Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DEMOKRASİLERDE hukuk ile siyasetin çakıştığı o zor ve kritik alanda görev yapan anayasa mahkemelerinin kararları ve raporları, demokrasinin gerçekten var olup olmadığı, eğer varsa nasıl bir demokrasi olduğu hakkında bizlere en iyi bilgiyi veren kaynaktır. Örneğin, Amerikan toplumunun gerçekte neler düşündüğünü ve siyasetçilerin gerçek niyetlerinin ne olduğunu bize en net anlatan kaynak, Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin çalışmalarıdır. Bu yüzden benim son yıllarda yakından takip ettiğim ve en saygı duyduğum gazeteci, Marcia Coyle adlı bir kadın. Tanımazsınız, büyük ihtimalle adını bile duymadınız; çünkü o star bir gazeteci değil, ama bence şu anda Amerika’nın en anlamlı, en önemli gazetecisi o.

        Marcia, Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin her açık oturumunu kaçırmadan izliyor. Yargıçların her birinin neler düşündüğünü, kararlarını yazarken hangi duyguları taşıdıklarını anlamaya çalışıyor ve sonuçları hukuk eğitimi olmayanların anlayabileceği gündelik dile indirip yazıyor.

        Amerikan Anayasa Mahkemesi, içinde yer aldığı toplum gibi son derece demokratik, bağımsız ve özgür bir mahkeme. Yargıçların her biri, her davada kendi görüşlerini uzun metinler halinde yazıyor. Büyük fikir ayrılıkları oluşuyor ve sert tartışmalar çıkıyor. Bilgi yüklü bu tartışmaları izlemek ve okumak gerçekten çok zevklidir.

        Yargıçlar, konular hakkında siyaset bilimi doktorası yazıyor gibi titizlikle çalışırlar ve tez gibi olan raporlarını yazarlar. Farklı yönleri savunan raporları zahmet edip sabırla okursanız, içinde yaşanılan toplumda düşünce düzeyinin, hâkim ideolojinin ne olduğunu, siyasetin neler yapmaya çalıştığını ve alternatifleri çok iyi anlarsınız. İşte o aşamada Marcia Coyle gibi uzman gazetecilerin bulunması gerçekten önemli. Çünkü kararları okuyabilmek bizler açısından mümkün olmayabilir; zira bazen teknik dili çok ağır olabiliyor ve tabii ki genelde sıkıcılar da. Ama Marcia hepsini okuyor ve bizlere net, açık bir şekilde anlatıyor

        Burada amacım, sadece bir gazeteciyi övmek veya Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin demokrasi açısından önemini vurgulamak değil tabii ki. Sözü bizim Anayasa Mahkemesi’ne getireceğim. Hukuk ile siyasetin çakıştığı o alacakaranlık bölgede görev yapmak, her toplumda zordur, ama bu Türkiye’de daha da zor.

        Eğer Türkiye’de medya, demokrasiye biraz hizmet etmek istiyorsa -ki bunu bugüne kadar başardığı hayli şüphelidir- o zaman Marcia Coyle gibi bir gazeteci yaratmak zorunda. Çünkü bizlerin Anayasa Mahkemesi’nin nasıl çalıştığını ve yargıçların nasıl rapor yazdıklarını anlamamız gerekiyor.

        Seçim barajının düşürülmesi, her demokrasi açısından hayati bir karardır. Bu hukuk ve siyasetin kesiştiği alandaki çok nazik bir meseledir.

        Ben hukuk açısından bir şey söylemem, ama siyasi açıdan tavrımı tabii ki yazacağım. Demokrasilerde bütün görüşlerin, bana ne kadar ters gelirlerse gelsinler siyasi olarak bir kurumsal varlıklarının olabilmesine inanırım. Bu görüşlerin ülke parlamentosunda olabildiğince güçlü temsil edilmesini ve diyaloglara katkıda bulunmasını, demokrasinin gereği sayılan büyük diyalog açısından zorunlu olarak görürüm. İlkeyi böyle koyunca, amacı demokrasiyi yok emek olan görüşlerin de siyasi varlık hale gelme ihtimalini kabul etmeniz gerekiyor. Ama bu risk, demokrasinin gerçekten var olabilmesi için alınması gereken bir risktir.

        Yani ben şu anda Anayasa Mahkemesi üyesi olsaydım, barajın düşürülmesi gerektiği hakkındaki görüşümü belirten raporumu yazarken, bu siyasi tavrımı da açıkça ortaya koyar ve görüşümü buna göre netleştirirdim. O raporumu sonradan okuyanlar da beni çok daha iyi anlama imkânını bulurlardı.

        Şu anda Türkiye’de sıkı bir Anayasa Mahkemesi gazeteciliği kurumu bulunmamakta. Var olanlar ise gazetelerinin bakış açısına göre sadece skandalların ve sert tartışmaların peşinde. Bu yüzden bizler, Anayasa Mahkemesi hakkında arada bir “Şu partiyi kapattılar- kapatmadılar” veya “darbe mahkemesi” gibi ağır suçlamalar duyuyoruz. Ama o kurumda gerçekten neler oluyor bilemiyoruz.

        Yargıçların konular hakkındaki raporlarını detaylı anlamamız ve aralarındaki tartışmaları bilip öğrenmemiz gerekiyor ki anlamlı bir demokratik süreç başlatabilelim. Biz gazeteciler şu aşamada buna sadece Anayasa Mahkemesi’ni ciddi olarak anlayıp anlatacak hukukçu gazeteciler talep etmekle katkıda bulunabiliriz.

        Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu çılgın siyasi durumda böyle bir şeyi talep etmek ve bunun gerçekleşeceğine inanmak belki saflık olabilir, ama ne yapayım, birisinin de bir yerlerden başlanmasını talep etmesi gerekiyordu.

        Bu arada “Harvard Law Review”de Anayasa Mahkemesi’nin işlevi hakkında çok anlamlı bir tartışma sürüyor. İlgilenenler online okuyabilirler.

        Diğer Yazılar