PKK-Hizbullah gerginliğine Öcalan müdahalesi
DÜN Bingöl Karlıova’da HÜDA PAR üyesi, 4 çocuk babası Fethi Yalçın’ın öldürülmesi, Güneydoğu’nun yeniden, faili meçhullerin zirve yaptığı 1990’lı yıllara dönebileceği endişesini depreştirdi. Bilindiği gibi, Kobani gerekçesiyle 6-7 Ekim günlerinde yaşanan sokak gösterileri sırasında ne zamandır sönmüş görünen PKK-Hizbullah savaşı tekrar gündeme gelmiş ve çok sayıda kişinin hayatına mal olmuştu. Diyarbakır’da iki arkadaşıyla birlikte kurban eti dağıtırken vahşice katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü, bu açıdan en çarpıcı ve acı örnektir.
Ancak bölgede yeniden dehşet dengelerinin hâkim olmasını arzulamayan üçüncü şahısların da devreye girmesiyle, karşılıklı suçlamalar sürmekle birlikte gerilim büyük ölçüde yatışmıştı. Ancak dün Karlıova’dan gelen haberle birlikte Hizbullah çevrelerinde PKK tarafından aldatıldıkları, aralarında değil barış, ateşkesin bile mümkün olamayacağı düşüncesi ön plana çıktı.
HÜDA PAR’IN BEKLENTİSİ
Dün ilk olarak HÜDA PAR Sözcüsü Said Şahin ile görüştüm. Şahin, Fethi Yalçın’ın yerel seçimler öncesi ve sonrası silahlı PKK militanları tarafından tehdit edildiğini, bu yüzden PKK’dan kuşkulandıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Eğer başka eller bulaştıysa PKK açık bir şekilde tavır almalı. Öyle hep yaptıkları gibi, hiçbir anlamı olmayan ‘provokasyon’ açıklamalarıyla olmaz.”
Şahin’e, “Bu iş nereye varacak?” diye sorduğumda, “Öncelikle bunun hiçbir yere varmaması lazım. Saldırılar bir an önce durmalı. Ama bariz bir devlet boşluğu var. Polis ve yargı görevini yapmıyor. Bu noktada devletin payı olduğunu düşünüyoruz” cevabını verdi.
ÖCALAN’DAN DİCLE’YE GÖREV
Ardından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle ile görüştüm. Dicle, İmralı heyetinde yer alan HDP Milletvekili İdris Baluken’in, Abdullah Öcalan’ın bu gerilimden çok rahatsız olduğunu, bir an önce sonlandırılmasını istediğini ve bunun sorumluluğunu da Dicle’nin üstlenmesi gerektiğini söylemiş.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz ile bizzat görüşen Dicle, ona Öcalan’ın görüşlerini iletmiş, DTK olarak kendilerinin bir kınama açıklaması hazırladıklarını, Öcalan’ın notlarını iletmek için Kandil’e gidecek olan HDP heyetinin görüşeceği PKK/KCK yöneticilerinin de daha net ve bağlayıcı bir açıklama yapmasının söz konusu olduğunu söylemiş.
BUNDAN SONRA?
Dicle, Karlıova’da öldürülen Fethi Yalçın’ın kardeşinin kendi partilerinde üst düzey yönetici olduğunun altını çizdi ve suikastın PKK dışında güçler tarafından yapılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı. Olabilir, ama bu aşamadan sonra Hizbullah tabanını bu konuda ikna etmek mümkün görünmüyor.
Dolayısıyla Öcalan çatışmanın durmasında gerçekten samimiyse, ki öyle anlaşılıyor, PKK/KCK yönetiminin Hizbullah çevresinin taban ve tavanını ikna edici adımlar atması şart. Aksi takdirde, şu aşamada “meşru müdafaa” pozisyonunda olduklarını ifade eden Hizbullahçılar kolaylıkla, tabii bu arada üçüncü şahısların da tahrikleriyle, 1990’larda olduğu gibi saldırı pozisyonuna geçebilirler.
Geçmişteki çatışmadan her iki taraf da ağır yara almış, ama en büyük kaybeden PKK olmuştu. Her ne kadar iki tarafın sözcüleri istemediklerini söylüyor olsalar da tarihin tekerrür etme ihtimali hâlâ var.