Seçim mitingi gibi değildi
BÜLENT Ecevit’in CHP Genel Başkanı iken, 11 Nisan 1977 günü miting düzenlediği İstanbul Kartal’da, tam 38 yıl sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu halka seslendi. Kartal mitingi, CHP’nin 7 Haziran genel seçimleri kampanyasının startı olarak algılandı ancak tam olarak bir “seçim mitingi” havasında geçtiği söylenemezdi. Daha çok Ali Taran’ın hazırladığı reklam kampanyasının lansmanı gibiydi. Örneğin milletvekili adayları tanıtılmadı, Kılıçdaroğlu’ndan başka kimse konuşmadı ve sonuçta miting kısa süre içinde bitti.
Halbuki İstanbul’a nihayet uğrayan güzel havaya rağmen Kartal Meydanı’nda hiç de az bir kalabalık toplanmamıştı. Kılıçdaroğlu’nu dinlemeye gelenler arasında gençlerin sayısı nispeten azdı. Bu durumu milletvekili adaylarında gençlerin oranının düşüklüğüyle açıklamaya çalışanlar var. Buna karşılık tam tersi de düşünülebilir, parti faaliyetlerinde gençlerin katılımı az olduğu için genç aday sayısının az olduğu söylenebilir.
Çoğunluğu oluşturan orta yaş ve üstü partililer arasındaysa kadınlar özellikle dikkat çekiyordu. Öyle ki CHP’yi esas sırtlayanların kadınlar olduğu bile söylenebilir. Ne var ki miting sırasında protokole ayrılan kürsünün arka bölümünde tabii ki erkekler bariz olarak çok daha kalabalıktı.
Görüldüğü kadarıyla CHP kampanyasını tek başına Kılıçdaroğlu yürütecek. Onun Kartal’da dün yaptığı konuşmayı temel alacak olursak, CHP’nin bu seçimlerde ideolojik-politik konuları olabildiğince geri plana itip ekonomik konuları öne çıkaracağını; işsizlere, esnafa, emeklilere, toplumun yoksul ve yoksun kesimlerine özel olarak sesleneceğini düşünebiliriz. Kaba hesapla ülkenin üçte ikisinin “sağ”a yakın olduğu varsayılan Türkiye’de bu akılcı bir yaklaşım olabilir.
Bu bağlamda reklamcı Ali Taran tarafından bulunduğu anlaşılan “Milletçe alkışlıyoruz” sloganının altını çizmek lazım. Zira CHP kendisini solda tanımladığı yıllardan itibaren “halk” kavramını sahiplenip “millet”i büyük ölçüde sağ partilere bırakmıştı. Millet denmesi gereken yerlerde de “ulus” sözcüğü tercih edilirdi. Artık bu tür rezervlerin terk edilmekte olduğunu görüyoruz. CHP ideolojik alandan uzaklaşıp ekonomik sorunlara öncelik verince iktidar partisi yetkilileri, verilen ekonomik vaatlerin hangi imkânlarla, nasıl yerine getirilebileceğini sorguluyorlar. Kılıçdaroğlu’nun bu tür sıkıştırmalar konusunda özel olarak hazırlandığı anlaşılıyor. “Her kuruşun hesabını bilirim. Para nasıl toplanır, nasıl harcanır bu ülkede 10 kişi biliyorsa o 10 kişiden biri benim” sözlerini bu türden itirazlara cevap olarak görebiliriz.