Yaklaşan seçimlerin aktörleri üzerine erken notlar
YENİ TÜRKİYE’DEN ÇOK YENİ AKP
Bu Ahmet Davutoğlu’nun ilk seçimi. Ne var ki Cumhurbaşkanı Erdoğan daha şimdiden olaya el koymuş durumda. Bunun bir nedeni Davutoğlu’nun kendi yerini dolduramayacağını düşünmesi olsa gerek. Fakat daha önemli bir gerekçesi var Erdoğan’ın: Bu seçimle oluşacak Meclis’in kendisine başkanlık sistemini getirmesini hedefliyor. Burada söz konusu olan sadece AKP’nin kaç milletvekili kazanacağı değil. Zira başkanlık sistemi için bugün oylama olsa mevcut AKP grubundan epey fire olabilirdi. Erdoğan, üç dönem kuralının sunduğu imkânı da değerlendirip AKP listelerinde büyük değişiklikler yapacağa benziyor. Kısacası bu seçimlerden “yeni Türkiye” çıkar mı, belli değil ama “yeni AKP” çıkacağı kesin.
CHP BİLDİĞİMİZ GİBİ
Son Çankaya seçimini de sayarsak, bu Kemal Kılıçdaroğlu’nun dördüncü seçimi. Bunların hiçbirinden liderliğini güçlendirerek çıkamadı. “Yeni CHP” iddiasını gerçekleştirme yolunda, bazı popüler olduğu düşünülen isimleri (genellikle geçici bir süre için) CHP’ye katma dışında etkili adımlar at(a)madı. Nitekim bu seçimlerde de CHP’nin bir kez daha “sağa açılma”yı deneyeceği söyleniyordu. Fakat Yunanistan’daki SYRIZA zaferiyle sol yine hatırlanmak durumunda kalındı. Muhtemelen bu sefer de parti olarak CHP’den ziyade bazı adayları hakkında konuşuyor olacağız.
MHP YİNE MUAMMA
Mümtaz’er Türköne dün seçimlerin “ana aktörü”nün MHP olduğunu yazmış. Onun “Bugünden yarına oy dengeleri değişecekse, bu, AK Parti oylarının düşüşü, MHP oylarının yükselişi şeklinde tecelli edecek” önermesi “teorik” açıdan doğru olabilir ama yazısında bunun “pratik”te nasıl gerçekleşebileceği hakkında somut, inandırıcı değerlendirmeler bulmak mümkün değil. Yine de her seçim öncesi olduğu gibi bu sefer de MHP’nin bir muamma olduğunu, konjonktüre, özellikle de çözüm sürecinin gidişatına bağlı olarak sürpriz yapabileceğini söyleyebiliriz.
İLGİ ODAĞI HDP
Şu ana kadar yaklaşan seçimlerle ilgili olarak en çok HDP’nin yine bağımsız adaylarla mı, yoksa parti olarak mı gireceği tartışıldı. Parti seçeneği iyice ağır basınca da barajı aşması ya da aşmaması durumunda ne olacağı tartışılıyor. Erdoğan başta olmak üzere siyasi iktidarın önde gelen isimlerinin ve medyadaki destekçilerinin de HDP’yi dillerine dolamış olmaları, bu seçimin esas olarak AKP ile HDP, Erdoğan ile Demirtaş arasında geçeceğini gösteriyor.
CEMAAT’İN ÇARESİZLİĞİ
Önce yerel seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri Fethullah Gülen cemaati için birer fiyasko oldu. Kime destek anlamında dokunduysa yaktı. Öte yandan Erdoğan iki seçimde de Cemaat ile savaşı temel strateji olarak belirledi ve başarılı oldu. Bu seçimlerde de benzer bir durumla karşılaşacağa benzeriz. Önceki iki seçimde az da olsa CHP ve MHP’den, bir ölçüde Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan umutlanan Cemaat, bu sefer iyice çaresiz bir durumda. Cemaat’e yakın bilinen bazı yazarların AKP ve Erdoğan’ı frenleyebilecek yegâne güç olarak HDP’yi görmeleri de bunun kanıtı.
SYRIZA’NIN GÖLGESİNDE SOSYALİST SOL
SYRIZA’nın zaferiyle birlikte normal şartlarda ilgi uyandırmayacak olan sosyalist solda belli bir silkinme görülüyor. Fakat önlerinde CHP veya HDP listelerinden birkaç temsilcilerini Meclis’e yollama dışında bir seçenek olduğu söylenemez.
KÜÇÜK SAĞ PARTİLERİN HÜSRANI
ANAP, DYP, DP gibi partiler devam ediyor mu bilmiyorum, açıkçası merak da etmiyorum. Bu seçimler sağdaki küçük partiler için son şans olabilir ve görüldüğü kadarıyla fazla şansları da yok. Bu listeye BBP’yi, hatta güçlü olduğunu düşündüğü yerlerde bağımsız aday çıkarmayı planlayan SP’yi bile eklemek söz konusu olabilir. HÜDA PAR da SP gibi bir yol izleyebilir ancak bu partinin durumunun istisnai olduğunu, seçimlerde ne sonuç alırsa alsın varlığını sürdüreceğini düşünüyorum.