Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fayton atları konusunda önce yakın tarihte ne olduğuna bakalım…

        • Ekim 2016’da faytonla bisiklet çarpıştı, iki kişi yaralandı.

        • Eylül 2016’da bir at sabaha karşı 02.00 gibi yorgunluktan düşüp bayıldı ve tam 20 dakika kendine gelemedi.

        Ocak 2016’da bir faytoncu atları eğitme amacıyla dövüp boğazını sıktığını itiraf etti.

        • Kasım 2015’te yapılan bir incelemenin sonucunda başka faytoncuların da atları dövdüğü, yorgunken çalışmaya zorladığı, hatta su bile vermedikleri ortaya çıktı.

        Ağustos 2015’te bisiklete binen bir turisti fayton ezdi.

        • Nisan 2015’te bir at ahırından kaçarak kendini caddelere attı.

        • Şubat 2015’te bacağı kırılan bir at ölüme terk edildi, faytoncular atın nasıl yaralandığını kamuoyuna ısrarlara rağmen açıklamadı.

        • Ekim 2014’te polis kayıtları kamuoyunun daha önceden bilmediği atla ilgili tam 25 hadiseyi ortaya çıkardı. En az yarısı faytoncuların çarpıp kaçmalarından kaynaklanıyordu.

        • Yine Ekim 2014’te bir at kaçarak özgürlüğüne kavuşmak istedi, sokaklara fırladı

        Yazın en sıcak günlerinden birinde, Temmuz 2014’te faytoncuların sözcüsünün hava 30 dereceyken atını çalışmaya zorladığı ortaya çıktı.

        • Haziran 2014’te tedirgin olan bir fayton atı aniden yerinden fırladı ve sokaklara kaçtı.

        • Nisan 2014’te faytoncuların 200’den fazla atın cesedini bilinmeyen bir yere attıkları ortaya çıktı.

        • Yine 2014 Nisan’da geçen bir otobüsten korkan bir at faytonu çarptı ve yere düştü.

        Mart 2014’te bir faytoncunun hasta ve yaşlı atını genç ve daha sağlık bir atla kağıt üzerinde değiştirerek çalışmaya zorladığı ortaya çıktı. O gün bugündür iki at da kayıp.

        • Aralık 2013’te bir faytoncu ciddi şekilde yaralanmış atını dört gün üst üste zorla çalıştırmaktan tutuklandı.

        İSTANBUL DA NEW YORK DA BU İŞİ ÇÖZEMEZ

        Bu verdiğim bilgiler faytonların geleceğinin tartışıldığı Adalar’dan değil, benzer şekilde epey bir süredir faytonların geleceğinin tartışıldığı New York’tan. Tıpkı Adalar’da olduğu gibi New York’ta da Central Park’ın simgelerinden biri faytonlar. 300’den fazla aileye gelir kapısı. İstanbul’da da New York’ta da “ilerici” olarak seçime giren belediye başkanlarının öncelikli vaatleri arasında faytonları yasaklamak vardı. İkisi de başarılı olamadı.

        Hadi İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun bir senesi dolmadı, ama New York’ta Bill de Blasio’nun ikinci döneminin sonuna geliniyor ve hala faytonlarla ilgili yol alamadı. Üstelik göreve gelir gelmez faytonlara anlattığım hadiselerin ışığında savaş açmasına rağmen.

        Açık bir toplum olan ve istatistik kayıtlarının tutulduğu Amerika’da faytonların hem hayvanlara hem de topluma zararları belgeleniyor, ama buna rağmen bir sürü hadisenin de üstü örtülüyor. Hemen her şeyin üzerinin kapatıldığı İstanbul’da neredeyse tek bir at vak’ası biliyoruz. Kim bilir bize anlatılmayan, görmediğimiz, duymadığımız neler oluyor. Regülasyonun, denetimin çok katı olduğu New York’ta bile faytoncular hayvan cinayeti işliyorsa Adalar’da kim bilir neler oluyordur…

        Hadi medya ortaya çıkaramadı, Adalar’ın “gazeteci” belediye başkanı açıklasa bari. Ama onun gazetecilik ya da belediye başkanlığı yapmak için başkasından belge servisine ihtiyacı var herhalde.

        New York’ta da İstanbul’da da sonuç aynı. Faytoncular kazanıyor, tıpkı taksiciler gibi. Ve tıpkı taksiciler gibi faytoncular da kazandıkça daha da çirkinleşiyor, küstahlaşıyor.

        Yapılan ajitasyon da hep aynı. Çalışan insanlar var, esnafın ekmeği falan… Oysa bu mesele gündelik bir soruna çözüm ararmış gibi çözülemez gibi görünüyor.

        İŞSİZ SINIF DİNLE KONTROL EDİLMELİ

        Geçen hafta Abdurrahman Dilipak’la sohbet ederken bahsettim. Yuval Harari otomasyonla birlikte dünyada ciddi bir işsiz sınıfının oluşacağını ve bu insanların kontrol etmesi gerektiğini yazıyordu The Guardian’daki bir makalesinde. Yeni teknolojilerin diskalifiye edeceği, yeni ekonomiye adapte olamayacak geniş kitleler dünyanın en kalabalık işsiz sınıfını oluşturacak önümüzdeki yıllarda.

        Kendi kendini süren arabalar ve drone’larla bir süre sonra kendilerine ihtiyaç kalmayacak taksi, otobüs, TIR şoförleri gibi ekmeğini hayvan sömürüsünden çıkaran faytoncular da bu işsiz sınıfı oluşturacak. Günümüz politikacılarıysa bu yeni işsiz sınıfının öfkesinden haklı olarak çekiniyor.

        Harari’nin önerisi tıpkı İsrail’de gündelik hayata hiçbir katkısı olmayan ve sürekli dua eden Hasidik erkekler gibi yeni işsiz sınıfının dinle oyalanması, dindarlığın teşvik edilmesi, ruhani bir çözüm arayışına kapılıp isyan etmelerinin önüne geçilmesi.

        Ekrem İmamoğlu verdiği ilk ciddi sınavda orta yolculuğunun, herkesi memnun etme hevesinin altında kalacak ve bu fayton meselesini çözemeyecek gibi görünüyor. Ama hepimizin çok iyi bildiği gibi dua okumakta ve muhafazakarlığını vurgulamakta çok başarılı. Belki faytoncuları dine teşvik ederek bu krizi çözer.

        Diğer Yazılar