Herkes Kürt oylarının peşinde
SİZCE Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimde kime oy verecek? Sorunun cevabı belli gibi görünüyor, ama sandığınız gibi değil. CHP’nin aday listelerinin dayattığı gerçek partinin soldan iyice uzaklaştığı. Zaten Kılıçdaroğlu’nun tek başına belirlediği milletvekili listeleri genel olarak solcuları hayal kırıklığına uğrattı.
CHP’ye tepkili kimi “sol” seçmen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce’yi seçecek olsa da “Bari barajı geçsinler” diye HDP’ye oy vermeye kararlı. Özellikle solcu Aleviler bu listelerden sonra CHP’yle olan bağlarını yeniden gözden geçirecekler. Hatta bu alanda HDP’ye ciddi bir kayma bile olabilir. Kılıçdaroğlu kendi eliyle adeta bu kitleyi HDP’ye itiyor.
Bu akılları kim veriyor ona acaba, diye düşünüyorum. Ama bir yandan da Kılıçdaroğlu’nun liderlik koltuğuna oturduğundan beri tipik bir CHP’li olmadığını biliyorum. Deniz Baykal, Muharrem İnce tipik CHP’li ama Kemal Kılıçdaroğlu ve yarattığı “liberal” CHP’ye bakılırsa, HDP seçimin sonucunu belirleyecek sürpriz parti olacak gibi görünüyor.
ARADAKİ FARK
En uyduruk araştırma şirketlerinden en inandırıcısına kadar hemen hepsi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağını öngörüyor. Araştırmaların bir diğer öngörüsü de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci turda yüzde 50’yi de geçerek seçimi kazanacağı... Aradaki farkı kapatacak olan HDP’nin oyları.
Muharrem İnce ya da Meral Akşener’den ikinci turda Erdoğan’a kayma marjinal olabilir en fazla.
Her ne kadar şu ana kadar şovenizmden uzak dursa da Akşener’in ikinci turda salt imajı yüzünden HDP seçmeninin oyunu toplaması imkânsız gibi görünüyor. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ret oyu vermesiyse İnce’nin şahsi avantajı. Ama HDP yöneticilerinin daha önce söylediğine göre destek ancak “İnce’nin partisinin” ikinci turda Kürtlere karşı alacağı tavra bağlı. CHP’nin böyle bir kurumsal tavır almayacağı ortada; dahası şimdiden bir bağımsız aday gibi yarışta mücadele eden İnce’nin kazanmasını Kılıçdaroğlu da istemez.
PAZARLIK MASASI
Türk liberalleri (Cumhuriyet, T24 çevreleri) Erdoğan’ın kaybetme umudu olarak HDP ve Selahattin Demirtaş’ı gazlıyor. Kılıçdaroğlu da HDP’nin barajı geçmesini; kendi hâkimiyetindeki CHP’yle HDP’nin “İzmirli teyzeleri” ürkütmeden Meclis’te görünmez ittifak yapabilmesini umut ediyor. Ama bir yandan iktidara da “MHP bagajından kurtul, Kürtlere yönel” çağrıları da geliyor.
HDP de kendi kritik durumunun farkında ve her geçen gün elindeki kozu güçlendiriyor. Kürt siyaseti daha önce çözüm masasından kalkmıştı, şimdi pazarlık masasına oturmaya epey hevesli görünüyor.
***********
VE TARHAN ERDEM SAHNEDE
Geçen hafta KONDA’nın 24 Haziran’a dair yaptığı bir araştırma haber oldu. “HDP’lilerin yüzde 92’si çözüm sürecinden yana” diye yansıdı pek çok yayın organına...
Rapor yeni hazırlanmış gibi sunulsa da aslında şirketin geçtiğimiz yıllarda yaptığı araştırmaların bir derlemesi. “Yüzde 92” de 2016’da yapılan araştırmaların verilerine dayanıyor. Üzerinden iki sene geçmiş, kim bilir neler değişti ama yeniden sunuluyor.
Araştırmanın haber olmasından sadece üç gün sonra, KONDA’nın başındaki Tarhan Erdem 2016’da “Bir süre yazamayacağım” dediği yazılarına aniden geri döndü ve başta Hasan Cemal olmak üzere T24’e kötü haberi verdi: “Muhalefet sekiz milyondan fazla ‘kararsız seçmeni’ ikna edemeyecek, Erdoğan da seçimi alacak.”
ÇÖZÜM SÜRECİ
Zaman zaman temennileri öngörülerinin önüne geçen Tarhan Erdem sanki Erdoğan’a mesaj veriyor. Doğrusu, çözüm sürecinin başlaması Türkiye’deki barış ortamı için de olumlu bir adım olur.
Geçtiğimiz yıllarda liberallerin gazına gelerek masayı deviren Kürt tarafı o günden beri hep kaybeden taraf oldu. Yeniden masaya oturulması HDP’yi Cihangir’in etkisine girmekle eleştiren, Selahattin Demirtaş’ın pek arkasında durmayan Kandil’in de işine gelir. Zira HDP’nin asli amacı Kürt halkının çıkarlarını savunmaktı, Cihangir solcularının Erdoğan nefretinin bayraktarlığını yapmak değil. Nitekim, “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganının nelere mal olduğu, Kürt siyasetinin bu yüzden ne bedel ödediği ortada. Kaldı ki, slogan da boşa çıktı.
İkinci turda hayal kırıklığına uğrayan kim olacak? Kürtler mi, solcular mı, milliyetçiler mi?
Çok bilinen CHP düşmanlığına rağmen Tarhan Erdem’i genel başkan seçildiğinin ilk günlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamında görünce çok şaşırmıştım. Yıllar sonra, yüzümde bir tebessümle anıyorum bu tesadüfü.
***********
EFSANENİN HUZURUNDA
ŞU dünyadan göçmeden önce çıplak gözle Denzel Washington’ı en azından bir kere sahnede izleyeyim diye önceki gün “The Iceman Cometh” adlı oyuna gittim.
Oyun 3 saat 50 dakika, dört perde. Zamanında Marlon Brando’ya bu rol teklif edildiğinde oyunu “acemice yazılmış ve zayıf kurgulanmış” gerekçesiyle reddetmişti.
12 sarhoş adam, üç hayat kadını ve Denzel Washington’ın oynadığı satıcının hikâyesi hakikaten akmıyor, uzadıkça uzuyor. Sahnedeki oyunculardan biri fena halde Çetin Altan’ı andırıyordu, biri de sosyal medya fenomeni “Kürtaj Dede”yi. Ama konuşmalarıyla da... Birçok izleyici konuşulanları anlamanın zorluğundan yakınıyordu.
10 SAAT İZLENİR
İlk perdede bir saat geçti ve Washington görünmedi...
Ama sonra bir sahneye çıktı... Hani filmlerinde bir “Denzel” yapışı var, kendine özgü bir oyunculuk taktiği gibi. Hep aynı rolü oynamıyor, tek boyutlu değil, ama hangi rolü oynarsa oynasın kendine özgü yorumluyor... İşte sahnede de öyle... Olağanüstü bir yetenek, kopyalanamaz, özgün bir teknik.
Adım attığından itibaren hemen farkını hissettiriyor. Çok farklı ama tanıdık. Tek başına olsa 10 saat yerimden kalkmadan izlerdim.