TC derin devleti
ÖNCEKİ akşam Habertürk TV’de son derece ilginç bir program izledim.
Balçiçek İlter’in yönettiği tartışmada Hrant Dink cinayetinden Hanefi Avcı olayına, Balyoz’dan Ergenekon davalarına birçok karanlık olay tartışılıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin karanlıkta kalan ve birçok karanlık ilişkilerin yürütüldüğü bir alanı var.
Bu alan tarihimizde hep olmuştu ve bunu değiştireceğini söyleyen bir iktidar olmasına rağmen o alan içindeki güç hâlâ ipleri tam elinden bırakmış değil.
Bu konuları anlayan gazetecileri dinlerken ben resmen korkuyorum.
Adını pek duymadığım insanların devlet adına neler yapabildiğini öğrenince panikliyorum.
O karanlık alan öylesine bir Türkiye ki, orada kimin eli kimin cebinde belli değil.
Kim kiminle dost, kim kime neden düşman, o da net değil, ama herkesin ortak yanı son derece kötü ve acımasız olmaları.
Bu kötülük ve acımasızlık Hrant Dink cinayetinde, Ali İsmail Korkmaz olayında veya Hanefi Avcı’nın etrafındaki ilişkilerde çıkabiliyor ortaya.
Yıllardır konuşuruz “derin devlet” diye. Bazıları bunun bir fantezi olduğunu düşünür, ama uzman gazetecilerin anlattıklarına bakınca bu derin devletin gerçekten de bulunduğunu görüyorsunuz.
Yine söylenenlere bakılınca son yıllarda derin devlet içinde işlerin hayli karışmış olduğu da ortaya çıkıyor.
Karanlıkta bir değişim süreci yaşanıyor. Deyim yerindeyse ortalıkta kan, nehir olmuş akıyor.
Gördüğüm kadarıyla güçlülerin tanımı değişse de, onları tanıyan bazı gazeteciler konuştukça, yazdıkça bizler bazı karanlık noktaları görüyoruz.
Bir süre önce derin devlet dünyasında işler karışmış olmalı.
AK Parti iktidara gelmeden önce Türkiye’de bir derin devlet tabii ki vardı.
AK Parti iktidara gelince eski derin devlet yapısı çökertildi.
Ancak son yıllarda eski derin devletin yerine yeni bir yapılanmanın kurulmasına girişildi.
Bu aşamada o boşluğu doldurmak için birçok karanlık güç devreye girmiş olmalı ki çatışma hayli şiddetli oldu.
Anladığım kadarıyla, bu Türkiye’nin yeni derin devletinin kimin olacağı kavgası hâlâ şiddetle sürmekte.