Obama'nın telefonu
KOBANİ konusunda Türkiye önemli ve sürpriz bir tavır değişikliğine gitti. Tüm dünyayı şaşırtan ve bir o kadar da sevindiren bu ani tavır değişiminin temelinde ne olduğunu anlamak için ABD Başkanı Obama’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açtığı son telefona ve sıcak geçtiği söylenen o konuşmanın içeriğine bakmak lazım.
O telefon konuşmasının içeriği, Beyaz Saray kaynaklarından Amerikan basınının iyi haber alan önde gelen kesimlerine açılmaya başlandı. Bunların hemen hepsini okumaya ve takip etmeye çalışan bir yazar olarak size o telefon konuşmasında neler olduğunu anlatmak istiyorum.
Baştan şunu söyleyeyim; bu gibi durumlarda biz gazeteciler konuyu ya abartırız ya da ilgi çekmek için sansasyonel, çatışmacı bir dil kullanırız. Burada bunu yapmayacağım; çünkü hem konu uzun yıllar boyunca Türkiye’yi etkileyebilecek kadar hassas, hem de konuşmanın içeriğini öğrendikçe öyle bir tavrı hiç hak etmediğini gördüm.
Konuşmanın genel havasını, Obama’nın ortaya koyduğu tavır belirlemiş. Obama, “Aramızda ne sorunlar olursa olsun, ne kadar anlaşmazlığımız bulunursa bulunsun (Erdoğan’ı kastederek) biz ikimiz sonunda her defasında oturup konuşabildik ve eldeki soruna rasyonel bir çözüm bulmayı daima başardık. Bu defa da böyle olacağına inanıyorum” diyerek uzlaşmacı bir dil kullanılacağına ve Türkiye’nin kaygılarının da bilindiğine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edip onu baştan yumuşatarak söze başlamış.
Obama, “Kobani konusunda sizin PKK ve PYD ile ilgili kaygılarınızı biliyor ve anlıyoruz. Ama bizim bu aşamadaki tavrımız, sadece bugün karşı karşıya olunan ortak geçici tehditle alakalı güncel bir karardır. Yoksa biz onları terörist olarak görmeyi sürdürüyoruz ve uzun dönemde de tavrımız budur” demiş.
Obama ayrıca Erdoğan’a, bugün IŞİD’in bir zafere ihtiyacı olduğunu ve Kobani’de bunu sağlarlarsa örgütün propagandasının çok güçleneceğini ve çok daha büyüyeceğini söyleyerek, “Bu ikimizin de istediği bir şey olamaz. Bu konuda bir şey yapma gücüne yalnızca Türkiye sahip. Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Gelin bu güncel sorunu çözmek için birlikte çalışalım, birlikte adımlar atalım. Uzun vadeli hedefleri sonra tekrar oturup konuşuruz” diye devam etmiş.
Amerika’da söylenenlere göre, Obama’nın bu tavrı üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu tavra aynı yumuşaklıkla cevap vermiş ve somut adımları konuşmaya başlamışlar. Ben bu telefon konuşmasına çok önem veriyorum. Çünkü Türk-ABD ilişkileri uzunca bir zamandır çok gergindi ve bu gerginliğin bazı kırılmalara yol açacağı da düşünülüyordu. Ancak bu telefon konuşmasından sonra kırılmaların olması imkânsız hale geldiği gibi gerginliklerin de fazla süreceğini sanmıyorum.
Çünkü iki lider, olumlu bir zemin oluşturduklarından yine eskiden olduğu gibi dostça konuşup çözümler üretme şansına sahip olacaklar. Tabii bu yumuşak havalı diplomasiyi anlatırken Amerika’nın perde arkasından hiç başvurmadığını da söylemiyorum. Bunun olmamasını da beklemek imkânsızdı zaten.
Telefon konuşmasının içeriği sızdırılırken bu tehdidin de ne olduğu anlatılıyor. Türkiye 3 yıldır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde geçici üye konumunu almak için New York’ta perde arkasında büyük bir mücadele veriyordu. Bunun oylaması geçtiğimiz hafta içinde yapıldı. Gizli oturumda yapılan bu oylamada Türkiye’nin başvurusunun reddedilmesi kararı çıktı.
Obama’nın telefonunun hemen öncesinde olan bu gelişmede Amerika’nın perde arkasında rol oynadığı belirtiliyor. Amerika o oylama öncesinde Türkiye’nin bu üyeliği almaması için elinden geleni yapmış. İlişkilerimiz telefon öncesi dönemde işte bu haldeydi, ben bu yüzden son telefona çok önem veriyorum. Denilebilir ki, o oylama Obama’nın telefonu sonrasında yapılsaydı, Türkiye şimdi Güvenlik Konseyi’nin üyesi konumunda olacaktı.
Bu, oylama sürecinde bize verilmiş olan “Yumuşak, anlaşmacı üslubumuza karşılık verin, yoksa size hayatı daha zorlaştırırız” mesajıydı.
O oylamanın kaybedilmiş olması gayet tabii ki hoş değil, ama Obama-Erdoğan telefon konuşmasının içeriği, bu tür kazaların bundan böyle olmayacağını ve Türkiye’nin dünya diplomasisindeki saygın yerinin daha sağlam olacağını gösteriyor.