Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BÜYÜK bir sürpriz olmazsa HDP’nin hapisteki eski genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olması bekleniyor. Aldığım bilgilere göre Demirtaş kararsız, partisi de. Ama taban baskısı daha evvel olduğu gibi Demirtaş’ı yeniden aday yapacak gibi görünüyor.

        Bu sefer medya desteği olmadan, saz çalmadan, meydanlara çıkmadan bir Cumhurbaşkanı adayı olacak Demirtaş. Gerçi seçime 2 ay kalmışken kampanyanın da önemi pek yok ama yine de Demirtaş görünmez bir aday olacak eğer seçime girerse.

        Daha önce kendi başına yüzde 10’luk bir potansiyele sahip olan, merkez medyanın desteğini alan ve birçok kesimde sempati uyandıran Demirtaş bu şartlar altında aynı rüzgârı yakalayabilir mi?

        HDP’lilerin hesabı, Demirtaş’ın partinin oy oranının çok daha üstünde bir tabana hitap ettiği. Yüzde 18 gibi rakamlar telaffuz ediyorlar Demirtaş’ın şahsi karizmasının ulaşabileceği nokta olarak.

        Bütün bu tartışmalara temkinli yaklaşan tek isim ise Selahattin Demirtaş. Bir yandan partisinin ve kendisinin kurtuluşunun bu seçimler olduğunu biliyor; başka bir adayla HDP seçime girerse yok hükmünde sayılıp herhangi bir kıpırdanma oluşmayacak. Öte yandan, engelleneceğini, bu seçimden mağlup ayrılıp yara alacağını biliyor.

        Yine de taban baskısına direnemeyecek gibi.

        Demirtaş’ın önündeki en büyük engel ne medyanın partisini görmezden gelmesi, ne de Erdoğan’ın popüler adaylığı. HDP’nin de en büyük handikapı olan ve “haziran ruhu”nu mahveden o kirli arka bahçe, terör örgütüyle bağlarını bir türlü koparamaması.

        PKK, huyu olduğu üzere havalar ısınmaya başladığında eylemlere geçecek mi? Lider kültüne dayalı örgüt, Kürt hareketinde Abdullah Öcalan dışında bir ismin parlamasını, spotların bir başkasına çevrilmesini hazmedemiyor.

        Bu arkaik yapı, şahsi hesaplaşmalar yüzünden Kürt hareketinin siyasi alandaki kazanımlarını bile yakın geçmişte yerle bir etmekte sorun görmedi. Demirtaş’ın adaylığına en büyük itiraz da PKK cephesinden geliyor zaten. “Herhangi biri” aday gösterilip Demirtaş’ın unutma bahçesinde bırakılması PKK’nın tercihi.

        Demirtaş’ın, kendi arka bahçesindeki bu tartışmalara rağmen aday olursa PKK meselesini nasıl çözeceği de tartışmalı. Ne de olsa Nuray Mert ve etkilediği kadın gazeteci güruhunun yarattığı PeKeKe romantizmi çoktan öldü. Hayal edilen yüzde 18 için nötr, hatta PKK düşmanı kesimlerden, kıyılardan ve muhafazakârlardan da oy alması gerekiyor. Yıldızının parlayıp potansiyelini harcadığı iki seçim arasında PKK’ya karşı mesafeli bir duruş sergileyememesi Demirtaş’a epey puan kaybettirdi ne de olsa. Onu şahsen seven ama terör örgütü yüzünden rezervle yaklaşan, ona muhalif bir adaya oy verecek isimleri nasıl tavlayacak?

        Aslında bu HDP için de Selahattin Demirtaş için de bir fırsat. Vicdanlı Kürt hareketi bu seçim sayesinde nihayet sırtındaki PKK yükünden kurtulabilir. Demirtaş adaylığını açıklar açıklamaz örgütü kınamalı, net bir şekilde mesafe koymalı ve seçmeni buna ikna etmeli. Demirtaş’ın asıl seçimi bu: PKK mı, Türkiye mi?

        *************

        OYLARI BÖLME PLANI TUTMAZ

        MUHALİF kesimlerin kurtuluş senaryosu: Cumhurbaşkanlığı seçiminde mümkün olduğu kadar fazla aday çıkmasını sağlayıp birinci turda oyları bölmek, böylece ikinci turda Erdoğan’a karşı ehven-i şer de olsa bir adayda uzlaşıp onu seçtirmek.

        Kâğıt üzerinde işleyecek bir plan gibi duruyor ama gözden kaçırılan çok önemli bir nokta var: Türk halkı henüz iki turlu seçim nedir bilmiyor, bu yeni sisteme alışmış değil. Bugüne kadar seçimlerde çoğunluğu alanın yarışı kazandığı gerçeği var, şimdi bu ezberi bozmak zor olacak.

        ERDOĞAN FAKTÖRÜ

        O yüzden seçmen birinci turu kendi evinde, kendi kafasında yaşayıp ilk tura kesin seçim muamelesi yapabilir. Dahası, ikinci kez sandığa gitme fikri, üstelik de temmuz ayında, seçmen için epey yorucu olabilir.

        E, ikinci turda seçmenin büyük çoğunluğunun Erdoğan’ın etrafında kenetlenme ihtimali var. Dün bizim gazeteye konuşan İbrahim Uslu da ikinci turda Erdoğan’ın rekor oy alacağını söylüyordu.

        *****************

        Hepsinin gözünün üstünde kaşı var

        KEMAL Derviş: Türkiye’ye ekonomik krizi, Ecevit’e ihaneti, dahası “ABD tarafından görevlendirilmiş” komplo teorisini hatırlatmıyor mu?

        Abdullah Gül: 8 sene Cumhurbaşkanlığı yapıp hep sessiz kalması, hep kendini dışarıda tutması, hanesine yazılacak dev bir olumsuz puan değil mi?

        İlhan Kesici: En büyük dezavantajı geçmişi; Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi doğuşunu simgeleyen İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde yarışı kaybetmesi...

        Meral Akşener: 28 Şubat’ta dik duruşu var ama İçişleri Bakanı olarak görev yapması Susurluk’a, derin devlete, Tansu Çiller’e, siyasetin o kaotik yıllarına denk gelmedi mi?

        Cem Boyner: Fantezi bir aday olmasının yanı sıra liberal arkadaşlarıyla girdiği siyaset macerasının birkaç apartman kadar oy toplaması, potansiyeli hakkında fikir veriyor mu?

        Levent Gültekin: Gazetecilerin kendi etraflarındaki alkıştan gözlerinin kamaşıp ego patlaması yaşamalarının nasıl sonlandığını bilmiyor muyuz?

        ********

        Neden izliyorum ben de bilmiyorum

        WALL Street’e savaş açan kahraman savcı ve karşısında New York’un milyarderleri. “Billions” dizisinin ana teması bu. Üçüncü sezonu yayınlanan diziyi bir senelik aradan sonra yeniden izlemeye başladım...

        “Neden?” derseniz ben de bilmiyorum. Galiba izleyecek bir şey bulamadığım için. Dizinin “cinsiyeti belirsiz” yeni karakterini nasıl ele aldığını görmek de bir etken oldu... Bir başlayınca da bir daha bırakamadım çünkü “Billions”ta kötü dizilerde olan o bağımlılık yapan formül var.

        Oyunculuk abartılı, senaryo Shakespeare tiradından özenmiş ama yapay duruyor. Dizinin özellikle kendisini kaliteli ve zeki bir yapımmış gibi ciddiye alması hoşuma gidiyor; deli saçması olduğunun farkında değil.

        Yine de... Para, skandal, hatta S&M ilişkiler, yolsuzluk, Reza’yı da yargılayan Manhattan Güney Bölgesi Savcılığı’nın iç işleri, borsa falan merak ediyorsanız...

        Bir de boş vaktiniz varsa...

        Diğer Yazılar