Condé Nast taşınıyor
Vogue, New Yorker, Vanity Fair, Glamour gibi modern, şehirli, çağdaş insanın okuma alışkanlıklarını belirleyen, onların hayat tarzlarına yön veren yayınların sahibi Condé Nast şirketini yıllardır yakından takip ederim. Condé Nast yayınlarının başındakiler, “Dünyayı biz yarattık” edasındadırlar ve burunlarından kıl aldırmazlar. Şimdi New York’ta yeni yükselen World Trade Center’a taşınıyorlar
Condé Nast; bu şirketin adını duymamış olabilirsiniz, ama eminim dergilerinden birini ya okumuşsunuz ya da duymuşsunuzdur. Çünkü bu şirketin sahip olduğu dergiler çok çarpıcı bir liste oluşturuyor: Vogue, New Yorker, Vanity Fair, Teen Vogue, Architectural Digest, Bon Appetit, GQ, Wired, Details, W... Gördüğünüz gibi çok çarpıcı, çok etkileyici bir dergi listesi bu. Denilebilir ki, Condé Nast şu anda modern kadın ve erkeğin hayat tarzını belirleyen, onlara yaşamlarında kılavuzluk yapan dergilere sahip, New York, Paris ve Londra gibi şehirlerde çok etkili olan bir yayıncılık şirketi. “Kâğıt baskı öldü” çığlıkları atıladursun, onlar yayıncılıktan büyük paralar kazanıyorlar. Şimdi onların dergilerinden bir tanesinin aralık sayısını bulup bakın, neredeyse ansiklopedi kalınlığında olan dergiyi taşımakta bile zorlanacaksınız. Derginin sayfaları da şık reklamlarla doludur.
Böyle bir şirketin patronu olmak kolay değil. Bu iş sadece para kazanmak için yapılmıyor. Zaten patron olan Newhouse kardeşlerden biri, şirketin yerel basın bölümünü yönetiyor. Denilebilir ki, o paraları kazanıyor, dergi bölümünün başındaki kardeşi de paraları harcıyor. Yerel basın Amerika’da hâlâ çok kârlı bir iş. Özellikle orta boy şehirlerde sadece tek gazete bulunuyor. Yani o gazete, piyasada tekel konumunda olabiliyor, tüm lokal ilanları topluyor, gayet tabii ki sonunda para basar hale geliyor. Bu iş bölümüne rağmen kardeş Newhouse’lar arasında hiç sorun yaşanmıyor; ikisi de yaptıkları işten çok memnun. Dergi bölümünün başında olan Newhouse, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ sabah güneş doğarken yürüyerek işe geliyor. Görünüşü çok sade ve sıradan. Gören, onun medyanın en etkili patronu ve sayılı zenginlerden biri olduğuna kesinlikle inanmaz. Ben yıllardır bu şirketi inceledim; iç ilişkilerini, dedikodularını iyi bilirim. Şu anda bir şeyi kesin söyleyebilirim: Newhouse, egosu yüksek star gazetecilerle nasıl çalışılacağını dünyada en iyi bilen patrondur. Burada ego derken Türkiye’de alıştığımız türde egolardan bahsetmiyorum; Condé Nast yayınlarının başındakiler, “Dünyayı biz yarattık” edasındalar ve burunlarından kıl aldırmazlar. Ne kastettiğimi anlamanız için bir örnek vereceğim: Vogue Dergisi’nin başında bulunan Anna Wintour’un nasıl bir insan olduğunu herkes bilir; çünkü onun hayatı “Şeytan Marka Giyer” filminde anlatılmıştır. Wintour gerçekten de o filmdeki gibi davranır hayatında.
Patronun sonunda işten kovma olasılığı var tabii ki ama Condé Nast’ta bu yetkinin kolay kullanılabileceğini de söylemek mümkün değil. Çünkü o dergilerde çalışanlar, gerçek starlar, işlerini mükemmel yapıyorlar, dergileri çok başarılı. Patron da bunu biliyor ve bazen mecburen de olsa onların suyuna gidiyor. Kafası atarsa ne olur bilemeyiz tabii ki ama starlar da onun kafasını attırmadan egolarını göstermeyi öğrenmişler. Çok iyi maaşlar alıyorlar, olağanüstü harcama yetkileri var ve çok da güzel yaşıyorlar.
Newhouse ilginç bir patron. Star gazetecilerden hiçbir şeyi mahrum etmiyor. Condé Nast’ın şu andaki star yayın yönetmenleri, Vogue Dergisi’nin başında bulunan Anna Wintour, New Yorker Dergisi’nin başındaki David Remnick ve Vanity Fair’in başındaki Graydon Carter. Glamour Dergisi’nin başındaki Cindi Leive de yükselişte şu anda.
Bu yayın yönetmenleri, Newhouse açısından gerçekten çok önemliler. Onların yayınları modern, şehirli, çağdaş insanın okuma alışkanlıklarını belirliyor, onların hayat tarzlarına yön veriyor. Condé Nast’ın imajı da onların başarısına bağlı. Anna Wintour bir süre önce tüm Condé Nast yayınlarının başına getirildi. Patron onu yeni görevine getirirken “Bir şartım var” dedi: “Bir tek New Yorker ve Vanity Fair’in işlerine karışmayacaksın, bunun dışında ne yaparsan yap.” Condé Nast’ın merkezi ve dergilerinin tümü New York’ta Times Square’e yakın Bryant Park’ın hemen karşısındaki bir binadaydı. Şimdi yeni yükselen World Trade Center’a taşınıyorlar. 20’nci kat ile 40’ıncı kat arasındaki bölümü kiralamışlar. Şirketin oraya taşınacak olması Times Square’de matem havası yaratmışken Downtown’da bayram havası estirmiş. Çünkü iş yemeklerine çıkan ve iyi harcama yetkileri olan yayın yönetmenlerini Times Square kaybediyor. Bryant Park’ta artık öğle saatlerinde Vogue Dergisi’nden çıkmış şık ve güzel mankenler görülmeyecek
Condé Nast; bu şirketin adını duymamış olabilirsiniz, ama eminim dergilerinden birini ya okumuşsunuz ya da duymuşsunuzdur. Çünkü bu şirketin sahip olduğu dergiler çok çarpıcı bir liste oluşturuyor: Vogue, New Yorker, Vanity Fair, Teen Vogue, Architectural Digest, Bon Appetit, GQ, Wired, Details, W... Gördüğünüz gibi çok çarpıcı, çok etkileyici bir dergi listesi bu. Denilebilir ki, Condé Nast şu anda modern kadın ve erkeğin hayat tarzını belirleyen, onlara yaşamlarında kılavuzluk yapan dergilere sahip, New York, Paris ve Londra gibi şehirlerde çok etkili olan bir yayıncılık şirketi. “Kâğıt baskı öldü” çığlıkları atıladursun, onlar yayıncılıktan büyük paralar kazanıyorlar. Şimdi onların dergilerinden bir tanesinin aralık sayısını bulup bakın, neredeyse ansiklopedi kalınlığında olan dergiyi taşımakta bile zorlanacaksınız. Derginin sayfaları da şık reklamlarla doludur. Böyle bir şirketin patronu olmak kolay değil. Bu iş sadece para kazanmak için yapılmıyor. Zaten patron olan Newhouse kardeşlerden biri, şirketin yerel basın bölümünü yönetiyor. Denilebilir ki, o paraları kazanıyor, dergi bölümünün başındaki kardeşi de paraları harcıyor. Yerel basın Amerika’da hâlâ çok kârlı bir iş. Özellikle orta boy şehirlerde sadece tek gazete bulunuyor. Yani o gazete, piyasada tekel konumunda olabiliyor, tüm lokal ilanları topluyor, gayet tabii ki sonunda para basar hale geliyor.
Bu iş bölümüne rağmen kardeş Newhouse’lar arasında hiç sorun yaşanmıyor; ikisi de yaptıkları işten çok memnun. Dergi bölümünün başında olan Newhouse, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ sabah güneş doğarken yürüyerek işe geliyor. Görünüşü çok sade ve sıradan. Gören, onun medyanın en etkili patronu ve sayılı zenginlerden biri olduğuna kesinlikle inanmaz. Ben yıllardır bu şirketi inceledim; iç ilişkilerini, dedikodularını iyi bilirim. Şu anda bir şeyi kesin söyleyebilirim: Newhouse, egosu yüksek star gazetecilerle nasıl çalışılacağını dünyada en iyi bilen patrondur. Burada ego derken Türkiye’de alıştığımız türde egolardan bahsetmiyorum; Condé Nast yayınlarının başındakiler, “Dünyayı biz yarattık” edasındalar ve burunlarından kıl aldırmazlar.
Ne kastettiğimi anlamanız için bir örnek vereceğim: Vogue Dergisi’nin başında bulunan Anna Wintour’un nasıl bir insan olduğunu herkes bilir; çünkü onun hayatı “Şeytan Marka Giyer” filminde anlatılmıştır. Wintour gerçekten de o filmdeki gibi davranır hayatında. Patronun sonunda işten kovma olasılığı var tabii ki ama Condé Nast’ta bu yetkinin kolay kullanılabileceğini de söylemek mümkün değil. Çünkü o dergilerde çalışanlar, gerçek starlar, işlerini mükemmel yapıyorlar, dergileri çok başarılı. Patron da bunu biliyor ve bazen mecburen de olsa onların suyuna gidiyor. Kafası atarsa ne olur bilemeyiz tabii ki ama starlar da onun kafasını attırmadan egolarını göstermeyi öğrenmişler. Çok iyi maaşlar alıyorlar, olağanüstü harcama yetkileri var ve çok da güzel yaşıyorlar.
Newhouse ilginç bir patron. Star gazetecilerden hiçbir şeyi mahrum etmiyor. Condé Nast’ın şu andaki star yayın yönetmenleri, Vogue Dergisi’nin başında bulunan Anna Wintour, New Yorker Dergisi’nin başındaki David Remnick ve Vanity Fair’in başındaki Graydon Carter. Glamour Dergisi’nin başındaki Cindi Leive de yükselişte şu anda. Bu yayın yönetmenleri, Newhouse açısından gerçekten çok önemliler. Onların yayınları modern, şehirli, çağdaş insanın okuma alışkanlıklarını belirliyor, onların hayat tarzlarına yön veriyor. Condé Nast’ın imajı da onların başarısına bağlı.
Anna Wintour bir süre önce tüm Condé Nast yayınlarının başına getirildi. Patron onu yeni görevine getirirken “Bir şartım var” dedi: “Bir tek New Yorker ve Vanity Fair’in işlerine karışmayacaksın, bunun dışında ne yaparsan yap.” Condé Nast’ın merkezi ve dergilerinin tümü New York’ta Times Square’e yakın Bryant Park’ın hemen karşısındaki bir binadaydı. Şimdi yeni yükselen World Trade Center’a taşınıyorlar. 20’nci kat ile 40’ıncı kat arasındaki bölümü kiralamışlar. Şirketin oraya taşınacak olması Times Square’de matem havası yaratmışken Downtown’da bayram havası estirmiş. Çünkü iş yemeklerine çıkan ve iyi harcama yetkileri olan yayın yönetmenlerini Times Square kaybediyor. Bryant Park’ta artık öğle saatlerinde Vogue Dergisi’nden çıkmış şık ve güzel mankenler görülmeyecek
Bugüne kadar Condé Nast’çılar en çok 44. Sokak’taki Lambs Club’a giderlerdi. Şimdi Lambs Club, Condé Nast’ın taşındığı bölgede yeni bir adrese gitmek için hazırlığa başlamış bile.
Bu kadar fazla egonun birlikte yaşamak zorunda olduğu bir şirket taşındığında kimin nerede oturacağı da sorun olabiliyor tabii. Remnick, Carter ve Wintour, “Biz hemen taşınamayız” demişler. Onlar yeni yılın ilk ayında geçeceklermiş yeni binaya. Wintour, kendisinin hemen patron katının altında oturması gerektiğini söylemiş. Diğer iki yönetici de daha alt katları kabul etmeyeceklerini söylemiş.
Bu arada, Bon Appetit Dergisi’nin başka sorunları da var. O derginin mutlaka yemek reçetelerini test edeceği bir mutfağa sahip olması gerekiyor. Bu yüzden yeni binanın içinde son derece modern bir mutfak inşa ediliyor. Dediğim gibi Condé Nast’ın patronu olmak öyle çok hoş bir şey değil, ama Newhouse halinden pek şikâyetçi görünmüyor. O şimdi Central Park yakınlarındaki evinden hayli uzakta olan yeni binaya güneş doğarken yürüyerek nasıl gideceğini düşünüyor olmalı. Onun, yeni binanın bulunduğu semti seveceğini hiç sanmıyorum.