ı medya nezdinde kahramanlaştıracaktı.
Uzun zaman sonra Hürriyet binasındaki vedada 4 kız ilk kez birlikte fotoğraf verdi. Kadrajdaki hemen herkes birbiriyle küs, uzun zamandır konuşmuyordu. Aile üyeleri ve gazeteciler de dahil. Şimdi mecburi bir “détente” yürürlükte.
Aile bir sonraki hamleyi henüz tartışmadı. Ama kesin olarak bilinen Aydın Doğan’ın söylediğinin aksine Bodrum’a yerleşmeyeceği.
Özellikle Yalçındağ ve Sabancı bütün şahsi yatırımlarını medyaya yaptı, medya yöneticiliği adeta varlık sebeplerine dönüştü. İkisinin de medyadan bir anda vazgeçecekleri söylenemez. Göz ardı edilmemesi gereken bir ihtimal Hürriyet’in Vuslat Doğan-Ali Sabancı çifti tarafından yeniden alınacağı. Ama Doğan Ailesi de herkes gibi 2019’u bekliyor.