Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MUHARREM İNCE

        - YAKALADIĞI rüzgârı çok hızlı kaybetme ihtimali var, maraton koşucusu mu henüz bilmiyoruz. Hızlı çıkışlar yapıp sonunda hüsrana uğrayan cinsten bir politikacı izlenimi çiziyor. Bakınız CHP Genel Başkanlığı yarışı.

        - Basit ve anlaşılır cümleler kuruyor, “halk tipi” izlenimi veriyor. Ama sözlerinin havada kalma ihtimali var. Seçmen bir süre sonra İnce’yi fazla “geyik abi” olarak değerlendirebilir.

        - Sanki hiç baskı altında değilmiş, gayet keyifli sırtlayacakmış bu yarışı gibi davranıyor. Panik içinde olmaması artı puanı ama özgüveni yanıltıcı olabilir, bu da baskı altında hata yapması ihtimalini doğurur.

        - “Ne sağcı ne solcu” klişesini “hem solcu hem sağcı” olarak değiştirmeye çalışıyor, en son ülkücü olduğunu bile açıkladı. Ama bir süre sonra her şey olmaya çalışan hiçbir şey olmayabilir.

        - Çankaya’da oturacağını, yani kalıcı olacağını vurguluyor. Ama CHP yönetiminde sanki onu geçici olarak bu göreve getirmişler gibi bir hava var. İkinci tur ihtimalinde bir CHP’linin en büyük düşmanının CHP’liler olma ihtimali var.

        - Eğer bir an önce FETÖ konusunda konuşmaya başlamazsa Erdoğan onu “çalışmadığı yerden” vurabilir, bu durumda ikinci tur iyice bir hayale dönüşür.

        - Çoğunluğu sağcı Türkiye’de genel başkanı Alevi, kendisini sol diye tanımlayan bir partinin adayına kararsız sağcı seçmenin oyu son anda gider mi? Ne kadar “Tamam” deseler de en kıymetli koltuğu “solcu”ya ödünç verir mi seçmen? Yanıtı en zor soru bu.

        - Umudunu Kürt seçmene bağladı, ama Kürt seçmenin ona bir taahhüt vermediğini ve yarı yolda bırakabilme ihtimalini göz ardı ediyor.

        MERAL AKŞENER

        - Siyasete yanında atıldığı “sarışın güzel kadın” hafızalarda hiç de iyi bir yer bırakmadı, bu geçmiş onu gelip vurur mu?

        - Misojinist, kadının adının hâlâ olmadığı, feodal ve erkek egemen bir toplumda bu hislerini hiç de gizlemeyen seçmen çoğunluğu için “kadın aday” bir eksi puan olabilir.

        - Medyada ve siyasette yükselen kadınların sık sık karşılaştığı bir eleştiri, iktidar düzeni içinde “erkekleştikleri” dir. Bu görüntüye dair bir eleştiri değil, daha çok erkeklerin kurallarını önceden belirlediği bir düzene, dile kolayca adapte olmaktan doğar. Kadınlar ne kadar onu taşır, net değil. Şimdilik şehirli kadınlar (ve İzmirli teyzeler) üzerinde bir heyecan yaratmışa benziyor, ikinci turda muhafazakâr kadınlar ne kadar yanında durur, tartışmalı.

        - Seçim yatırımını Türkiye’deki seçmenin çoğunluğunun sağcı olması üzerine kuruyor. Bu yönde spekülatif anketler de çıkmaya başladı. Ama daha önce hiç seçim kazanmamış olması eksi puanı.

        - Sırf Erdoğan düşmanlığından dolayı solcu ya da ortanın solu seçmenin tamamının Meral Akşener’e oy vermeye eli gidecek mi? Üzerinden yıllar geçti ve birçokları hatırlamıyor ama Susurluk dönemindeki içişleri bakanlığı, ağzından çıkan “Ermeni dölü” sözü, telefon dinlemeler... Tam bir günah çıkarma olmadan ikinci tura gidebilir mi?

        - Erdoğan’la karşı karşıya kaldığında seçmen otomatik olarak devlet tecrübesi ve icraatları kıyaslamaya çalışacak. Erdoğan’ın “Yaptık” siciline karşı “Yapacağız” demek ne kadar karşılık bulur, belli değil.

        - Biraz da kendi kontrolünün dışında bir “görünme ve duyulma” problemi var. Ne yaparsa yapsın sesi dışarıdan pek fazla duyulmuyor. Bu engeli nasıl aşabilir, henüz belli değil. Hele ikinci turda görünmez adaylık iyice sorun olabilir.

        - Umudunu milliyetçi seçmene bağladı, ama milliyetçi seçmenin tercihlerinin ne kadar kaygan olduğunu hesap etmiyor gibi.

        ***********

        BİRAZ ABARTILI

        DÜNKÜ Cumhuriyet’in Pazar ekinin kapağında Selahattin Demirtaş var, “Demirtaş neşesi” başlığıyla poster gibi bir birinci sayfa hazırlanmış. Bir gazetenin bir siyasi lideri açık açık desteklemesinde bir sakınca yok.

        Elbette Demirtaş da desteklenebilir, hele adayın görünürlüğünün çok sınırlı olduğu bu seçimlerde anlamlı bir destek de olabilir.

        KAÇAK DÖVÜŞÜYOR

        Fakat biraz abartılı, adeta parti ilanı gibi duruyor sayfa.

        Ama hem Cumhuriyet kaçak dövüşüyor, hem de “Demirtaş neşesi”ni gizleyemiyor. Yaptıkları bir Cumhuriyet Gazetesi değil, Sabah Gazetesi adeta. Ton ve biçim olarak bire bir aynı, sadece aktörler farklı. Hiç değilse birinin duruşu net.

        Cumhuriyet geleneğine yakışan gazetenin Demirtaş desteğini açık açık, bir başyazıyla okurlarına duyurmasıdır. Ama bunu da yapmaya korkuyorlar.

        ***********

        O SORUYU REİS’E NEDEN SORMUYORUM?

        GEÇEN hafta muhalefet adaylarının yakın zamanda Türkiye’nin de gündemine gireceğini tahmin ettiğim ve dünyanın şimdiden tartıştığı konularda ne kadar hazırlıklı olduğunu sorguladım. Verdiğim örneklerden biri evlilik eşitliği ve marihuananın yasallaştırılmasıydı.

        Beklediğim tepki geldi: O soruları muhalefete sorduğun gibi sıkıyorsa iktidara da sorsana?

        Soru yanlış oysa.

        AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten siyasi pozisyon olarak kendilerini muhafazakâr olarak tanımlıyor. Duruşları, çizgileri, programları çok net. Bugüne kadar da bu muhafazakâr çizgiden sapmadan, kendi içlerinde tutarlı bir çizgide ilerlediler. Kimi yaptıkları hoşumuza gitmese de iç tutarlılık taşıyor.

        SOLUN GÜNDEMİ

        Bütün dünyada evlilik eşitliği gibi konuları ise kendilerinin muhafazakârlardan daha ileri ve özgürlükçü olduğu vaadinde bulunan sol hareketler gündeme getirir, gerektiğinde sağ siyaseti de ikna eder.

        O yüzden sorularımın adresi muhalefet. Özellikle kendisine “sol” diyen muhalefet.

        HDP’nin gündeminde LGBT hakları yıllardır var mesela, ama CHP’den hiç ses çıkmıyor. Hatta geçtiğimiz yıllarda bu konuyu dava eden iki vekili (önce Mehmet Sevigen, sonra Melda Onur) tasfiye ettiler. (Öte yandan Fatih Ürek ve Bülent Ersoy gibi isimler Cumhurbaşkanlığı düzeyinde davetlere katıldılar, Cumhurbaşkanı’nın kızı kendisini “queer” olarak tanımlayan yüksekokuldan bir arkadaşına İstanbul’u gezdirdi.)

        Yeteri kadar özgürlükçü ve demokrat olmayan bir muhalefet hareketi ikinci planda kalmaya mahkûmdur. Zaten bu yüzden “Reis’in önerdikleri dışında ne sunuyorsunuz?” sorusuna “Reis olmayacak işte yetmez mi?” dışında bir yanıt gelmiyor. Bu da yetmiyor işte.

        Diğer Yazılar